Tangoya ilk başladığım dönemlerde zihnimde sürekli bir ses vızıldardı: “Sen kim bu dansı öğrenmek kim! Dışarıdan çok komik görünüyorsun! Bak yine yanlış yaptın, zaten hep hatalı adımlar atıyorsun!”

Dans gecelerine gittiğimde herkesin beni izlediğini hatta gizli gizli bana not verdiğini düşünürdüm. Sonra bir gün şunu fark ettim: Kendime nasıl davranıyorsam başkalarına da aynısını yapıyordum. Gözüm milletin hatalı adımlarındaydı!

Sonra bu tavrımın sadece tangoya dair olmadığını hayata böyle baktığımı görüp sarsıldım.

Kuraldışı eğitimlerinde yargıcımla tanıştım; esnemeyen, sert, kırılgan ve suçlamaktan başka bildiği olmayan sevimsiz yargıcımla. Onunla ilişkimi adım adım değiştirdim; öncelikle sözlerine daha az kulak asar oldum ve bir gün nihayet onu susturmayı başardım. Tango yaparken (ve yaşarken) anda olmak ne demekmiş bu sayede anladım; bildim, hissettim.

Tangoda müzik başladığı anda, boşlukta süzülen melodiler bedenden içeri akar, ruhla birleşir. Ruhla bütünleşen notalar zihni harekete geçirir. Sevgiyle başlayan adımlar sevgiyle devam eder, sadece saf sevgi vardır.

Yargı olmadığı için geçmişi düşünmezsiniz, gelecekle ilgili endişe taşımazsınız. Sadece ana odaklanır, şimdiyi yaşarsınız. Tüm duygularınızın kaynağı siz olduğunuz için hepsini kabul eder duygularınızın sorumluluğunu alırsınız.

Dünyada tango yapan kaç dansçı varsa emin olun o kadar da stil vardır. Her dansçı tangoyu önce birinden öğrenir sonra kendi dansını yaratır. Yaratıcılığın sınırsız olduğu bu dansta asıl olan figürler, adımlar, sayılar, kurallar değil sadece enerjidir. Müzik ve pist seni nereye sürüklüyorsa bedenin buna uyum sağlar.

Erkeğin gönderdiği enerjiyi, kadının almasıyla dans başlar ve devamında her şey aynı anda oluşarak ilerler. Bu nedenle her iki tarafın birbirlerinin ne hissettiğini ve ne yapmak istediklerini anlamaları uyum için son derece önemlidir. Tango varsayımdan uzak tamamıyla şimdiki ana odaklı yapılan ve o anların toplamından oluşan bir danstır. Uyumlu bir ilişkiye dair her şey tangonun içinde de vardır: empati, güven, paylaşım, anlayış, özgürlük, iletişim…

Tangoda ilk öğrenilmesi gereken bedenin enerjisidir. Çünkü enerjinin yoğunluğu ve şiddeti dansın temelini oluşturur. Bu farkındalığı yaşadığımızda enerji alışverişini doğru bir şekilde başlatırız. Figürlerin herhangi bir sırası yoktur. Yaratıcılığın kadar dans edersin. Ruhun seni nereye götürüyorsa, zihnin seni nasıl yönlendiriyorsa, bedenin buna nasıl uyum sağlıyorsa öyle dans edersin. Sınırlı bir alanda sınırsız dans edebilme gücüne sahipsindir.
Kalkın ve ilk adımınızı atın gerisi kendiliğinden gelecektir…

Share This