Tanırsınız onları… Mutlaka bir veya birkaçıyla karşılaşmışsınızdır.

Herkesi sevdiklerini söylerler… Genellikle de herkes tarafından sevilirler(!).

Ama onların herkesi sevmeleri koskoca bir yalandan ibarettir …

Asıl ve tek dertleri, bir türlü sevemedikleri kendilerini sevdirmektir çünkü.

İçlerindeki o sevilme açlığını bir türlü dolduramazlar. Hep daha fazlasını isterler. Az ve öz ilişkiler onlara göre değildir. Hatta mümkünse yığınlar tarafından sevilsinler isterler. Ama bu biraz zor olduğundan -en azından- çevrelerindeki herkesin sevgisini almaya çalışırlar.

Kısa süreli ve yüzeysel de olsa ulaşırlar amaçlarına… Sahte bir vericilik içindedirler, herkese iyilik yapar gibidirler, herkesin derdine ortak olur, imdadına yetişir gibidirler… Ama bilirsiniz işte, sadece gibi’dirler

Foyaları ancak derine inme ihtimali olan birileriyle karşılaştıklarında çıkar ortaya. Bu nedenle de derin ilişkilerden korkarlar. Aşkın da, dostluğun da -hatta aile bağlarının da- mümkünse en sığından isterler.

Hiç kimse yeri doldurulamaz değildir onlar için… Hiç kimseyle sıkı ve derin bir bağ kurmadıkları için her türlü ilişki yerini bir yenisine bırakabilir.

Onları pek yalnız görmezsiniz. Yalnız kalmamak için her şeyi yaparlar çünkü. Yalnız kalmaktansa aç kedinin bayat ekmeğe razı olması gibi en niteliksiz ve en yüzeysel ilişkilere dahi katlanırlar.  

Enerjilerini ve zamanlarını yakından tanımadıkları birçok kişiyle paylaşırlar. Ama kendilerini oldukları gibi seven en yakınlarındaki insanlar için zamanları yoktur. Çünkü o insanlar onların fethedilmiş kaleleridir, nasılsa hep vardırlar ve sevgileri garantidedir.

Bir sevgi arsızını açığa çıkarmak ya da ondan kurtulmak istiyorsanız onu her yönüyle tanımak, her haliyle sevmek, paylaşmak talebinde bulunun. Dayanamayacaktır buna. Hemen kaçacaktır. Çünkü o, kendinden kaçmak için gelip geçici yüzeysel ilişkiler yığınına sığınan çaresiz bir tutsaktır. 

Share This