X kadın, ilk bakışta pek sevimli görünmüyordu. Sert, aksi ve ukala bir görünüm çiziyordu. Dinlemeden konuşuyor, yoruyordu. İletişime devam etme isteği uyandırmıyordu. Çoğu insan ilk bakışta ondan rahatsız olduğunu dile getiriyordu. Çok bilmiş tavırları ile çevresine antipatik geliyordu. Kimi ondan korktuğunu dile getiriyor, kimi ise yanına yaklaşmak bile istemiyordu. X kadın, ısrarla inandığını savunuyor, geri adım atmıyordu. Boyun eğmiyordu. İnancı yanlış olsa dahi direniyordu. İnat ediyordu. İkna edemiyorsa ikna edilmek istiyordu. Sonuca ulaşana kadar asla pes etmiyordu. Sevenleri vardı elbet ama bu halinden dolayı uzak durmayı seçenlerin sayısı sevenlerinden fazlaydı…

Y kadın, ilk bakışta pek sevimliydi. Yeni tanıştıklarına güler yüzlü, sıcak ve yakın davranıyordu. Yumuşak konuşmalarla kendini sevdiriyordu. En sert yorumları bile yüzü gülerek, espriyle karışık söylüyordu. Tatlı tatlı acıtıyordu. Bu haliyle kadın–erkek, herkes etrafında toplanıyordu. Hem eğleniyor hem eğlendiriyordu. Sözleriyle etkiliyordu. Tartışmaya girdiğinde geri adım atmasını biliyordu. Dinliyor ve anlıyor görünüyordu. Sevmeyeni yok denecek kadar azdı. Yakınında olmak isteyenlerin sayısı fazlaydı…

Dışarıdan bakıldığında X kadın iten, Y kadın ise kendine çekendi… Oysa X’in içinde yumuşak ve kırılgan bir kalp vardı. Sert görünümü özünü yansıtmıyordu… Y kadın ise yansıttığı kadar eğlenmiyordu… X kadın, göründüğü gibi öfkeli değil, Y kadın ise göründüğü kadar mutlu değildi… X, deliliği yaşam biçimi yapmış, Y ise dersini iyi çalışmıştı… Zamanla birinin doğal, diğerinin doğallıktan uzak olduğu keşfediliyordu. Ne de olsa hiç kimse kendini sonsuza kadar gizleyemiyordu…

Günün sonunda ikisinin de göründüğü gibi olmadığı ortaya çıktı. Olduğu gibi görünmekle, göründüğü gibi olmak arasında fark vardı. Bunu görmek benim için hangisinin daha önemli olduğunu sorgulamamı sağladı. Olduğu gibi görüneni mi daha çok seviyordum, göründüğü gibi olanı mı?.. Birine yakın, diğerine uzak hissediyordum ama ikisini de seviyordum. Beni şaşırtan başlangıçta yakın hissettiğime uzaklaşmış, uzak hissettiğime ise tahminimden fazla yakınlaşmıştım. Bu şaşırtıcıydı ve de yüzleştirici… Çünkü hayatın her alanında X ve Y kadınlar vardı. Üstelik bu yalnız kadınlara özgü de değildi… Bu zamana kadar hayatıma girenleri düşündüm. Başlangıçta yakın hissedip sonradan yakın kalamadıklarımı… Başlangıçta itici gelen sonradan kendini pek çok sevdirenleri…

Kaç kişi gerçekten olduğu gibi görünüyordu? Kaç kişi gerçekten göründüğü gibiydi? Böylece  insanları tanıma konusunda aceleciliği bırakmaya karar verdim. Bana göre her insan kendi içinde hem X’i hem Y’yi barındırıyor. Kiminde X’in özellikleri baskın kiminde Y’nin… Bazısı X kadına çekiliyor, bazısı da Y kadına hayran kalıyor… Bu hikâyeden geriye, kendime ‘‘Peşin hüküm verme Duygu’’ cümlesi kalıyor… İnsanları gerçekten tanımak zaman alıyor…

 

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/x-kadin-ve-y-kadin/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/x-kadin-ve-y-kadin/" data-text="X Kadın ve Y Kadın" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/x-kadin-ve-y-kadin/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p><img fetchpriority="high" decoding="async" class="alignright wp-image-8006 size-full" src="https://test10.kuraldisi.com/wp-content/uploads/Duygu-300x2251.jpg" alt="Duygu-300x225" width="300" height="225" /><br /> 2006 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olduktan sonra İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji yüksek lisansı yaptı. Kuraldışı’nda Yaşam Okulu ve Bütünsel Kinesiyoloji eğitimlerini tamamlayarak yeni bir yaşama başladı.<br /> Çocukluk yıllarından beri ‘‘İnsanlık’’ fikrini ciddiye alır. Değer verdiği şeyleri büyük bir tutkuyla ister… Sevdiği işleri yaparken gayet üretkendir… Sevdiği ve tutkuyla bağlı olduğu bir mesleğe sahip olduğu için hiç işe gitmediğine ve dünyanın en şanslı insanlarından biri olduğuna inanmaktadır. Rutini pek sevmez, özgürlüğe olan düşkünlüğü zaman zaman başına iş açsa da özgürlüğünden vazgeçemez. Fiziksel ve zihinsel seyahatler yaşamının olmazsa olmazlarıdır. Hem iş hem eş hem arkadaş seçimini manevi dünyasına uyan kişiler arasından seçer ve derinden bağlanır. Yaşam onun için sanattır ve o sanatı aşkla icra etmek en büyük zenginliktir…<br /> Amaçlarını ve arzularını gerçekleştirmek için sahip olduğu bol enerjiye şükrediyor. Dost bir dünyada yaşadığına ve yaşamın armağan olduğuna inanıyor. Hayatını ruhunun ve duygularının yönetmesine izin veriyor. Açık ve meraklı bir zihinle yaşamanın tadını çıkarıyor. Her bireyin kendine özgü yeteneklerine, renklerine, hayatlarına saygı duyuyor, katkılarını şükranla karşılıyor. Düşüncelerini özgürce paylaşmaktan mutluluk duyuyor ve girdiği ortamlarda sinerji yaratmak için aktif rol oynuyor. Başkalarının başarısını da kendi başarısı gibi destekliyor ve sevinç duyuyor. Yetenek, beceri, bilgi ve deneyimlerini bütünle paylaşıyor. Herkesin huzurlu, dengeli, güvenli ve kendi merkezinde olduğu bir yaşam sürmesini diliyor. O, yolculuğun her an devam ettiğini biliyor ve her anı değerini bilerek yaşamanın keyfini sürüyor. Tüm insanlara kendi bedensel/duygusal/zihinsel ve ruhsal sağlığının sorumluluğunu aldığı, özsorumluluğunu geliştirdiği, hayatında yarattığı her şeyin sorumlusunun kendisi olduğunu bilmenin farkındalığını diliyor. Uyumlu, dengeli ve kendini gerçekleştirebildiği bir yaşamda kim olduğunu bilen bireylerin arttığı bir yaşam düşlüyor. Yazmanın ve yaşamın keyfini sürüyor…</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This