Gitmek,
Kalmak,
Dönmek yine.

Hava mıydı hayat mı
Soluduğum derince,
Ayak parmağımdan saç diplerime?
Ya dışarı verdiğim neydi yavaş ve sakince?
Akıp karışan evrene gözlerimden,
Hüzünlü bir vazgeçiş miydi sahte kimliklerden?
Ve özgürce bir varış mıydı benime, geçip içimden?

Sesimi bıraktım önce.
Fark ettim ki;
Konuştukça dudaklar
Sağır ve dilsizdi  hissetmek.
Ne kadar İnkar ettese de sözler,
Kabul edendi yürek.

Yüzümden vazgeçtim sonra,
Çıkarıp attım katı maskemi denize,
Kazıdım, acısa da tırnaklarımla,
Çatlasın kabuklarım diye.
Belki dedim; ağlar, kabullenir,
Yeniden gözlerim bakar sevgiyle.

Tırtıl örer ya kozasını sabırla,
Yatırıp kendini nadasa.
Çekilir  sessizce inzivaya.
Yırtılır o narin beden, dönüşüm anında.
Kapanan gözleri açılır kelebekte yeniden hayata.
Artık ne tırtıl ne kelebek,
Ve şimdi hem tırtıl hem kelebek.
Düşünmeden sadece olur.

Bunları düşünürken
İçimdeki minik yeşil tırtıllar konuşur:

Yağmur yağdı tüm gece
Islattı betonlaşmışlığı isyanla.
Ne oldu güneşime,
Aydınlık nereye saklandı oynak ışıklarıyla?

Kelebeğe dönüşenlerse fısıltıyla:
Ya güneş sensin ya da güneşsizsin.

Tırtıl kalmakta direnenler
Boyunlarını  bükerek:
Mutluluk;
Gülmeyi bilmeyen çocuk,
Issız karanlıklarda uykuya dalan
Dipsiz kuyularda.

Kanatlı renkler gülümseyerek:
Karanlığının kölesi de sen,
Zindan kuyuların efendisi de.

Ve uykuya dalan gözlerime kapandı perde.

Sahi bu arada aşka ne oldu dostlar?

Doğru ya siz de haklısınız kelebekler de.

Çiçek perilerinin de anlattığı gibi:
 
Ya Aşk benim
Ya da …..

Share This