Yazık değil mi orada ölen insanlara?

Suçsuz, tek ölüm nedeni yanlış yerde, yanlış zamanda bulunmak olanlara ?

Daha ana kucağındaki Ceren bebeğe,en büyük derdi dondurma almak olan küçük yumurcak Çiğdem’e, eve yemeklik pirinç götüren işçi Hasan’a, sevgilisiyle buluşmaya giden genç delikanlı Murat’a yazık değil mi?

Herzamanki gibi bir gün yaşamak, birazcık daha yaşamak en doğal hakkı olanlara?

Yazık değil mi olaydan yaralı kurtulanlara, hayat boyu fiziksel ve ruhsal engelli olarak kalanlara?

Yazık değil mi olaya şahit olup, savaş alanına dönen meydanda kan revan içinde yatanları görenlere?

Geride kalanlara da yazık değil mi ?

Arkada kalan yetimlere, analara, babalara, sevgililere, eşlere yazık değil mi?

Şimdi ne haldedir Ceren’in babası, Çiğdemin ailesi, Hasanın eşi, Muratın sevgilisi?

Yaşadıkları acı tüm kalplerini doldurmayacak mı?
Bu olayı nasıl kabul edecekler,nasıl kendilerine gelebilecekler?
Saldırıda onlar da canlarından bir parçayı kaybetmediler mi?

Peki bize yazık değil mi?

Korkuyla ekran karşısında donup kalanlara?
Bu olaylara şahit olarak ruhlarında bu vahşeti hissedenlere?
Ölen insanlara karşı kalplerinde müthiş bir üzüntü duyanlara?
Orada ölen insanların aslında bir adım uzağında olduğunun farkında olanlara?
Güç bela sakinleştirdiği, doğumundan beri onu takip eden korku kültürü içinde bir volkan gibi patlayanlara yazık değil mi ?

Siz katiller, hiç mi yüreğiniz sızlamıyor insanları öldürürken?
Ne kazanıyorsunuz ölümden?
Nereye varacaksınız bunları yaparak, zaten açlık, hastalık gibi yeterince acı yok mu yeryüzünde?

Yeter olsun binlerce insanımızı, canımızı toprağa gömmemiz. Şiddetin hiçbir çeşidiyle bir yere varamayacağımızı öğrenmek için artık daha fazla insanımızı kurban etmeyelim.

Share This