Çocuğu olanlar çok iyi bilirler. Çocukların enerjileri, varlığı evin havasını nasıl da değiştirir. Evde ki durağanlık biter. Yaşam olabildiğince sevinç ve çoşkuyla akmaya başlar.

Onlar sürekli anda yaşadıkları için sizi de buna zorlarlar. Özellikle andan kopup geçmişe ya da geleceğe daldıysanız bunu hemen hissederler.

Bir görevli gibi ne yaparlar ederler sizi anın içine çekmeyi başarırlar. Önce sizi güldürmeye ve oyun oynamaya çalışırlar. Başarılı olamazlarsa ağlayıp sızlayıp amaçlarına ulaşırlar.

Sezgileri o kadar güçlüdür ki sizin bir köşeye çekilip endişe ve korkular yaşadığınızı hemen hissederler. O anda yaydığınız titreşimleri olduğu gibi algılarlar ve sordukları sorularla şaşkınlık yaratırlar. Hem sizin içinizi çok iyi görürler hem de içlerinden ne geliyorsa bütün doğallıklarıyla ortaya koyarlar.

Sevinçlerini de hüzünlerini de içlerinden geldiği gibi yaşarlar. Biz duygularını saklamaları gerektiğini öğretinceye kadar ağız dolusu gülerler ve avazları çıktığı kadar ağlarlar.

İstedikleri her neyse ısrarcıdırlar. Sonsuz kere istemekten yılmazlar.
Maske de takmazlar, takamazlar. Beraber bir yere gideceğinizde bin tembih edersiniz. Şöyle olma böyle ol maskesini giydirirsiniz. Tamam demekten başka çaresi yoktur ve tamam der. Ama gittiğiniz yerde adamakıllı ve ısrarla kendisi olur. Sıkılır koskoca bir günü maskeyle yaşamaktan. Kendine takılan maskeyi çıkarıp attığı yetmiyormuş gibi bir de sizin kendinize taktığınız maskeyi düşürür ve gerçeğinizle yüzüstü bırakır sizi.

Yaşama ustalarıdır çocuklar. Hatta yaşam üstatlarımızdır. Unuttuğumuz sevinç ve coşkuyu hatırlatmaktır görevleri. Ve içimizdeki çocuğu yeniden büyütme fırsatını getirmişlerdir bize.

Onların içindeki çocuğa baskı yapmaktansa kendi içimizde ki çocuğu özgür bırakmalıyız. Onlarla anlarda yaşasın yaşayamadığı çocukluğunu.

İki üç kuşak önceki büyüklerimizin çocukluğu için biçilip dikilmiş, onlara dar gelen, kurallar elbisesini deli gömleği gibi giydirmeyelim ki içlerinde ki çocukla barışık büyüsünler. Bizi de yıllardır küsmüş olan içimizdeki çocukla barıştırsınlar…
 

Share This