“Şimdiki an ne getirmiş olursa olsun,
kendi seçiminiz gibi kabul edin.”

Eckhart Tolle

Size, zihinsel yapınızda küçük bir değişiklik önereceğim; bütün hayatınızı değiştirebilecek bir şey.

Fazla uzatmadan söyleyeyim: Her ne oluyorsa, bunun ne iyi ne de kötü olduğunu düşünün. Yargılamayı bırakın. Beklemeyi bırakın.

Küçücük bir değişiklik; bütün yapmanız gereken “Başıma gelen iyi ya da kötü bir şey değildi; sadece oldu” demek. Küçücük bir değişiklik ama hakkını vermek için çok alıştırma yapmak lazım; yoksa sizi iki dakikada nakavt edebilir.

Neden mi? Çünkü bu küçücük değişiklikle, başınıza gelenin iyi mi kötü mü olduğuna bağlı olarak bir memnun bir üzgün olamayacaksınız. İnsanlar (ve davranışları) hakkında iyi ya da kötü diye yargıda bulunamayacaksınız. Olanı olduğu gibi kabul etmeyi öğreneceksiniz ve böyle bir manzarada bilinçlice hareket edeceksiniz.

Bundan böyle hiçbir şekilde iyi şeyler olmasını (ya da kötü şeyler) beklemeyeceksiniz; ne geliyorsa geleni, geldiği haliyle kabul edecek, gelmesine memnun olacaksınız. Bu da demektir ki bundan böyle hiçbir şekilde hayal kırıklığına uğramayacaksınız, mutsuz olmayacaksınız.SAYFA-BOLUMU

“İnsan bazı şeyleri güzel bulduğunda başka şeyler çirkin olur.
İnsan bazı şeylere iyi dediğinde başka şeyler kötü olur.”

Lao Tzu

Mini Alıştırma

Yakın zamanda başınıza gelen iyi bir şeyi düşünün ve ruh halinizi nasıl etkilediğine bakın. Şimdi de başınıza gelen kötü bir şeyi düşünüp ruh halinizi nasıl etkilediğine bakın.

Şimdi de her iki olayın da iyi ya da kötü olmadığını düşünün. Sadece oldu.

Bu olayların sonucunda hissettiklerinizi nasıl değiştirdi bu bakış açısı? Mutluluğunuzu, ruh halinizi nasıl değiştirdi? Verdiğiniz tepkiyi nasıl değiştirdi?

Olayları iyi ya da kötü olarak yargılamayı bıraktığınızda artık o yargınızın duyguları sizi ele geçiremez; daha aydınlık, daha özgür bir hayatınız olur.

İyi ya da Kötü Yok

Hamlet, “İyi ya da kötü diye bir şey yoktur, düşüncemiz bunu yapar” der.

Haklı. Zihnimizin bu işleyiş biçimi olmasa, aslında insan zihni olmasa, olaylar olur ve bunlar ne iyidir ne de kötü. Sadece kendi yargılama penceremizden baktığımızda bir şeyin iyi ya da kötü güzel ya da çirkin olduğunu düşünürüz.SAYFA-BOLUMU

Bahçedeki yabani ot siz yabani otlardan kurtulmak istediğiniz sürece kötüdür. Çocuklar, eğer onlardan hoşlanmıyorsanız gürültücü yaratıklardır. Hayat berbattır çünkü siz berbat olduğunu düşünüyorsunuz.

Peki ya gerçekten de korkunç trajediler, büyük salgınlar, depremler ya da soykırımlar? Bunların hepsi de elbette kötüdür, hem de çok kötü. Ama yine bizim yargı penceremizden bakıldığında böyle. Ölüm ve zulüm bizi daima üzecek. Asıl mesele bununla sağlıklı bir şekilde baş edip edemeyeceğimiz. Ne kadar az yargılarsak o kadar sağlıklı bir ruhumuz olur.

Büyük Beklentiler

Bu değişimin ikinci ayağı da küçücük bir edim gerektiriyor ama o da bir o kadar önemli: beklentilerden kurtulmak. Beklentileri azaltmak değil, tümden ortadan kaldırmak.

Bir beklentimiz varsa, işler de istediğimiz yönde ilerlemediyse (ki hiçbirimiz kahin olmadığımıza göre bu gayet sık başımıza gelebilir) hayal kırıklığına uğrarız. Bir şeyin iyi mi kötü mü olduğu yargısına varmamıza neden olan da bizim beklentimizdir.
SAYFA-BOLUMU
Bir arkadaşınızdan bir beklentiniz varsa ya da işyerindeki birinden, akrabanızdan, sevgilinizden ve bu beklentiniz karşılanmıyorsa kızarsınız, üzülürsünüz, canınız sıkılır. Peki beklentileri tamamen hayatınızdan çıkarmış olsaydınız ne olurdu? Bu durumda onların davranışları ne iyi ne kötü olacaktı. Kızmadan, gücenmeden, canınız sıkılmadan olanı kabul edebilecektiniz.

Büyük beklentilerle tatile gidip de beklediğinizi bulamazsanız ne olur? Fena halde hayal kırıklığına uğrarsınız; ama bu o yerin suçu mu? orası öyle bir yer işte. Yanlış olan sizin beklentileriniz.

İnsanlar sizi hayal kırıklığına uğrattıklarında da bu onların suçu değil. Onlar oldukları kişiler. Sizin beklentileriniz yanlış.

Neden yargılamayı kesmemiz lazım? Neden beklentilerden kurtulmamız lazım?
Çünkü yargılar anlamamızı engeller. Yargıladığımızda anlamaya uğraşmayız, sonuca varmışızdır bile. Yargılamayı kestiğimizde ise anlamak isteği ortaya çıkar. Bu da bizi eninde sonunda daha mutlu biri yapacaktır. Çünkü o zaman “bir gün” yaşamayı düşünmek yerine sadece yaşarız.

Yargılamak mutsuz eder. Beklentiler de.

Peki Nasıl?
Bunu yapmaya nasıl başlayacağız?SAYFA-BOLUMU

Küçük adımlarla, her zamanki gibi.

1

Önce daha fazla farkında olmamız gerekiyor. Gün boyu, mümkün olduğu kadar her yargınızı, her beklentinizi fark etmeye bakın ve alamadığınız her karşılığı da. Bir kenara not edebilirsiniz. Zamanla daha da çok far edeceksiniz ve bu tür düşüncelerinizin daha bilincinde olacaksınız.2

Bir yargınızı ya da beklentinizi her fark ettiğinizde durun. Derin bir nefes alın. Ve kendinize şunu söyleyin: “Beklenti yok, ne iyisi ne kötüsü.” Birkaç kez tekrarlayın, o ruh halinden çıkana kadar.

3

Meselelerin aslını araştırın ve anlayın. Neden öyle olduğunu merak edin. Neden o insan o şekilde davrandı? Araştırın. Sorgulayın. Empati kurun. Kendinizi onun yerine koyun. Kendi hayatınıza yargılamanın ve beklentilerin filtresi olmadan bakın.

4

Geleni kabul edin. O her ne ise o anda tecrübe edin. Yakışıklı tepki verin. Sizin umduğunuz ya da istediğiniz şey olmadı diye aşırı tepki vermeyin. Hayatı kontrol edemezsiniz. Başkalarını da. Ama nasıl tepki vereceğinizi kontrol edebilirsiniz.

5

Sonra da, kabul edin. Bir şey olduğunda, neden olduğunu anlayın, yargılamadan, sonra da olanı olduğu haliyle kabul edin. İnsanları oldukları gibi kabul edin. Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin, yargılamadan. Bu pratik gerektirir.

6

Ve nihayet, şimdiki anı tanıyın, sonsuz olasılıklar taşıdığını bilin. Siz olayları olduğu gibi kabul ettiğinizde, yargılamadan ve beklentisizce şimdiyi yaşadığınızda bu sonsuz olasılıklar kapısı size açılacak.

Share This