Bir ritüeli vardı toprağa ve ağaçlara sevgisini vermesinin. Sessizleşip, zihnini sustururdu. Dinginleşirdi toprak üstünde otururken ve  kendine sunduklarının kıymetini anlatırdı toprağa uzun uzun, yavaş yavaş, yüreğinin üstünden toprağa dokunup tekrar yüreğine gidip gelen ellerinin dansıyla . Ağacının tam önüne geçip alnını ve kalbini en açık haliyle ona sunarken, avuç içleriyle gökyüzüne, ardından ağaca dokunarak  şükranını yaşardı.

Yine bu günlerden birinde onun bu ritüelini izleyen bir yabancı şaşkınlıkla yanına geldi:

“Heyy, ne yapıyorsun sen? Neden ağaca ve toprağa tapıyorsun?

“Tapmak ne demek bilmiyorum. Ben şu an şükran ve sevgimi sunuyorum beni besleyenlere.”

“ Neden ki? Ben, beslenirim, kaynak azalmaya başlayınca başka yerler ararım. Başka da bir şey düşünmem. Neden şükran duymam gerektiğini anlamıyorum.”

“Beni geliştirene karşı içimden gelen doğal bir sevgi, verme ve çoğaltma arzusu bu. Bir gereklilik ama zorunluluk değil. Tüketim odaklı kişi her zaman her yerde tüketir ve en nihayetinde kendini de hiçleştirip yok eder. Üretim odaklı birey ise üretir, çoğaltır, kaynağının değerini bilir ve zenginleştirir.”

“Anlamıyorum seni…Hem, bunlarla uğraşamam, meşgul bir insanım ben. Çok sıkıcı bu öğreten kadın edaların. Üstelik sen kimsin ki bana ders veriyorsun?”

“Bir tohumum, toprakta sabırla olmayı bekleyen.

Var olma sürecimde toprak güvenli bir yuva oldu, besleyen kaynaklarını sevgiyle sundu bana.

İçimdeki bilgi fiziksel bedene dönüştü, kabuğum çatlayıp yepyeni bir hayatı evrene sundu.

En derindeki özü çektim içime ve seçim anıydı benim için; can mı yayacaktım içim onunla dolduğunda, can mı alacaktım bir türlü dolmak bilmeyen cansızlığıma?

Doymama-yokluk  korkusu ve bilinciyle, emip sömürdüğüm özü kendime saklayarak, bekletip çürütüp kurutmayı mı, yoksa  asıl kökten en köküme akanı, akıp akıp çoğaltanı paylaşarak zenginleşmeyi mi seçecektim?

Çoraklaştırdığım toprakta, damarlarımda hayatı taşıyan olmaya devam edebilir miydim hiç?

Bilir misin kaya bitkisini? Bu bitkiler kayaların, taş duvarların içinde yeşerip, boy verir.  Günden güne güçlenen kökleriyle varolmasına olanak tanıyana vefa duyar; yıllarca kahverengiliğinde bir yeşerti olsun diye bekleyen kayanın içini yumuşatır. Emekle, sabırla  taşı çatlatıp sevimli, narin, güzel başını dışarı uzatır. Tohumunu koruyup besleyene, şükranla çiçek sunar. Sert kaya karnının yırtılmasını kabul etmiştir, çiçeğin kendini oldurabilmesi için. Minik yeşerti de sevgisini ona katar, değerini kulağına fısıldar şefkatle. Taş kayanın sesiyle minik çiçeğin sesi sevginin ezgisinde birleşir. Yayılan tınılara, kuşlar kelebekler gelir ve dans eşliğinde minik çiçeğin polenlerini, tohumlarını taşırlar. Evrenin bambaşka diyarlarında çoğalır, renklenir çiçek, kaya ile hikayesini anlatır taşıyıcı ve hatırlatıcılar. 

Ve sen; ‘‘Ben geliştim, serpildim, toprak da iyi baktı bana, ehh artık gideyim ben. Besleyeni beslemek mi? Şükran mı? Vefa mı? Neden başkalarını düşüneyim ki, ben iyiyim ya gerisi boş. Bakalım başka hangi verimli topraklar var yudum yudum suyunu içeceğim, zenginleşeceğim?’’ diyen:

Algın ne kadar geniş? Kendinden dışa doğru genişliyor mu dikkatin?
Her şey senin için mi var sanıyordun?
Her şeyin herkes için olabileceğini hiç düşündün mü?
Haz ve doyum duygusunu tanıyor musun?
Vefa ve şükran duyamayacak, sunamayacak kadar meşgulken, bencilce sömürürken, çokluğu sindiremeyen kendinin ne kadar da azaldığının farkında değil misin?

Ufacık bir filizken, onda beslendin, geliştin, güçlendin. Artık sen de nefes-hayat yayansın. Emdiğin özü içinden sun sana sunana. Onu kurutmak, tüketmek niye? Nefesini sevgiyle, şükranla en derinine üfle o toprağın. Üfle ki beslemekten aldığı hazzı daha da artsın, daha da verimli hale gelsin yeni yayacağı nefesler için.

Çünkü, toprağımızın verimliliği ölçüsünde gelişiriz.

Ve şimdi izin verirsen ben sıkıcıcı ve öğreten toprağıma şükranlarımı sunmaya geri dönerek kaynaklarımı besleyeceğim.

Eeee neden hala bekliyorsun ve öyle bakıyorsun?”

“Şeyyy, ağaca önce elimi mi  koymalıyım alnımı mı?”

 (Toprağımı zenginleştiren, beni besleyen, kendimi fark edip tekrar baştan  yaratmamda destek olan tüm kaya bitkilerine, kelebeklere, kuşlara, rehberlere herkese ve her şeye yürekten şükranlarımı sunuyorum.)

Share This