Çocuklar gelişimleri sırasında çeşitli şüphe ve korku evrelerinden geçerler. Sıklıkla kendilerini başkalarıyla karşılaştırırlar ve genelde de kendilerini yetersiz görürler. Bu doğal eğilimin onlara zarar vermeyecek hale dönüştürülmesinin yolu çocuklara pozitif düşünce becerileri kazandırmaktır.
Elif o sabah yavaşça uyanır, annesinin şefkatle “Günaydın tatlım, uyanma vakti” dediğini duyar. Banyoya gittiğinde şampuanı yanlışlıkla devirir; hemen bir havlu alıp etrafı temizler. Annesi fark eder “Anlaşılan bir kaza olmuş, hemen temizlediğin için teşekkürler. Saat tam sekiz, kahvaltın hazır” der. Elif kahvaltısını ederken annesine o gün matematik sınavı olduğunu ve endişelendiğini söyler. Annesi “Çok çalıştın, başarılı olacağına inanıyorum” der. Elif servisin sesini duyup hemen dışarı fırlar. Annesi seslenir “Elif! Ödevini masada unuttun.” Elif geri gelir, teşekkür eder, annesi arkasından seslenir. “Başarılar kızım, seni seviyorum.”
Elif servis minibüsüne binince yakın arkadaşı Ada’nın o sabah başka bir çocuğun yanına oturduğunu fark eder. O da başka koltuğa oturur. Herkesin ona bakıp fısıldadığını fark eder. Servisten inerken Ada, Elif’in yanına gelip çoraplarının birinin lacivert, diğerinin siyah olduğunu söyler. “Yeni bir moda mı yaratıyorsun?” diye gülümseyerek sorar. Elif fısıltıların nedenini anlar. Birlikte kıkırdayarak sınıfa girerler.
Aynı sabah, başka bir evde, Zeynep yavaşça uyanır. Annesi çılgınca seslenmektedir: “Artık şu yataktan kalkar mısın! Geç kalacaksın!” Zeynep kalkar, banyoya girer, yanlışlıkla şampuanı devirir. “Ufff ne sakarım!” diye düşünür; hemen bir havlu alıp etrafı temizlemeye başlar. O sırada annesi “Zeynep ne sakarsın! Gene bir şeyler döktün, bırak ben temizleyeyim, saat sekiz oldu, git kahvaltını et, gene geç kalacaksın” der. Zeynep kahvaltısını ederken o gün matematik sınavı olduğunu ve endişelendiğini söyler. Annesi “Dün Muhteşem Süleyman’ı seyredeceğine ders çalışsaydın” der. Zeynep servisin sesini duyar; hemen dışarı fırlar. Annesi arkasından seslenir: “Ödevini masada unuttun gene, aklını da unutacaksın yakında!” Zeynep geri gelir, teşekkür eder.
Servise bindiğinde, yakın arkadaşının başka bir kızın yanına oturduğunu görür. Zeynep de başka bir koltuğa oturur. Herkesin ona bakıp fısıldadığını fark eder. “Neden bana gülüyorlar?” diye endişe eder, “Kimse beni sevmiyor, dedikodumu yapıyorlar” diye iç geçirir. Servisten inerken çoraplarını fark eder; biri lacivert, biri siyah. Kızların neden güldüğünü anlar. Gözleri dolarken karnının ağrıdığını söyleyerek revire koşar.
Çocuklarınızı yetişme tarzınızla, onların yaşamda ulaşacakları mutluluk ve başarı seviyesi arasında net bir ilişki vardır. Çocuklarınızın yaşamını ya da geleceğini kontrol edemezsiniz ama pozitif, etkili ebeveyn olarak onların özsaygılarının gelişmesinde etki bırakabilirsiniz. Böylece dışarıdan gelen verilere bağlı olmayan bir içsel mutluluk hissi ve kendilerini değerli görebilme becerisi kazanırlar.
Çocuklar içgüdüsel olarak anne babalarının sevgisine ve onayına ihtiyaç duyarlar. Anne babaların da sözlerine dikkat etmeleri gerekir. Yorumlarınızı pozitif anlamda şekillendirmeye gayret edin. Görmek istemediklerinizi değil, görmek istediklerinizi belirtin.
Negatif: Ödevini unutma!
Pozitif: Ödevini hatırla!
Negatif: Neden bu kadar gürültü yapıyorsunuz!
Pozitif: Daha sessiz oynadığınızda çok rahat ediyorum.
Negatif: Hiç laf dinlemiyorsun!
Pozitif: Beni dinlemeni istiyorum.
Negatif: Her zaman etrafı dağıtıyorsun
Pozitif: İşin bitince etrafı toplamanı çok takdir ediyorum
Negatif: Sakın bırakma! (Olimpiyatlarda halter kaldırılırken bu hatayı çok gözlemledik.)
Pozitif: Başarıyorsun devam…
Okuldan dönen çocuklara, “Okulda en çok neyi beğendin? Öğretmeninin en iyi özelliği nedir?” gibi onları olumluya odaklayacak sorular sormak pozitif düşünce alışkanlığı geliştirmekte çok işe yarar. Anne babalar öncelikle pozitif düşünmeye başladıklarında; olumluya odaklandıklarında örnek olurlar ve çocukları da pozitif düşünmeye başlar. Çocuklar yaşadıkları şeyleri öğrenirler.
Anne babaların çocuklarına verebilecekleri en değerli armağan, sözleriyle, mimikleriyle ve davranışlarıyla çocuklarının önemli, değerli ve ayrıcalıklı oldukları; gelecekte güçlü; kendine yetebilen bireylere dönüşecekleri mesajıdır.