Seni Seviyorum,
Bilmezdim bu iki kelimenin bir araya geldiğinde bu denli tılsımlı, derin ve etkileyici olduğunu. Hiç kullanmamıştım, ne kendime, ne de bir başkasına. Anneme, babama, kardeşime hiç dememiştim “seni seviyorum” diye. Onlardan da duymamıştım hiç. Hem ne gerek vardı. Zaten onları sevmeyecektim de ne yapacaktım. Onlara olan sevgim cepteydi. Niye söylemem gereksindi ki. ”Seni seviyorum” sevgiliye denirdi. Hatta ona bile söylemeye gerek olmazdı çoğu zaman. Çünkü gözler kalbin aynasıydı. O gözlerimden okurdu nasıl olsa değil mi ya?
Platonikler dışındaki ilk gerçek “sevgilime” kaç kez seni seviyorum dediğimi, ona bundan bahseden kaç şiir, kaç mektup göndeğimi hatırlamıyorum. Dokuz aylık “çıkmışlığımızın” sonunda ondan aldığım yegane karşılık bir defa “Ben de” demesi oldu. “Ben de” ne demekti? Ben de seni seviyorum mu? Ben de seni özlüyorum mu? Ben de her an seni düşünüyorum mu? Bilememiştim bir türlü. Sonunda “Ben de”nin kıçıma bir tekme olduğunu öğrendiğimde ise iş işten geçmişti. İki yıllık bir aradan sonra, Tuba’m çıktı karşıma: Seni seviyorumların, seni seviyorum dolu mektupların, şiirlerin yeni hedefi. Ama bir fark vardı bu sefer. Hayatımda ilk defa bir insan sevgime gerçek karşılığı vermiş, bana dolu dolu “Seni seviyorum” diyordu. İşte cennetim: Sevilmenin hatta bana bunun sözlerle de ifade edilmesinin verdiği şapşallıkla cennetteydim işte. Hurimi bulmuştum. “Seni seviyorum” diyerek sevginin ve bu iki kelimenin tılsımının, sanılanın aksine azalmadığını, bir çığ gibi büyüdüğünü o zaman anlamış, öğrenmiştim.
Yine de bir şeyler eksikti bu tılsımda. Tamam, sevgiliye söylenir, ondan duyulurdu da, ya anneden, babadan, kardeşten? Haksızlık etmemeyim şimdi. Ben onlara “Seni seviyorum” demiş miydim ki, onlar da bana söylesinler. Tabii ki hayır. Söylesem söylerlerdi “eminim”.
Sevgiliye, anneye, babaya, kardeşe söylemenin ötesinde bu iki sihirli kelimenin en anlamlı halini buldum ansızın. İnsanın kendine “seni seviyorum” demesinden daha anlamlı ne olabilirdi ki? İşte hayatın özü.
İtiraf etmeliyim ki, ister narsisizm deyin ister megalomani, gün içinde yaptığım iyi işler için kendimi ayna karşısında tebrik ettiğim, yanağımdan makas aldığım, kendimi mıncıkladığım anlar olmuştu defalarca. “Aferin sana len!”, “Helal olsun sana len!” demiştim çok kere ama “Seni seviyorum” çıkmamıştı ağzımdan. İşte şimdi tam zamanı: “Seni seviyorum len!”