Disleksi sözcüğünü sözlükten bakmadan yazamayan biriyim. Şahsen disleksiye isim konurken disleksiklere zalimce bir şaka yapılmak istendiğini düşünüyorum.

DEB/DEHB (Dikkat Eksikliği Bozukluğu/ Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) ise sadece birkaç harften oluştuğu için dikkat süresi kısa olan biz DEB/DEHB’liler için biçilmiş kaftan.

Pijamalarımla yemek odasında oturmuş altı yaşındaki oğlumu okumaya motive etmeye çalışırken elimde olmadan durumun saçmalığını sorguluyordum. Hafıza konusunda Guinness rekortmeni, aynı zamanda bir CEO, beyin uzmanı ve çok satan yazar olan ben -DEHB ve disleksiyi avantaja çevirmiş kişi- o anda oğlumun beş saniyeliğine odaklanmasını sağlayabilsem sevinçten taklalar atacak haldeydim. Baba olmak hayatta en sevdiğim şeylerdendi fakat o gün beni oldukça zorluyordu.

Masada oturmuş kelime kartlarına bakıyorduk ve on dakikadır kelimelerin telaffuzu üzerine çalışıyorduk; fakat çalışmamız iyi gitmiyordu. Lex maskaralığı bırakmıyordu ya da ben öyle sanıyordum.

Daha fazla sabredemediğim an geldiğinde çıkıştım: “Lex! Bu kelimeyi nasıl söyleyeceğini biliyorsun. Neden bu kadar oyalanıyorsun peki?” Kartı yüzüne doğru tutuyordum.

“Deniyorum, ama bilmiyorum…”

Duraksadı ve eşim içeri girince ikimiz de dönüp ona baktık. Oğluma yeniden baktığımda yüzündeki soytarı ifadesinin silinmiş, yanağından da bir damla yaş akmakta olduğunu gördüm. Birkaç saniye sonra kendini daha fazla tutamayıp ağlamaya başladı. Kart elimden düştü. Oğlumu kendime çekip ona sarıldım.

“Ne oldu şampiyon?” diye sordum dünyanın en pislik insanı gibi hissederek.

Altı yaşındaki her kırgın çocuğun yapacağı gibi, ellerini ve kollarını bana dolayarak ağlamaya devam etti. Onu tuttum ve nefesini toparlayıncaya kadar sabırla bekledim.

“Odaklanmaya çalışıyorum” dedi burnunu çekerek, “ama çok zor. B harfi mi, yoksa D harfi mi bilemiyorum, kafamın içinde yer değiştiriyorlar.” Konuşurken verdiği aralarda yere düşürdüğüm kartı gösteriyordu: bardak.

Mideme bir acı saplandı. Çocukken DEHB ve disleksinin zorluklarını yenmem gerekmişti. Kahretsin, yetişkinlikte ise bu konularda dersler vermiş, koçluk yapmış ve binlerce öğrenciye bu zorluğun nasıl avantaja dönüştürüleceğini anlatmıştım; ama bu seferki kadar can evimden vurulduğum hiç olmamıştı. O anda oğlumun bana çekmiş olabileceğini fark ettim.

“Kelimeleri kafanda tersine mi çeviriyorsun yani?” diye sordum.

“Hayır, ileri doğru okuyorum, ters tarafa değil” dedi kafasını sallayarak. “Heralde yani.”

Bunu demesiyle gerginlik kırıldı. Şirin cevabı bana kahkaha attırdı, nedenini bilmese de ben gülünce Lex de güldü. Güzeldi. Ne var ki bu kısa gülme anının ardından üzgün ifadesi geri geldi. Omuzları öne düşmüştü, yere bakarak somurtuyordu.

“Biraz havamızı değiştirelim” dedim.

Ayağa kalkıp derin bir nefes aldım, ona da aynısını yapmasını söyledim. Başım dik bir şekilde uygun adım yürüyen asker taklidi yaptım. Göğsümüzü dışarı çıkardık ve çenemizi yukarıda tuttuk. Hatta ben şapşal surat ifademi bile yaptım ve Lex’i güldürdüm.

“Duyguların karıştığında ya da üzgün olduğunda” diye açıkladım, “bedenin beynini takip eder ve kendini dünyadan geri çekmeye başlar.”

Mutlu Beyinler, Lütfen Ayağa Kalkın! Gülümseme Taktiği

Zihnimizle bedenimiz o kadar yakından bağlantılıdır ki düşüncelerimiz kalp atış hızımızı, tansiyonumuzu, hatta bağışıklığımızı etkiler. Tersi de geçerlidir: Sadece gülümseyerek ya da gülerek tansiyonumuzu düşürebilir, hastalıklarla daha iyi savaşabiliriz.

Bu zihin-beden bağlantısının bir zamanlar şarlatanlık olduğu düşünülüyordu; ama artık bilimsel bir gerçek olduğu biliniyor. Günlük bazda gülmeleri, gülümsemeleri ya da duruşlarını değiştirmeleri istenen deneklerin şaşırtıcı şekilde depresyonun azalmasından sınav notlarında artışa, hatta hastalıklara karşı bağışıklığın güçlenmesine kadar, zihinsel ve tıbbi iyileşme tecrübe ettiği bulundu. Bu, depresyon ya da kaygı gibi durumların altında yatan sebepleri görmezden gelmek için kullanılmamalıdır. Aksine, terapistler bu fenomeni, altta yatan sebeplerle mücadele edecek gücü bulmaları için danışanlarının ruh hallerini iyileştirmek -ve bazen de benim gibi beyin uzmanları, çocuklarının ödevlerini bitirmesine yardım etmek- üzere kullanırlar.

Erkeklere dostça bir not: Gülümsemek beyne faydalı olabilir, fakat bir kadına gülümsemeyi bilmediğinizi söylemek sizin için iyi olmayabilir.

Ona bedeninin nasıl kamburlaştığını, başının öne düşüp bakışlarının yere indiğini gösterdim. Bu duruş beynine üzgün kalmasını söylüyordu. Ne var ki bu iki taraflı da işleyen bir şey. Daha iyi hissetmek istiyorsak bedenlerimizi hareket ettirerek bu hisleri geride bırakabiliriz.

Birkaç dakika ayakta durup gülümsedikten sonra oğlum daha iyi hissediyordu ama hâlâ biraz huzursuzdu. Bedenimizin hareket etme biçimini değiştirmek ruh halimizin ve beynimizdeki duyguların anında değişmesini sağlayabilir. Bununla birlikte daha büyük bir değişim istiyorsak eğer, beynin kimyasını dengelememiz gerekir.

Yürüyüş Taktiği

Beyin dünyadaki en iyi bilgisayardır; fakat dünyanın en kötü bataryasına sahiptir. Dakikalar içinde derinlemesine odaklanma ve netliğin getirdiği bir akıştan, beceriksiz ve unutkan bir hale geçebiliriz.

Beyin evrendeki en komplike şey olabilir; ama onun nasıl çalıştığını anlamazsak bu aracı etkili şekilde kullanamayız.

Bu kitabın ileriki sayfalarında beynimizin odaklanma gücünü ne kadar çabuk kaybettiğini öğreneceksiniz. Bu, sistemin hatası değil, ona bilerek eklenmiş bir özelliktir. Beyin çalışmak için çok fazla enerji harcar, bu yüzden kısa zorlanma anları ve uzun dinlenme periyotları için tasarlanmıştır. Tıpkı hâlâ doğada yaşıyor olsaydık yapacağımız gibi…

Sadece zorlayıcı bir konu üzerinde düşünmek bile çeşitli araştırmalara göre serotonin ve glutamatı, dolayısıyla da uyuma isteğini artırma kapasitesine sahiptir. Bu da tuhaf bir şekilde, çok sıkı düşünmenin çok sıkı düşünmeye devam etmeyi zorlaştırdığını gösterir. Gelgelelim bunun basit bir çözümü vardır: Hareket etmek!

Serotonin oksijenle bir bağ oluşturur, dolayısıyla aerobik egzersizler beyni temizleyecektir. Glutamat ve aşırı düşünmenin diğer yan ürünleri de egzersiz yoluyla dengelenir. “Zihnimi arındırmak için yürüyüşe çıktım” derler ya, işte o buradan gelir.

Eşimin protestolarına aldırmayıp Lex’le mutfakta kovalamaca oynadık. Sonuç almamız için üç tur koşmamız yetti. Net ve huzurlu bir zihin… Biraz fiziksel egzersiz sadece beyni dengelemek için değil DEHB için de çok iyidir.

Share This