Hayatıma onunla ne yapmak istediğimi söylemeden önce,
hayatımın bana kim olduğumla ilgili söylediklerini dinlemeliyim.
Parker Palmer
Kör bir adam önünde şapkasını ters çevirmiş, yere bağdaş kurarak oturmuş, dilencilik yapıyordu. Önündeki kartonda “Körüm. Lütfen yardım edin” yazıyordu.
Önünden geçen bir kadın, kör adamı bir süre izledi. Adamın şapkasında sadece birkaç madeni para duruyordu. Kadın şapkaya birkaç madeni para attı ve adamdan izin almadan önündeki kartonu alıp ters çevirerek üzerine bir şeyler yazdı. Kartonu yerine koyarak oradan uzaklaştı.
Kadın öğleden sonra yeniden oradan geçiyordu. Bu kez adamın şapkasının kağıt ve madeni paralarla dolu olduğunu gördü.
Kör adam kadının ayak seslerini tanıdı ve onun kartona yazı yazan kişi olduğuna emin olduktan sonra, kadına kartona ne yazdığını sordu.
Kartonda “Bugün taze bir Bahar günü ve Baharı göremiyorum.” yazıyordu.
Farklı yaklaşım. Farklı sonuç.
Yaratıcılık tabii ki uygulama gerektirir.
Dünya, çok yaratıcı ama uygulaması olmadığı için ölüp giden fikirlerle dolu. Mezarlar da arkasında hiçbir şey bırakmadan, düşlerini gerçekleştiremeden giden yaratıcı insanlarla dolu.
Hepimizin arzuları istekleri var. Düşüncenin ve inanmanın gücünü de artık neredeyse bilmeyen yok. Ama yine de insanlar isteklerini bir türlü gerçekleştirememekten şikayet ediyor. Hatta düşüncenin gücünden şüphe etmeye bile başlıyorlar.
1. İnsanların çoğu hayatlarını bir şeyleri istemekle geçiriyor. Ama bu istekler rüzgar gibi gelip geçici cinsten oluyor. Bir şeye şekil verici güçte istekler olmuyor. Bu tür insanların oranı: yüzde yetmiş.
2. Daha az sayıda insan isteklerini arzuya çeviriyor. Sürekli bir şeyi, aynı şeyi istiyorlar… ama orada duruyorlar. Bu insanların oranı: yüzde on.
3. Daha da az sayıda insan istek ve arzularını umut etmeye çeviriyor, zaman zaman hayal kuruyor, istedikleri şeyi elde edebileceklerini düşünüyor. Bunların oranı: yüzde sekiz.
4. Daha da az sayıda insan isteklerini, arzularını, umutlarını inanca dönüştürüyor, istedikleri şeyin gerçekleşmesini bekliyor. Bu insanların oranı: yüzde altı.
5. İyice az sayıda insan istek, arzu, umut ve inançlarını netleştirerek tutkuyla inanmaya dönüştürüyor. Bu insanların oranı: yüzde dört.
6. Nihayet, çok az sayıda insan son iki adımı da atıyor. Tutkuyla inandıkları şeyi gerçekleştirmek için plan yapıyor ve planı uyguluyor. Tüm bu uygulamayı da pozitif bir ruh hali içinde inançla, şevkle yapıyor. Bu grubun oranı ise: sadece yüzde iki.
Hayatın her alanında olağanüstü liderler ve başarılı insanlar işte bu gruptan çıkıyor.
Düşüncenin gücünü kullanmak, bu gücü seçilen amaca lazer gibi yöneltmektir.
O zaman “imkansız” sözcüğünün de bir anlamı kalmıyor.
Süpermen rolüyle hepimizin gönlünde taht kuran ve 2004 yılında ölen Christopher Reeve’in dediği gibi, “Rüyalar önce imkansız gibi görünür, sonra gerçekleşmesi zor gelir, sonra olması kaçınılmaz olur.”
Gerçek güven, kendimizin değerli ve yeterli olduğunu bilinçli ve sorumlu davranışlarla deneyimleyerek kazanılıyor. Gerçek özgüveni kazandığımızda, kazandığımız şeylere de kendimizi layık görüyoruz.
Sevgiyle hoşça olun.
*Arşivden