Sen;
Kendi gölgenin peşindesin.
Aradığın o değil kendinsin.
Karanlığın onda değil içinde.
Onun üzerine yüklemek, ben’ini
Kendi içinde aramak ise benliğini besler.
Onun ayakizlerinin peşine düşme,
Kendi karanlık dehlizlerinin içine düş.
Unutma ki sen gerçeksin,
O bir düş aynası.
Aynayı kırmak için değil,
Kendini görmek için sen yarattın.
Aynada karanlığını gördün,
Gözünü de kararttın.
İlla ki aynayı kıracaksın.
En büyük, en haklı, en mükemmel, en bilgili
Sen olacaksın.
Aynayı kırdığında buna inanacaksın.
Hem kendini hem aynayı buna inandıracaksın.
Aynayı kırıp kendini kandıracaksın.
Benliğini benlerinle boğacaksın.
 
Oysa aynayı kucaklayacaksın.
Sana gösterdiği beni kendi içinde arayacaksın.
Yeter ki kendinde ara
Enin de sonunda bulacaksın.
Dışarı çıkıp ondan, bundan, şundan
Sana karanlığını yansıtmasından kurtulacaksın.
Karanlığına bir ışık daha yakacaksın.
Bir nefret tohumunu söküp, bir sevgi tohumu ekeceksin.

 
 
Sevgiyle gözümüzü açarız yaşama. Sevgiyle uzanmaya başlarız gözümüzün görebildiğine, elimizin tutabildiğine. Bir süre sonra yaşamda nefretin de varolduğunu öğreniriz.

Bir yandan sevgiyle büyümeye çalışırken, bir yandan da nefret bizi incitmek ve yaralamak için işe koyulmuştur.

Bir madalyon gibidir yaşam. Bir tarafı yaşama sevgiyle akanları, bir tarafı da yaşama nefretle bakanları temsil eder.

Çocuksu ve saf sevgimizle uzandıkça madalyona, nefret kendini bazen fiziksel bazen de duygusal şiddet olarak gösterir. Nefretle tanışmamız, sevgiyi kendi içimize hapsetmemize ve yaşama sunmamıza engel olur.

Büyüdüğümüz ortamın beklentileri, şartlanmışlıkları, inançları, kuralları derinlerimizde yaralar aça aça kalıplar oluşturur. Zamanla kalıplar duvarlara dönüşür. Sevgi bu duvarların arasında sıkışıp kalır. Nefreti besledikçe duvarlar daha da kalınlaşır. Öyle bir hale gelir ki kendimize verecek olduğumuz sevgiye bile duvarlar yüzünden erişemez oluruz.

Aynalar yaratırız bize içimizde ki sevgiyi göstersin diye. Ama öyle derinlerde kalmıştır ki sevgi, nefret yaraladıkça ve incittikçe, sakladığımız yerde unutmuşuzdur sevgiyi.

İçimizde ki sevginin aynada ki aksi bile bize çok yabancı ve kabul edilemez gelir. Kucaklayıp kendimize dahil edemeyiz. Duvarları yıkıp sevgiyi özgürleştirmektense, aynaları kırıp, sevgiyi duvarların arasında ki karanlık dehlizlere bir kez daha tutsak ederiz.
 

Sevgiye izin ver.
Sevgiden korkma.
Sevgi ile yaşam anlam kazanır.
Sevgi ile yaşamın tadına varılır.
Sevgiyle kalma sevgiyle ol.

Share This