Karanlık gecelerin mehtabı değilsin.
Revnaklı bahçelerin gülü hiç değilsin.
Eşine ender rastlanan bir dost olduğunu sanırsın ama 
Dostluğunun arkasında saklarsın karanlık yüzünü.
İkna edersin yine de bizleri binbir desiseyle.

Keder ve elem senin adın.
Adın batsın deriz lakin her daim ismin düşmez dilimizden.
Rüya gibi bir yaşam vaat etse de varlığın, daha çok huzur verir yokluğun.
Tahayyül edemeyiz, sensiz bir hayat.
Irgat gibi çalışsak yine de ödeyemeyiz borcumuzu.
Ne zaman dara düşse başımız aklımıza sen gelirsin. 
Issız bir çölün ortasında serap gibisin.

Bülbül’ün Gül’e olan aşkına benzer sevdamız.
İçli bir tınısın, ilk mısraı dudaklarımızda kanayan.
Lakin, okudukça bu şarkıyı, daha çok acır
İçin için sızlar yüreğimiz.
Ne sevdamız biter seninle ne de kavgamız.
Çare sende değil, irade-i nefsimizde.
Liyakat, hevesimizle mücadelede
İştahımızı kabartan fırsatlar sunsan da.

Kafamız karışık; senle bir dargın, bir barışık.
Umarsızcadır sana sıkı sıkıya bağlılığımız.
Lafta kalır menfaatin olmasa o büyük aşkımız.
Lale devri çocukları mı sandın sen bizi?
Artık ölümsüz değil aşkımız.
Nihayetinde, vampire benzersin.
Isırmak şöyle dursun, kanımızı emersin.
Nekessin, başkasına tahammül etmezsin.

Latifelerin bıktırır insanı.
Üzersin insanları hakkından fazlasını alarak.
Toparlanmak zordur paçayı kaptırdıktan sonra sana.
Fırsat kollarsın daha fazlasını elde etmek için.
Elinde bir canavara dönüşürsün kullanmasını bilmeyenlerin.
Ne çare ki anlatmak çok zordur bunu onlara.

Share This