Nasılda görkemli duruyorsun; başın dik, gelen geçene aldırmaz bir tavrın var. Zayıflamış,kurumuş yapraklarını döküyorsun bir bir, kalmasın istiyorsun gövdende. Kimbilir kaç yaşındasın? Neleri atlattın şimdiye kadar? Ne kışlar ne baharlar yaşadın? Görüyorum ki, ne baharlarda ne de kışlarda hiç duruşunu bozmamışsın. Büyüdükçe, ululaştıkça, kollara dallara ayrılmışsın ama kökün hep olduğu yerde…

Kimbilir kaç sevdalı durdu yanında? Birbirine aşk ışıkları yayarak sarıldıklarında sende sarılmak istedin belki onlara. İki çift kavga ederken gölgen altında hüzünlendin, üzüldün, akılları başlarına gelsin diye yapraklarını bıraktın belki kafalarına. Yanında koşup oynayan çoçukları gördükçe sen de katılmak istedin onlara. O soğuk kış günlerinde evsiz, üşümüş, insanlara ev oldun, yaslandıklarında sana nasıl mutlu oldun.

Kimbilir ?…

Sana baktıkça hayatı görüyorum aslında. Küçücük fidanken daha, hayata nasıl da umutla başlamışsındır, nasıl da çabuk büyümek istemişsindir. Tıpkı bir çoçuk gibi, sorumluluktan, dertten uzak. Dalların genişledikçe, yaprakların çoğaldıkça, onları gövdende tutman zorlaştıkça, büyümenin ne olduğunu anladın. Büyüdükçe olgunlaştın, olgunlaştıkça sağlamlaştın, yıkılmaz oldun. Baharda yapraklarının yeşermesini nasıl sevinçle karşıladıysan, kışın sararıp dökülmelerini de üzüntüyle  karşıladın. Ama hep bildiğin bir şey  daha vardı ki, o da bahar tekrar gelecekti…

Sevgini her zaman karşılıksız verdin dünyaya. Ciğerlerimize doldurduğumuz şu havada bile senin katkın büyüktü. Kimbilir, bazen başka ağaçlara özendin “Keşke bende meyve ağacı olsaydım, dallarımda meyveler olsaydı” diye.

Ama birden aldığın bir nefesle kendine geldiğinde, bu dünya için ne kadar önemli olduğunu hatırladın.

Çünkü dallarında meyve olmasa da doğa hepinizle varolmuştu ve meyveler bittiğinde diğer ağaçların da yalnızca gövdesi, dalları ve yaprakları kalıyordu. Yani aslına dönüyordu her şey ve hepinizle  birlikte oluşuyordu fotosentez…

Hangi türden ağaç olursan ol; ister çam, ister köknar, ister bir selvi; önemli olan bir yüreğe kök salmaktır ve öyle bir yürek üzerine kök salmalısın ki yaşamın için gerekli olan herşeyi; sevgiyi, aşkı, hazzı, huzuru, öfkeyi ve kızgınlığı onda bulasın. O yürekten aldığın enerjiyle oluşturacağın oksijeni tüm evrene bırakasın…

Ey güzel ağacım benim; başın  hep dik ve göğe doğru uzasın, köklerinse sağlam bir  şekilde toprakta kalsın… 

Share This