Sık sık enerjiniz düşüyor, zihinsel netliğiniz zayıflıyor, başkalarıyla olan ilişkilerinizde sorunlar yaşıyor musunuz?
Büyük bir olasılıkla hayatınızın herhangi bir alanında yolunda gitmeyen şeyler var.
Hayatımızda yolunda gitmeyen şeyler varsa kontrol edemediğimiz duygularımız var demektir. Biz duygularımızı yönetemiyorsak duygularımız bizi yönetir.
Duyguları yönetebilme becerisine duygusal zekâ diyebiliriz. Bir başka değişle, duygularımızı yönetebildiğimiz ölçüde duygusal zekâya sahip olduğumuzu söyleyebiliriz.
En çok, bilinmeyene karşı verdiğimiz tepkide ortaya çıkar duygusal zekâmız.
Bilinmeyen, bizde ya endişe yaratır ya da heyecan. Beklediğimiz şeye göre değişir hissettiklerimiz. Beklentimiz olumsuzsa, olumsuz düşüncelerin yaratacağı duygular da olumsuz olacaktır; olumluysa, duygularımız da olumlu olur. “Ne var bunda” diyebilirsiniz. Buraya kadar pek bir şey yok aslında ama sonrası önemli…
Duygularımızın beklentilerimiz tarafından yaratıldığını unutuyor ve karşılaştığımız hoş olmayan şeylerin bizi üzdüğünü ya da hayal kırıklığına uğrattığını düşünüyoruz. Bu bakış açısı, içine düştüğümüz duygusal çukurdan çıkmamızı engelliyor.
Yönetemediğimiz her duygu, bizi yönetir. Hayatımızda beklemediğimiz ve istemediğimiz çalkantılar yaratır. Bizi baş edemeyeceğimizi düşündüğümüz sorunlarla yüz yüze getirir. Bu süreç uzarsa bizi depresyona kadar götürür.
İçine sürüklendiğimiz duygunun ya kölesi oluyoruz ya efendisi.
Duygusal zekâmızı geliştirmek için atacağımız ilk adım, duygularımızın sorumluluğuna sahip çıkmaktır. Bizi güçsüz kılan, duygularımızın başkaları ya da koşullar tarafından yaratıldığı düşüncesidir. Bu temelden yanlış bir düşüncedir.
Herhangi bir durumda üzülmeyi seçmiş olabiliriz. Bu durumda üzüntümüzü dolu dolu yaşarız. Bu bizim hayatımızı allak bullak etmez; bir süre sonra yerini, karşımıza çıkan yeni durumlara uygun düşüncelere ve duygulara bırakır.
Ama eğer üzüntümüzü kendimizin seçtiğini düşünmüyorsak, bizi üzen kişilere ya da koşullara olan öfkemiz dinmek bilmez. Kendimizi haksızlığa uğramış olarak algılamak üzüntümüzü sürekli besler; üzüntümüz de beslenen her şey gibi canlılığını devam ettirir.
“Neden ben? Bütün bunlar neden benim başıma geliyor?” soruları yanlış sorulardır. Bulacağımız cevap bizi sorumluluktan kurtarsa da gücümüzü elimizden alır, bizi çaresiz kılar. Çünkü bizden kaynaklanmayan nedenleri değiştiremeyiz. Kendimizi çaresiz hissettiğimiz her durumda duygusal zekâmızı kullanmadığımızı hatırlayalım.
Duygusal zekâmızı devreye sokmanın yolu; “Bu durumu nasıl yarattım?” sorusundan geçer. Doğru yanıt için doğru soru gerekir.
“Bu durumu nasıl yarattım?” sorusu doğrudur çünkü bize bizim yanlışlarımızı, yanlış seçimlerimizi gösterir.
Seçimlerimizin sorumluluğunu aldığımızda gücümüzü hissederiz.
Bizden kaynaklandığını bildiğimiz her şeyi değiştirebilme gücü de bizdedir.
Özetle; duygusal zekâ, duygularımızı kendimizin yarattığı bilinciyle kimseyi suçlamadan, mazeret üretmeden ve dışsal engelleri aşarak yaşamaktır.
Saim Koç