Kaçıncı yaşamım hatırlayamıyorum artık ama biliyorum ki her ruh gibi ilk kez bir bedende var oluşum homo sapiens adındaki en ilkel yaşam formu olarak başladı. Binlerce formda sürecek Yaşam Döngüsü’nün en büyük sınavıdır İNSAN olabilmek. Homo sapiens, tüm canlıların nefret ettiği en yırtıcı, en hastalıklı, en tuhaf türdür. Ne zaman İNSAN olmayı başarırsanız yani Ruh’u, saf sevgiye dönüştürebilirseniz sonraki yaşamınızda bir üst formda doğmayı hak etmişsinizdir. O zamana kadar bir insanımsı (homo sapiens) olarak defalarca başka bedenlerde tekrar tekrar hayata gelirsiniz.
İkinci yaşam formum olan Tarla Faresi’ne dönüşebilmem için yüzlerce kez homo sapiens olarak doğdum ve öldüm. Zaten homo sapiens’ten sonrası kolay. Her deneyimin kendine göre zorlukları olsa da mutlusunuzdur. Homo sapiens dışında hiçbir canlı diğerine zulmetmez, tecavüz etmez, sadece sevmediği için kötülük yapmaz. Karnını doyurabilmek için avlanır. Yerleşim alanını, sürüsünü ve hayatını korumak için mücadele eder. Doğadaki her şeyin kıymetini bilir. Hiçbir şeyi israf etmez, kirletmez, açgözlülük yapmaz. Aç kaldığı gün bile sabırlı ve şükran doludur.
Heyecanla son döngüme yaklaşıyorum. Sanırım dönüşmem gereken elli kadar form kaldı. Bu defa bir kelebek olarak can buldum. En çok istediğim bedenlerden biri. Aslında en az yedi, sekiz kez kelebek olarak yaşama gelebilmek için çabaladım. Kiminde yumurta iken rüzgâr savurdu, büyümek için uygun ortam bulamadım. Birkaçında ise ben daha tırtılken, kuşlar yedi. İki kez Pupa olabildim ancak başıma gelmedik kalmadı. Neyse ki bu sefer kelebek olmayı başarabildim. Yetişkin ömrüm kısacık olacak. Ama önceki yaşamlarından bana kalan en özel duygudan ibaretim artık: AŞK. Artık sadece Aşk’ım
Güneş doğalı birkaç saat oldu. Kanatlarım kurudu, sevgilime ulaşabilmek için artık morbeyaz haşhaş çiçeklerine doğru uçabilirim. Nasıl da özlemişim Aşk’ımı. Homo sapiens formumdan bu zamana sadece o var. “Umarım başına bir şey gelmemiştir” diye düşündüm. Yoksa onu bulana kadar tekrar ve tekrar kelebek olacaktım.
Kanadımı her çırptığımda ona yaklaştığımı hissediyordum. Nihayet üstünde uçtuğum çiçeklerle aynı renkte olan kanatlarını gördüm. Hiç konuşmadan saatlerce sarılıp, dans ettik. Her kavuşmamızda bana kendimi daha çok sevdiren ruh eşimle bir günlük ömrümüzü doyasıya yaşadık. Ertesi gün, güneş doğarken benden birkaç saat önce öldü. Benim yumurtalarımızı olabildiğince güvenle yapraklara yerleştirmem gerekiyor. Sonra ben de öleceğim.
Bu döngü ben en üst Yaşam Formu’na geçene kadar devam edecek.
Öncesinin, sonrasının, ben olduğunun, sen olduğumun farkında olmayana;
ben herkese ve kendime âşık, herkes bana âşık;
hepsi ben, ben hepsi olana kadar.
Yani ben tek bir hücre olduğumda artık ne doğacağım, ne öleceğim.
Evrendeki her canlının aslında “BİR” olduğunu öğrendiğimde artık ben SONSUZ olacağım.
Betül Varol
Okunası ve sürükleyici bir hikaye olmuş.. Sade bir dil, engin bir ruh, derin bir bilgi. Kalemine ve yüreğine sağlık…
Teşekkürler Esin.
Sevgili Betül,
ne güzel bir bakış,
ne huzurlu bir akış..
tebrik ederim..
Sevgilerimle,
Eline, yüreğine sağlık, çok beğendim..
Eline ve emeğine sağlık Betül. Ne güzel ifade etmişsin❤