Bazı sözler vardır, bir yerlerde okuduğumuz veya işittiğimiz zaman, anında bir farkındalık yaratır bizde. O ana kadar duyduğunuz tüm sözlerden ayırırsınız onu o an. Bu sözler genelde net ve kısadır.
Sözün sahibi, sadece bir kaç kelimenin içerisine öyle bir güç yerleştirmiştir ki, duvar gibi çarpar size… Hem de doğru zamanda!

Yeri geldiğinde, aklınıza ilk gelendir artık o. Öylesine yoğun etkilemiştir sizi.

O bir kaç kelimelik söz, dev adımlar attırır size, belki yıllardır bilinçsizce beklediğiniz sıçramayı yaşatır …

İşte tam da böyle bir sözdür, bana hayatımın dönüm noktalarından birinin kapısını aralayan:
 
”Bu dünyaya anlaşılmaya değil, anlayış kazanmaya geldik !”
 
Benzer bir anlama sahip nice sözler işittim bugüne kadar, ama bendeki hedefi tutturan Nil Gün’ün söylediği bu söz oldu.

Benim için doğru dama taşı, bu sözdü!

Bu, bana aynı zamanda, doğru ve net seçilmiş kelimelerin gücünü bir kez daha kanıtladı…

Kelimelerin sihirli gücünü….
 
Bu sözün üzerinde uzun uzun düşündüm.

Anlaşılmayı beklemek…. Ne kadar sıkça içine düştüğümüz bir beklenti !
Her defasında hayalkırıklığı, öfke ve yaralara sebep veren….İnatla, yılmadan haklılık savaşı uğruna içine gönüllü olarak düştüğümüz bir durum… Egomuzun önce şişmesine, sonra da  bizi ve bize ait herkesi yaralamasına izin verdiğimiz bir durum! Yaşananlardan ders almadan, yıllardır gönüllü olarak seçtiğimiz bir durum… Mutsuz olmak ve mutsuz etmek pahasına…
 
Anlayış beklemek yerine, anlayış kazanmaktı doğru cümle.

Bunu derinlerde bir yerlerde biliyor olmalıydım zaten, yoksa bu kadar etkilemezdi bu söz beni. Sadece yeniden hatırlamam gerekiyordu o bariz gerçeği.

Ben anlayış kazandığımda, anlaşılacaktım da zaten ! Hem anlayacaktım, hem de anlaşılacaktım… Kazan-Kazan oyunu oynayacaktım yani…

Hazır bekleyen öfke tohumlarını sevgi tohumlarına dönüştürecek güçtü bu! Bu güne kadar körlemesine zorladığımız bir çok mutluluk kapısını  açan bir anahtar gibi…

Daha bir çok özgürlüğün kapısını aralayacağım yolculuğumda, karanlığıma sızan bir ışık oldu bu söz.

Share This