Bugüne kadar bizlere yaşamın kurallarını öğretmeye çalıştılar çevremizdeki insanlar…
“Yapmazsan bunu, sevmeyiz seni” dediler…
“Yaşamın kuralları var o kurallara uymazsan kimseler seni yanında istemez” dediler ve bizlerde kandık onlara…
Hep birilerinin çizdiği yollarda yürüdük, kendi yolumuzu çizmeyi aklımızın ucundan geçirmeden.
Başkalarının pantolonunu giydik üstümüze ama yarı yolda düştü belimizden; çünkü büyük gelmişti bize o pantolon…
İnsanların değerleri vardır bu dünyada.
Senin en büyük değerin nedir acaba?
Ben merak ediyorum, ya sen, sen de merak ettin mi hiç değerlerini?
Yoksa sebepsizce mi yaşıyorsun?
Şimdi sana çok güzel bir yol çizeceğim ama bu yolda sen yürüyeceksin kendi pantolon ve kendi ayakkabıların ile.
Şu andan itibaren oyundan atıldın!
Evet, çok ciddiyim oyundan atıldın; çünkü yeni bir oyuna başlıyorsun artık.
Bu oyun’un bir özelliği var: kendi kurallarınla yaşamak.
Şimdiye kadar sana gösterilen bütün kurallar kuraldışı oldular. Az önce sildin o kuralları zihninin derinliklerinden.
Şimdi otur ve düşle!
Kendine, seni mutluluğa eriştirecek ve başarıya taşıyacak yeni kurallar koy.
Bunu hiç kimseden de bekleme sakın! Çünkü bu yolda kuralları senin yerine başka hiç kimse koyamaz. Koyarsa eğer, yine kuraldışı olursun ve oyundan atılırsın.
Seçim hakkı her zaman senin ve senin kalacak… Şimdi seç!
Yeni bir yol ve senin koyduğun yeni kurallar mı? Yoksa eski yolda sana öğretilen kurallar içinde sürünmeye devam mı?