Eee dününüz nasıl geçti bakalım sevgi kelebekleri?… Ne hediyeler aldınız verdiniz? Umarım ödeyemeyeceğiniz borçlara girmemişsinizdir…

Anladınız di mi?… Bendeniz toptan karşıyım şu sevgililer gününe…

Artık sevgilimin adı Hıdır, ondan mıdır; yoksa o dedikleri militan feminist kadınlardan mıyımdır bilemiycam…

Ne zaman çıktı bu gün başımıza onu da bilmiyorum aslına bakarsanız. İlgilenmiyorum da doğrusunu isterseniz…

Geri kafalı mıyım, tutucu muyum yoksa ben?… Belki de öyleyimdir ne bileyim…

En iyisi size dün kendimin ne yaptığını anlatayım…

Malum, benim Hıdır’dan hayır yok… Hoş şu da var; ondan kazara hayır olsa da ben bu tür ticari hale gelmiş günlere toptan karşı olduğumdan hiçbir eylemini kabul etmezdim; ama ne yalan söyleyeyim onun Hıdırlık yapmadan sevgi içerikli bir imada bulunması da hoşuma giderdi …

Hıdır, hıdırlara karışmış olduğundan tek başıma oturdum ve o yazı senin bu yazı benim gezdim gün boyunca…

Tabii yazılarımla şenlendirdiğim Kuraldışı sitemize de öncelik verdim…

Meryem Gültekin’in yazısıyla ağladım, Çiğdem Çubuk’un yazısıyla hem güldüm hem düşündüm; ben hangi sınıftanım, diye… Esra Aslan’ın yazısındaki çifti ise idolüm ilan ettim…

Dilek Yaraş’ın yazısını okuyuncaysa ‘’vah vaaah’’ dedim… Ardından da bu hüzünlü mistik yazarımız hangi çağdan günümüze kalmış diye merak ettim… Her yazısında, mükemmel, mutlak aşktan bahseden, sıradan aşklarda bir türlü tutturamamış, beyaz atlı prensini bulamamış bir yazarımız, diye düşündüm ayıptır söylemesi…

Bana bakın bir de… Beyaz atlı prensimi bulamadım ama Hıdır’ımı buldum çok şükür. Seviyorum işte kime ne?… Sevgililer günü olsa da olmasa da… 14 Şubat’ta beni hatırlasa da hatırlamasa da…

Hadi iyice ve açıkça itiraf edeyim de hava bastığımı, entel böbürlenmeler yaptığımı sanmayın… Bakın, vallahi de billahi de karşıyım ve çok saçma buluyorum bu çeşitten dayatılmış günleri…

Hıdırım da beni şaşırtmadı ve Hıdırlığını gösterdi dün… Tek kelime etmedi sevgililer gününe dair…. Ama, fakat ve de lakin,  her şeye rağmen bir tatlı söz edeydi Hıdırım, terslerdim belki onu ama yine de mutlu olurdum… Yaman bir çelişki işte ne yapayım?… Kadınlık hallerindendir, deyin geçin siz de…

Benim bir takım ilkelerimin olması kadınsı duygularımın hatta komplekslerimin merhemi olmuyor, olamıyor, ne yazık ki… Üzgünüm… Hem de çok üzgünüm… İnanmayacaksınız belki ama gözlerimden tuzlu sular damlıyor şu anda… 

Ve biliyor musunuz bu sevgililer günü zımbırtısı beni paranoyak yaptı farkına bile varmadan…

Açıklıycam, sabırlı olun biraz…

Şimdi, benim Hıdır’dan yana pek fazla kuşkum yok… Hıdırdır mıdırdır ama sadıktır. Yani en azından ben öyle sanıyorum… Fakat yine de akşamın bir saatinden başlayarak takibe aldım adamı.  Çünküüü, sağımda solumda sevgililer günü histerisine kapılmış çiftleri görünce acaba Hıdırım beni boynuzluyor mudur paranoyasına kapılıverdim… Bunun tek sebebi de yanımda olmamasıydı sadece…

Veeee, böylece kontrole aldım Hıdırımı… Msn’i açık olduğu sürece problem yoktu. Neyse ki akşam bi vakit açtı da elimde kurtuldu…

Hiç laf atmıyordum, o da atmıyordu ama oradaydı ya problem yoktu. Ne zaman ki msn’i kapandı bende bir panik bir panik ki görmeyin gitsin…

Birkaç saat sonra geri geldi… yani açıldı msn’i… durur muyum hiç, hemen sordum nerede olduğunu, ‘’Yoksa birileriyle sevgililer günü mü kutladın?’’ deyiverdim; o da bana ‘’Nası yani?’’ diyerek tam Hıdırca bir cevap verdi… Hemen ikna oldum tabii ki de… Eğer bir şekilde açıklamalara girişseydi o zaman şüphelenecektim asıl… Anladınız di mi işin inceliğini… Sevgiliniz bir Hıdır ise eğer cevapların her daim Hıdırca olup olmadığına dikkat edeceksiniz. Hıdırlık ötesi her gereksiz açıklamada tepesine bineceksiniz…

Her neyse, biz işi böylece tatlıya bağladık sevgilimle ama şu bizim sitede de kendine yer bulmuş olan Can Dündar abimin yazısı beni ta ciğerimden vurdu ve bütün gecemi zehir etti.

Diyordu ki romantik günlerin uslu çocuğu: ‘’Kâh umursamazmış gibi yapan bir böbürlenmeyle, kâh keyfini çıkarmaya çalışarak, kan ter içinde… Ne kadar farklı olmaya çalışsalar da; hayat boyu sevgiyi yaşadıkları gibi yaşayacaklar, Sevgililer Günü’nü de…’’

İşte bu satırları okuyunca kara kara düşünmeye başladım…

Ben ne yapıyorum, diyerekten…

Bu mantıkla bakarsak olaya ben yanmışım ki ne yanmışım… Paranoya deseniz bende, militanca köktenci karşı duruş deseniz bende, çelişki deseniz en alası bende… e peki sevgi nerde sevgi?!…..

Şimdi bütün bunları yazdım diye de bana tutup bırak şu Hıdır’ı demeyin sakın… Kıyameti koparırım ve size, sevdiğimin adı Hıdır kalbimden geçen budur, derim…

Nasıl, ben de günden güne iyice Hıdırlaşıyorum değil mi?..  Eee ne demişler, körle yatan şaşı kalkar, ben de az yatıp kalkmadım Hıdırımla; bu kadar da olsun yani… Değil mi ama?!….

Share This