Düştü…

Kendi içinde ki karanlık noktalardan birine takıldı ve düştü.

Bir süre karanlığı seyretti. Uzun uzun seyretti. Kara siyah bir karanlıktı. Tam anlamıyla karanlığın doyum noktasıydı.

Her karanlık kendi doyum noktasına ulaştığında ancak ışık doğuyordu. Bunu biliyordu. İçine düştüğü karanlık tam da o noktadaydı.

Düğmeye basma, ışığı açma ve aydınlanma vaktiydi.

Karanlık nokta hazırdı. Karartabildiği kadar karartmış, doymuş ve doyurmuştu. Yıllarca yormuş ve yorulmuştu. Işığı beklemeye koyulmuştu. Çekmişti onu son kez kendine.  Düşürmüştü tepe üstü. Göstermişti doyum noktasında olduğunu.

Duvarlar örülmüştü içine. Işığın girip yükselmesine engel olan ve karanlık noktalar yaratan. Bu da onlardan biriydi. Yıkılması gereken duvarlar vardı içinde. Kim?..Neden?..Nasıl?..Sorularıyla bir kez daha karşı karşıyaydı. Ve yanıtlar yine geçmişindeydi. Kendinden çıktı ve geçmişine, kendi iç uzayına doğru uzanan içsel yolculuğunu başlattı.

Bir merdiven çıktı önce önüne. Gökyüzüne doğru uzanan. Beyaz mermerden yapılmış. Korkulukları yeşilliklerle ve rengarenk çiçeklerle süslenmiş. Belli bir noktaya kadar uzanıyor fakat nerde son bulduğu görünmüyordu. Uzayın derinliğinde kaybolup gidiyor gibiydi.

İç sesi; gir korkma, karanlıkta aydınlığın hizmetçisidir, belirsizliğe güven dedi. Bir kez daha belirsizliğe güvenerek, merdivende adım adım ilerlemeye başladı. Bir süre sonra karanlığın içindeydi artık. Göz kararı ve hisleri doğrultusunda yol almaya başladı. Uzaktan görünen bir ışığı hedef alarak son basamağa kadar gitti. Işığın olduğu yerde bir yazı vardı.

Geçmiş-bugün-gelecek- diyordu ve ışığın olduğu noktayı işaret ediyordu. O noktaya ulaştı. Devasa bir ayna ile karşı karşıya geldi. Aynanın üzerinde ”Tek gerçek sensin” yazıyordu. Ordan baktığında önündeki bir boşlukta asılıymış gibi duran dünyayı gördü. Üzerinde milyonlarca ayna vardı. ”Tek gerçek sensin” yazan aynaya ondan yansıyan görüntü, o milyonlarca aynaya da yansıyordu aynı anda.

Aynaların içinde geçmişinde kalanlar ve bugününde olanlar da vardı. Hepsi onun yansıması olarak ait oldukları yerde yerini almışlardı. Bütün sevdikleri ve sevmedikleri, kendinden yansıyan, sevdiği ve sevmediği taraflarını yansıtan birer aynaydılar.

Tek gerçek oydu.

Geçmişinde ve bugününde, kendi merkez aynasından hangi görüntüyü yansıttıysa, onlar da ona ayna tutup aynısını yansıtmıştı.

Devasa aynada kendi görüntüsüne bakarak, kendi kendine, sesli olarak defalarca söyledi. ”Tek gerçek sensin”…”Tek gerçek sensin”…”Tek gerçek sensin”…

Tek gerçek oydu. Ve ne yansıttıysa onu almıştı aynalardan dolayısıyla da yaşamdan. Geçmişini ve bugününü bütün çıplaklığıyla görmüştü. Gelecekte o an ordaydı.

Dünyayı ve geleceği avucunun içinde hissetti.

Merkez aynaya hangi görüntüyü verirse dünya ve gelecek de ona aynısını yansıtacaktı.

Bu düşünce müthiş etkiledi onu. ”Tek gerçek sensin” diyerek merkez aynanın önüne geçti. Her yeni başlayan günde O ‘ nu yansıtmaya söz verdi kendine. Güne O ‘nunla başlayıp, O ‘ nun yansımalarıyla karşılaşmayı dileyecekti.

Bu farkındalıkla büyük bir ağırlığın ruhundan ve bedeninden sökülüp atıldığını ve hafifilediğini hissetti. Heybesine doldurduğu farkındalıkların da ışığıyla bir çırpıda indi merdivenlerden. Kendi içinde ki duvarları yeni farkındalıklarıyla tuz buz etmesi hiç de zor olmadı. ”Tek gerçek sensin” dedi bir kez daha kendine.

Duvarları ören de, karanlığı yaratan da, ışığa engel olan da kendinden başkası değildi.

Bugüne kadar yaşadığı ve belki de yaşayacağı en büyük farkındalık bu olmuştu. Biliyordu, güne O ‘  nunla başlayıp, O ‘ nun yansımalarıyla karşılaşmayı dilediğinde hayatında fark yaratacaktı.

Çalan müzik takıldı kulağına birden. Teoman hiç duymadığı bir şarkıyı söylüyordu. Yüzünü Dökme Küçük Kız diyordu Bülent Ortaçgil ‘ in bestesinde. Kendisi için özel yazılmış kadar onu ve yaşadıklarını anlatıyordu. Bu şarkıyı ilk kez ve en büyük farkındalığını yaşadığı anda duyması bir tesadüf değildi. Şifonyerin üzerindeki çerçevede duran, bir  yaşındaki ve beş  yaşındaki kendi küçük kız hallerine baktı.

Özümseyerek dinledi şarkıyı. İçindeki küçük kızı hissederek, resimdeki küçük kızın gözlerine ”Tek gerçek sensin” bundan sonra diye bakarak, defalarca dinledi şarkıyı.

Bu onun şarkısıydı artık ve ömrünün sonuna kadar içindeki ve resimdeki küçük kız için dinleyip söyleyecekti.

Bütün küçük kızlara. İçinde ki küçük kızı, kendi sevgisiyle tekrar büyütmek için cesurca yola çıkanlara, Bülent Ortaçgil’den ve içimdeki küçük kızdan armağan olsun. Hemen bulun ve içinizdeki küçük kızla birlikte dinleyin bu özel şarkıyı.

Yüzünü Dökme Küçük Kız
Bırak Üzülmeyi
Yalnız Senmisin Bir Düşün
Unutan Sevilmeyi

Her Siyahın Bir Beyazı
Gecelerin Gündüzü de Vardır

Yüzünü Dökme Küçük Kız
Kızma Onlara
Yalnız Senmisin Bir Düşün
Zincir Oranda Buranda

Her Tutsağın Bir Kaçışı
Uykunun Uyanışıda Vardır

Yüzünü Dökme Küçük Kız
Yaşamın Anlamını Bul
Sonra Dinle Kendini
Yolunu Bil

Her Siyahın Bir Beyazı
Gecelerin Gündüzüde Vardır

 ”Tek gerçek sensin” küçük kız. Yolun açık olsun. O’nunla ve O’nun yansımalarıyla dolu anlamlı bir yaşamın olsun.

Share This