Yaşam hızla akıp gidiyor. Günlük koşuşturmacalar durup ne yaşamı ne de kendimizi gözden geçirmeye fırsat vermiyor. Gizliden gizliye bir yarışın içindeyiz.

Madde yarışı. Madde ile anlam kazanma yarışı. Yaşama madde ile anlam katma yarışı. Ne kadar çabalasak da, maddi varlığımızı ne kadar çoğaltsak da hala bir şeyleri eksik hissediyoruz.

Hala istediğimiz o anlamı katamıyoruz yaşama ve kendimize. Anlamı yanlış yerde arıyoruz çünkü. Anlam dışımızda değil. Anlam maddede değil. Anlam içimizde. Anlam ruhumuzda. Anlaşılmayı isteyen, anlaşılmayı bekleyen o. İçimizdeki sızının sebebi o. Sızladıkça dışa vuruyoruz kendimizi. Oysa ki bize anlam katacak büyük değer içimizde.

Evet değerliyiz. Gerçek değerimiz, hazinemiz içimizde. Kendimizi küçük ve değersiz hissetmeden, içimizden gelen bu masum çağrıyı takip ederek, gerçek değerimizi önce kendimize göstermeliyiz. Kendi değerimizi anlamalı, yaşamımızın ne kadar önemli olduğunu görmeli ve başrolünde bize verilmiş olduğunu bilmeliyiz. Yardımcı oyuncuların ve figüranların repliklerine takılıp kalırsak kendi rolümüzün hakkını veremeyiz. Bu rolün altından hakkıyla kalkıp yaşam senaryomuzu keyifle seyredeceğimiz şekilde yazmalıyız. Yaşamımızı cennete çevirmeliyiz.

Yaşamımızı anlamlı kılmak için, bizi mutsuz eden tüm olumsuzluklara farkındalıkla odaklanmalıyız. Yerine olumlu ve bize mutluluk verecek anlamlı uğraşlar bulmalıyız. Bunları kendimizin ve yaşamımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Yaşadıkça ruhumuzu bunlarla zenginleştirip çoğaltmalıyız. Fakir olmak değil, fakir bir ruha sahip olmak mutsuzluğa sebebiyet verir. Ruhumuzu zenginleştirebildiğimiz ölçüde mutlu oluruz.

Mutluluk ve anlam içimizdedir, ruhumuzdadır. Dışarıda ve maddede aradığımızda, içimizde ki gerçek mutluluk ve gerçek anlam saklı kalacaktır.

Aradığımızın dışarıda olmadığını anlama zamanıdır. İçimizdeki anlama ulaştığımızda yaşam da anlaşılır olmaya başlar. Daha anlamlı ve anlaşılır akmaya başlar.

Kendi büyüklüğümüzü görme zamanıdır artık. Kendini küçük görenler, ruhlarındaki büyüklüğü göremezler. Ruhumuz bilmediğimiz kadar büyüktür ve zengindir. Bunu görmek için, gerçek zenginliği yaşamak için yapmamız gereken sadece kendimize dönmektir. İçimize bakmaktır. Ruhumuzdan gelen çağrılara kulak vermektir.

Ne yazık ki kendine dönen, içine bakan, ruhunu dinleyen çok azdır. Çoğunluk kendini görmekten korkar haldedir. Kendini görmemek için gözlerini ve dikkatini kendi dışına yöneltmiştir.

Kendini görmekten korkma…

Kendinle başbaşa kalmaktan korkma…

Kendinden nefret etme…Kendini sev…

Aradığın anlam, sevgi ve mutluluk tohumlarını kendi içine serp. Serp ki önce içinde yeşerip büyüsün. Sonra dışına uzansın. Dört bir yanını sarsın.

Ruhumuz tohumlarımızı ekmenin zamanı geldi diyor bize.

Tohumlarımızı ekelim ki dolsun ruhumuzdaki, içimizdeki boşluklar.

Ekelim ki dışarıda aradıklarımız içimizden dışımıza yayılsın.

Dışarda bulamadık işte…Daha ne bekliyoruz ki ?..
 

Share This