Kabınız ağzına kadar doluyken etrafa karşı  ne kadar duyarlı olabilirsiniz ki!
 
Geçenlerde bir arkadaşıma ne kadar duyarsızsın diye haykırdım. Duyarsızlığı o kadar canımı açıtmıştı ki…Uzunca bir süre kendimin bile farkında olmadığı öfke biriktirmişim. Sonra ona duyarsızlığını haykırırken farkettim ki o benim sadece aynam.
 
Aynayı kendime çevirdiğimde ben kime hayatım da duyarsız davranmıştım? Kendim de olmayanı başkasında nasıl görecektim ki…
 
En başta aileme karşı oldukça duyarsızdım. Arkadaşlarım, onlara sevgimi gösteremediğimi, kendilerini özel ve değerli hissedemediklerini söylemeye başlamışlardı. 
 
İçimden aileme karşı duyarlı davranmak gelmiyordu. Kafamdaki o bozuk plak  o kadar hızlı dönüyordu ki , etrafa karşı duyarlı olmaya zaman ve enerji kalmıyordu. 
 
İçsel temizlik lazımdı. İçimde birikmiş, tortulaşmış ağır bir yük, tarif edemediğim benim tüm enerjimi alan, ileriyi adım atmamı engelleyen, potansiyellerimi, yaratıcılığımı bloke eden bir yük.
 
Nasıl kurtulacaktım bu yükten?

İçimde biriktirdiğim öfkeyi boşaltmak,  kendimi ifade etmek, ardından herşeyi kabul edip, affetmek gerekiyordu.
 
Bu benim için ne zordu…

Herşeyin farkında olmak, fakat bir türlü ilk adımı atamamak…

Korkuma rağmen hareket etmeliydim. Beni engelleyen duygu ne idi?

Bir türlü içimdeki bu yükü çıkartamam ki gizli çıkarım ne idi?

Alışkanlıklarımdan vazgeçmek mi? Bunları içimden çıkarırsam yerine neyi koyacağımı bilememek mi?

Evren boşluğu sevmez. O boşlukla nasıl başedeceğimi bilememekten mi?

Neydi beni bu kadar korkutan?…

En fazla ne kaybederdim ki? Durum bundan daha ne kadar kötü olabilirdi ki?  
 
Bu yük içimden çıktığında ve kabım boşaldığında içimdeki sevgi kapasitesinin artacağını, aileme sevdiklerime daha fazla duyarlı ve verici olacağıma ve potansiyellerimin ortaya çıkacağına o kadar eminim ki…
 
Şimdi eylem zamanı …

Korkuma rağmen hareket etmeyi seçiyorum!
 
 
 

Share This