Biliyorum, bu konu üzerine belki de milyonlarca satır yazı yazıldı. Ama benim de naçizane, gönül telinize dokunacağını umduğum, milyonlarca kişinin okuyup haz alacağını hayal ettiğim, bir iki satır yazım var. 

Diyelim ki; bir sabah kalktığınızda, arabanızın üzerine, gece boyunca yağmur yerine sadece çamur yağdığını gördünüz.

Cep telefonunuzun faturasını yatırmayı unuttuğunuz için, GSM şirketi sizin telefon görüşmelerinizi engelledi.

İşyerinde, koca bir yılın arşivini yapmak gibi, son derece can sıkıcı bir görevin yerine getirilmesi için, patronunuz sizi seçti.

Fazla kilolarınız yüzünden, artık aynalara çok keyifle bakamaz, hatta insan içine çıkmak istemez bir hale geldiniz.

Hayat arkadaşınız artık hayatınızda kalmak, hatta arkadaşınız olmak bile istemiyor.

Bir şey söyleyim mi?

Bütün bunlar kimin umurunda ki…

Arabamı yıkattığımda, onunla tanıştığım ve hayatıma girdiği, ışıl ışıl karşımda durduğu ilk günün heyecanını ve büyüsünü bana tekrar yaşattığı için, yağmura teşekkür ederim.

Farkettim ki, cep telefonum hep emrime amadeyken ne kadar da gereksiz kişileri aramış, gerçekten aramam gereken kişileri ise hep ertelemişim. Bana bunu anlama fırsatı verdiği için, GSM firmasının katı kurallarına teşekkür ederim.

İşyerinde arşiv yapmanın Türkçe karşılığı, cehenneme gitmek galiba. Ama arşivin bittiği günü beynimde canlandırdığımda, aradığım her evrakı, öyle şak diye, elimi atar atmaz bulduğumu hayal ettiğimde, sanırım cennette yaşamak böyle bir şey diye düşünmemi sağladığı için, patronuma teşekkür ederim.

Bana ince olmanın ne kadar büyük bir ayrıcalık olduğunu öğrettiği, yaşamımda varılması gereken bir hedef oluşturduğu, başarmanın hazzını yaşamama olanak tanıdığı ve yalnız kalıp, kendimle başbaşa olma fırsatı verdiği için, kilolarıma teşekkür ederim.

Hayatımda, bay veya bayan doğruyu bulma şansını ve yeniden aşık olabilme heyecanını, bir kez daha tatma ihtimali yarattığı için, beni terkedip giden hayat arkadaşıma teşekkür ederim.

Gerçekten çok teşekkür ederim. Bana tüm bunları yaşatan herkese ve herşeye. İyi ki varsınız. Sayenizde, hayatımda var olan herşey daha parlak, olmayanlarsa onları göremeyeceğim kadar mat. Bana dört koldan saldırabilirsiniz, evet bunu yapabilirsiniz. Bu durumda size vereceğim tek bir cevabım var; ”Umrumda değilsiniz!”

Ben kararımı çoktan verdim. Hayatımda, ertelemek, bezmek, üzülmek, pes etmek gibi kavramlara yer yok. Yüreğim, ne sıkılacak kadar geniş, ne de içine sığamayacağınız kadar dar.

Share This