mucizevi-bitki-kenevir-ii

 

Bu yazı Nil Gün’ün 2010 yılında yayımlanan Geleceği Hatırlamak adlı kitabından alıntıdır.

“Sizin döneminizde dünyada petrol de bitmiş olmalı. Enerji olarak ne kullanıyorsunuz?” diye sordum.

“Güneş enerjisini her alanda kullanmayı başardık. Dünya nüfusunun bir yılda tükettiği toplam enerjiye eşdeğer enerjiyi güneşten bir saatte elde edebiliyoruz. Ayrıca isteyen toplumlar dalga gücünü ve jeotermal enerjiyi de kullanıyor. Bu enerjileri kullanma teknolojileri sizin zamanınızda da vardı. Ama petrol lobileri tatlı kazançlarından vazgeçmek istemiyordu elbette. Bu tür çalışmalara yatırım yapılmasını engellemek için ellerinden geleni yapıyorlardı.

“Doğal, yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmeyen enerjilerin ithali, ihracı ve uluslararası bir fiyatı olmadığı için savaşlara ve uluslararası problemlere neden olması da söz konusu değil. Büyük şirketler kendisinin yüksek kazanç elde edemediği, kullanımını tekeline alamadığı hiçbir teknolojinin ve buluşun gelişmesine izin vermez. Hatta bu buluşu ve teknolojiyi karalamak için sahte araştırmalar düzenlerler.”

“Günümüzde tüm plastik ürünler petrole dayanıyor. Petrol bittiğine göre petrol ürünlerinin yerini ne aldı peki?”

“Bildiğiniz kenevir. Latince Cannabis sativa olarak bilinen kenevir gerçek bir mucize bitki. Günlük yaşamda kullanılan elli bin değişik ürünü kenevirden üretiyoruz.”

“Tüm plastik ürünler, giysilerimiz, tekstil, halı ve döşeme kumaşları, halat, ip, kâğıt, ilaç, biyoyakıt, fayans, böcek kaçırıcı, binalar, boya, araba, kozmetik, cilt bakımı ürünleri, sabun, kuşyemi, havyan ve insan gıdası gibi çok çeşitli ürün yelpazesini kenevirden elde ediyoruz. Bu ihtiyaçların tümünün karşılanması için ekim alanlarının sadece yüzde altısı yeterli oluyor. Ekilebilir tarım alanlarının yüzde doksan dördü ise gıda için kullanılıyor.”

“Kenevir yani marihuana ya da esrar olarak bildiğimiz kenevir mi?”

“Evet” dedi Mergen. “Sizin döneminizde kenevirin imaj sorunu var.”

“İmaj sorunu mu? Bütün uyuşturucu maddelerin anası diye bellediğimiz kenevir ha? Kenevir kullanımı şu anda yasadışı” dedim.

Kenevirin böylesine geniş kullanım alanı olduğunu bilmek çok şaşırtmıştı beni.

“Seneler önce, Türkiye’de kenevir yetiştiren çiftçiler Amerika’nın sonradan tutmadığı vaatlerine kanarak ve yasal baskılara boyun eğerek binlerce dönümlük ürünlerini yakmak zorunda kalmışlar ve ekonomik zarara uğramışlardı. Kenevir tarlalarının yakılmasının uyuşturucuyla savaş amacıyla yapıldığını sanıyordum.”

“Kenevir, insanlık tarihinin en eski bitkisel hammadde kaynaklarından biridir. Bitkiler âleminde cinsiyetler görünüş olarak ayırt edilemez. Ayırt edilebilmesi için DNA’larına bakmak gerekir. Kenevir dişisi ve erkeği fiziksel olarak ayırt edilebilen tek bitkidir.”

“Yasaklanması için neden gösterilen keyif verici bölümü sadece döllenmemiş dişi bitkinin goncalı üst kısmında bulunur. Esrar olarak bilinen THC maddesi, keyif ve dinsel ayinler için insanlık var olduğundan beri kullanıldı.

Uyuşturucu ile Sahte Savaş

“Kenevir yasağı uyuşturucuyla savaş adı altında, petrokimya, pamuk, tarım ilaçları firmalarının, ağaç temelli kâğıt endüstrilerinin ve ilaç şirketlerinin propagandaları sonucunda oluştu. Bu şirketler keneviri kendilerine büyük rakip gördüler. Tarih okumalarından hatırla; 1930’lu yıllarda ABD’de Marihuana Vergi Yasası ile yetiştirilmesine engeller getirildikten sonra adım adım tüm dünyada yasaklandı.”

“Peki, marihuana ya da esrar bağımlılık yapmaz mı?”

“Marihuananın sık kullanımı bile sentetik bir madde olan eroin gibi fizyolojik bağımlılığa neden olmaz. Oysa ilaç firmalarının ürettiği psikiyatrik uyuşturucular fizyolojik bağımlılık yapar. Ama keyif veren her şey gibi, (örneğin sigara, çay, kahve, kola) psikolojik bağımlılık yapabilir.”

“Kenevirin uyuşturucu madde ihtiva eden kısmı marihuana yasaklanmadan önceki yıllarda tıp dünyası tarafından glokom, MS (multipıl skleroz), artrit, AİDS, romatizma, kanser, kalp hastalıkları, sara, ağrı kesici, astım, aneroksi, radyasyon ve kemoterapi kullanımı sonrası mide bulantısı ile kusmayı önlemek için, uykusuzluk, psikolojik sorunlar, omurga incinmesi nedeniyle oluşan spastiklik gibi iki yüz elli hastalığın tedavisinde ilaç olarak kullanılıyordu. (Daha sonra ilaç firmaları bu sorunları tedavi etmek için kenevirin uyuşturucu etkin maddesi THC’nin sentetik taklidi olan Marinol ve Dronabinol adlı ilaçları piyasaya sürdüler. Ama bu ilaçlar, kenevirin doğal iyileştirici gücünden yoksundu ve çok fazla yan etkileri vardı; her yasal ilaçta olduğu gibi. Üstelik Marinol’un fiyatı yasadışı doğal esrardan bile daha pahalıydı.  Marinol  ya da Dranobinol alan hastalar yüzde 59,65 oranında iyileşme yaşarken, marihuana içenler yüzde 90,39  oranında  iyileşiyordu.)

 

mucizevi-bitki-kenevir-i

 

“İlaç şirketleri de kenevirin birçok hastalığı tedavi edici etkisinden hoşlanmıyordu. İnsanların keneviri kendilerinin yetiştirebilmeleri ve ilaç olarak kullanmaları, ilaç firmalarının işine gelmiyordu. Batılı doktorların yarısı, gününüz dünyasında bile eğer kenevir yasak olmasaydı hastalarına kimyasal ilaçlar yerine keneviri önereceklerini söylüyor. Kenevir zararlı bir uyuşturucu olduğu için değil, endüstrilere zarar vereceği için yasaklandı.”

“Kenevirin yasaklanmasında ilaç şirketlerinin rolünü
anladım.”

“Ormanları yok ederek kâğıt üreten firmalar ve petrol şirketleri de kenevirin yasaklanması için büyük baskı yaptılar.”

“Niye? Kâğıt firmalarının ne gibi bir çıkarı var?”

“Kenevirin hamurlu kısmı kâğıt yapımında kullanılır. Bir dönüm kenevirden dört dönümlük ağaca eşdeğer kâğıt üretilir. Şu anda yeryüzünde bu kadar kâğıt üretebilen başka bir bitki yok. Yakıt olarak bile bir dönüm ormanın vereceği yakıtın iki mislini verir. Kenevir lifleri ağaç liflerinden daha güçlüdür. Kenevir kâğıdı zaman içinde sararmaz ve çok dayanıklıdır.

“Ağaçlardan elde edilen kâğıtların dayanıklı olması ve böceklerden korunması için doğayı zehirleyen kimyasallar kullanılıyor. Kenevir için bu gerekli değil. Bir ağaç yirmi ila elli yılda yetişiyor. Kenevir ise sadece dört ayda yetişir. Ayrıca kenevir kâğıdı sekiz kez geri dönüştürülebilirken ağaç kâğıdı sadece üç kez dönüştürülebiliyor. Kâğıt üretimi için kenevir kullanılsa, milyarlarca ağaç kesilmekten kurtulacak ve birçok türün doğal yaşam alanları yok olmayacaktır.

“Hızla yok olan ormanlar erozyonun artışına yol açıyor, erozyondan dolayı göllerin ve nehirlerin kirlenmesine neden oluyor. Hükümetler çıkar gruplarına teslim olmasaydı sadece bu nedenle bile kâğıt elde etmek için ağaç kesimini tümüyle durdurabilirlerdi.

“Ayrıca kenevir bol oksijen üreten bir bitkidir. Bir dönümlük kenevir, yirmi beş dönümlük ormandan daha fazla oksijen üretir.”

“Ormanlardan daha çok oksijen üretiyor, öyle mi? Bak bu söylediğinden parlak bir fikir geldi aklıma. Uygulaması mümkün değil ama hayal etmesi bile güzel: Özellikle kış aylarında hava kirliliği yaşanan büyük şehirlerde tüm binaların çatısında kenevir serası kurabilmemiz mümkün olsa bu bitkiler büyük oranda oksijen salacak ve karbondioksiti emecektir. Bu da şehirlerin gökyüzünü yeniden maviye dönüştürecek, havayı daha temiz yapacaktır. Kışın İstanbul’da hava kirliliğinden bazen nefes almakta zorlanıyoruz.”

Akana ve Mergen bu parlak fikrimi duyunca güldüler. Gülüşleri onların daha parlak fikirleri olduğunu gösteriyordu.

Kaynak: Geleceği Hatırlamak/Nil Gün/Kuraldışı Yayınları 2010

II. Bölüm

III. Bölüm

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/mucizevi-bitki-kenevir-i/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/mucizevi-bitki-kenevir-i/" data-text="Mucizevi Bitki Kenevir I" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/mucizevi-bitki-kenevir-i/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p><img decoding="async" class="alignleft wp-image-3760 size-thumbnail" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2018/02/JW0rM3p-150x150.jpeg" alt="" width="150" height="150" />1952 yılında doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okudu.<br /> 1972 yılında gittiği Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde on dört yıl sürekli, on iki yıl da aralıklarla yaşadı. Kaliforniya’da alternatif sağlık, alternatif eğitim, insan potansiyeli ve hümanistik psikoloji alanlarında eğitim gördü.<br /> Zihin Bilimi, Hipnoterapi, Reiki, Rebirthing, NLP ve kinesiyoloji eğitimleri aldı. California Jaycee’s organizasyonunda uzun yıllar bireysel gelişim alanında hizmet verdi. Sorunlu çocukların gittiği okullarda gönüllü çalıştı.<br /> International Council for Self-Esteem Türkiye temsilcisidir.<br /> Türkiye’de ilk kez 1993 yılında hipnoterapi yöntemiyle ağrısız ve ilaçsız, suda doğum yaptırdı.<br /> Basın dünyasında birçok dergide ve Güneş gazetesinde araştırmacı gazeteci ve köşe yazarı olarak çalıştı. Dört yıl Bilar ve Bilsak’ta haftalık konferanslar verdi. Değişik radyolarda (Enerji FM, Show Radyo, Best FM ve Radyo TRT1) Kuraldışı ve Ötesi adlı psikoloji ve bireysel gelişim eksenli programlar hazırlayıp sundu. TGRT’de hafta içi her gün, Nil Gün ile Yeni Bir Gün adıyla bir sohbet programı yaptı. Radikal gazetesinde psikoloji ağırlıklı dizi yazıları yayımlandı.<br /> Cine-5 kanalında Çekim Yasası programını hazırlayıp sundu. (2007)<br /> Amerika’da 1981, Türkiye’de 1989 yılından beri, bireysel ve kurumsal workshop çalışmaları yapıyor.<br /> Bireysel gelişim kavramının Türkiye’ye girmesinde ve birçok yayınevine yaptığı danışmanlıkla bu alandaki yayınların tanınmasında öncü oldu. Ayrıca uzun yıllardır ideali olan, okullara Özsaygı (Self-Esteem) derslerinin girmesi için ilk adımı attı ve özel bir okulda Özsaygı dersleri vermeye başladı.<br /> Çok sayıda kitabı, çevirisi; hipnomeditasyon, zihin programlaması, motivasyon ve çocuk eğitimi CD’si vardır. Ayrıca Bütünsel Kinesiyoloji alanında yaptığı çalışmaları içeren, Bedenin Bilgeliği adında kapsamlı bir DVD çıkarttı.<br /> Öncelikli hedefi, Bütünsel Kinesiyoloji (PiKi) eğitmenleri ve danışmanlar yetiştirerek eğitim, sağlık ve iş hayatı alanlarında topluma yararlı olmaktır.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This