Ne zaman biri ‘‘Sevgilin var mı?’’ diye sorsa refleks olarak ‘‘Sana ne!’’ demek istiyorum. Anlık bir duraklama ve gülümsemeyle ‘‘Bu bilginin sana bir yararı var mı?’’ diye soruyorum…
Sevgilim olup olmadığı benim “gizli alanıma” ait bir bilgi! Yani hayatımla ilgili sadece kendi bildiğim, başkalarının bilmesini istemediğim ve bunu gerekli görmediğim, illa bir cevap vermem gerekirse ‘‘Evet’’ ya da ‘‘Hayır’’dan sonrasını getirmediğim, cevaplamaktan hoşlanmadığım gibi sorulmasından da haz etmediğim bir alan.
Neden mi? Çünkü:
1) Bu toplumda ‘‘Sevgilim var.’’ dediğin anda hemen arkasından ‘‘Evlilik ne zaman?’’ gibi bir anlamsız soru daha beliriyor. İlk soruya verdiğin açık cevap anında pişmanlığa dönüyor. Çünkü sevgi ilişkisi yaşamak için ne bir imzaya ihtiyaç var ne de toplum tarafından onaylanmaya…
2) ‘‘Sevgilin varsa bırak yoksa yap diyecektim.’’ cümlesi espriden sayılmıyor. Güldürmüyor…
3) ‘‘Sevgilim var’’ desem ondan ayrılmamı gerektiren davranışları bulma görevine girenlerin sayısı küçümsenmeyecek kadar fazla oluyor. ‘‘Belki de bu bakış açısından dolayı mutsuzsundur’’ ya da ‘‘Ben eksiklikleriyle seviyorum. Sen de dene!’’ dediğimde karşı taraf bozuluyor. Diyaloğun tadı kaçıyor…
4) ‘‘Sevgilim yok’’ desem ‘‘Aaaa senin nasıl sevgilin olmaz’’ ile başlayan cümlelerin ardı arkası kesilmiyor. Kurulan cümleler egoyu okşasa da kalbe iyi gelmiyor…
Kimine göre ‘‘Sevglin var mı?’’ sorusunun cevabı Açık Alan bilgisidir. Herkesin bilmesini, duymasını ister. Sürekli ilişkisinden bahsetmekten haz alır. Sevişmelerinden tartışmalarına kadar her şey kamuya açıktır. Gün aşırı facebooka fotoğraf yükler ve ‘‘Duymayan kalmasın’’, ‘‘Kıskananlar çatlasın’’, ‘‘O kadar mutluyuz ki…’’ gibi yorumlar ekler. Bu insanlar gerçekten mutlu mudur yoksa aşkı yaşamak yerine aşkı milletin gözüne sokmak amacındalar mıdır bilemem! Bunu bilemesem de sevgilimin bana özel kalmasını istediğimi biliyorum.
Bana göre sevgili özeldir! Kimsenin ağzında malzeme olmayacak kadar değerlidir. Yaşadığımız ve yaşayacaklarımız bize özeldir. Kimseyi de ilgilendirmemelidir. Bana göre sevgili ne bir soruya cevaptır ne de ayaküstü bir sohbette tanımlanabilir. Sevgili benim mabedimdir. Gerçeğimdir. Gerçeğe ulaşma biçimimdir… Her hücremde her daim benimledir. Kaç kere aradığı değil bana nasıl geldiği mühimdir. Kâğıda atılan imza yerine kalbime mühür oluşu benim resmiyetimdir. Eksikliklerimle beni sevendir. Dengemdir, dengimdir…
Tüm bunlardan ötürü ‘‘Sevgili’’ bana yakın, ‘‘Sevgilin var mı?’’ sorusu bana uzak olsun…
Sevgilim yok! Kime ne?
Sevgilim var! Kime ne?
Sevgilerimle…
<div class="social4i" style="height:82px;">
<div class="social4in" style="height:82px;float: left;">
<div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/sevgilin-var-mi/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/sevgilin-var-mi/" data-text="Sevgilin Var mı?" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div>
<div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;">
<div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/sevgilin-var-mi/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div>
</div>
</div>
<div style="clear:both"></div>
</div>
<p><img fetchpriority="high" decoding="async" class="alignright wp-image-8006 size-full" src="https://test10.kuraldisi.com/wp-content/uploads/Duygu-300x2251.jpg" alt="Duygu-300x225" width="300" height="225" /><br />
2006 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olduktan sonra İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji yüksek lisansı yaptı. Kuraldışı’nda Yaşam Okulu ve Bütünsel Kinesiyoloji eğitimlerini tamamlayarak yeni bir yaşama başladı.<br />
Çocukluk yıllarından beri ‘‘İnsanlık’’ fikrini ciddiye alır. Değer verdiği şeyleri büyük bir tutkuyla ister… Sevdiği işleri yaparken gayet üretkendir… Sevdiği ve tutkuyla bağlı olduğu bir mesleğe sahip olduğu için hiç işe gitmediğine ve dünyanın en şanslı insanlarından biri olduğuna inanmaktadır. Rutini pek sevmez, özgürlüğe olan düşkünlüğü zaman zaman başına iş açsa da özgürlüğünden vazgeçemez. Fiziksel ve zihinsel seyahatler yaşamının olmazsa olmazlarıdır. Hem iş hem eş hem arkadaş seçimini manevi dünyasına uyan kişiler arasından seçer ve derinden bağlanır. Yaşam onun için sanattır ve o sanatı aşkla icra etmek en büyük zenginliktir…<br />
Amaçlarını ve arzularını gerçekleştirmek için sahip olduğu bol enerjiye şükrediyor. Dost bir dünyada yaşadığına ve yaşamın armağan olduğuna inanıyor. Hayatını ruhunun ve duygularının yönetmesine izin veriyor. Açık ve meraklı bir zihinle yaşamanın tadını çıkarıyor. Her bireyin kendine özgü yeteneklerine, renklerine, hayatlarına saygı duyuyor, katkılarını şükranla karşılıyor. Düşüncelerini özgürce paylaşmaktan mutluluk duyuyor ve girdiği ortamlarda sinerji yaratmak için aktif rol oynuyor. Başkalarının başarısını da kendi başarısı gibi destekliyor ve sevinç duyuyor. Yetenek, beceri, bilgi ve deneyimlerini bütünle paylaşıyor. Herkesin huzurlu, dengeli, güvenli ve kendi merkezinde olduğu bir yaşam sürmesini diliyor. O, yolculuğun her an devam ettiğini biliyor ve her anı değerini bilerek yaşamanın keyfini sürüyor. Tüm insanlara kendi bedensel/duygusal/zihinsel ve ruhsal sağlığının sorumluluğunu aldığı, özsorumluluğunu geliştirdiği, hayatında yarattığı her şeyin sorumlusunun kendisi olduğunu bilmenin farkındalığını diliyor. Uyumlu, dengeli ve kendini gerçekleştirebildiği bir yaşamda kim olduğunu bilen bireylerin arttığı bir yaşam düşlüyor. Yazmanın ve yaşamın keyfini sürüyor…</p>
<span class="et_social_bottom_trigger"></span>