Elon Musk’ın kurucusu olduğu SpaceX şirketi dünyanın en güçlü roketini uzaya fırlattı. ABD‘nin 45 yıl önce gerçekleştirdiği aya giden ilk insanlı uçuştan bu yana ilk kez bu büyüklükte ve güçte bir roket uzaya gönderildi. Elon Musk’ın şirketinin ürettiği Falcon Heavy isimli roketin Tesla Roadster model aracını Mars’ın yörüngesine ulaştırması bekleniyordu fakat işler planlandığı gibi gitmedi… Tesla şu sıralarda Mars ile Jüpiter arasındaki asteroit kuşağına doğru götürecek bir yörüngeye yerleşmiş durumda.

Tüm bunlar olurken, dünyanın en ilginç, kafa açıcı ve yaratıcı kitapları arasında gösterilen “Bir Karadeliğe Atlasaydınız” ismiyle Türkçeleştirdiğimiz yeni kitabımız Siz Uçaktayken Pencere Patlasaydı… Büyük Beyaz Balina’nın Saldırısına Uğrasaydınız… Bindiğiniz Asansörün Kablosu Kopsaydı… Niagara Şelalesi’ni Bir Fıçı İçinde Geçseydiniz… Elinizi Parçacık Hızlandırıcısının İçine Soksaydınız… gibi senaryoları gerçeğe bire bir uyacak şekilde anlatıyor. Yani gerilim yazarı Stephen King ile ünlü astrofizikçi Stephen Hawking kol kola vermişler bir kitap yazmışlar gibi.

Şimdi sizleri bir Ay yolculuğuna çıkarıyor ve muhtemel senaryoyu dikkatle okumanızı öneriyoruz. Belli mi olur, bir bakmışsınız bir roketle Ay seyahatine çıkmışsınız.

GELECEK AY YOLCULUĞU’NDA GÖREV ALSANIZ NE OLURDU?

NASA yakın gelecekte Ay’a gidişle ilgilenmediğini açıkladı. Mars’a insanlı seyahat için hazırlık yapılırken, şimdiki plan Ay yerine bir asteroide inmekmiş. Eğer Ay’a gitmek istiyorsanız, en iyisi bu yolculuğu Çinlilerle yapmanızdır. Fakat Mandarince konuşabiliyor bile olsanız, bu konuda büyük rekabet olduğunu söyleyelim. Kabul edilmemeniz yüksek ihtimal. Peki, ya kararlıysanız? Ya hayır’ı cevap olarak kabul etmez ve uzay gemisine saklanırsanız? Ayrıca astronot giysileri pahalı olduğundan (12 milyon dolar), sadece şort ve tişört giyiyorsanız? Bizce şunlar olacaktır:

(beş) denildiğinde, ki siz onu gerçek astronotlar gibi telsizden değil dışarıdaki hoparlörden işitirsiniz, ana motor ateşlenir. Roket havalanmasını izleyen sekiz dakika içinde saatte 25.000 mil hıza ulaşır ve siz de 4 g’lik bir ivmeye maruz kalırsınız, bu en hızlı lunapark hız treninin ivmesiyle yaklaşık aynıdır, ama daha uzun sürer. Bu koşullarda hayatta kalınabilir, fakat astronotların kullandıkları giysiler ve oturdukları takviyeli koltuklar olmaksızın, rahat edemez ve muhtemelen bayılırsınız. Uzay giysileri uzay aracında bir bozukluk olması ihtimaline karşı da koruyucudur. Sizin üzerinizde böyle bir giysi olmadığından uçuşun sakin geçmesini ummak hata olur.

Ayrıca uzay ajansının yolculuk için biraz ilave yakıt koymuş olmasını umarsınız, çünkü fazladan binen 90 kilo vücut ağırlığınızla uzay aracının yörüngesi hatalı olacak ve mühendisler bunu düzeltmek için manevra roketlerini ateşlemek zorunda kalacaklardır.

Fakat diyelim ki her şey yolunda gitti ve varlığınızın farkına varıldığında artık çok geçti ve sizi de yanlarında götürmekten başka çareleri yoktu. Aya doğru sıfır yerçekimli bir ortamda giderken kendinizi nasıl hissederdiniz? İçiniz dışınıza çıkardı.

Mide bulantısı, yerçekimsiz hayata başlamanın talihsiz bir parçasıdır. Uzay bulantısı taşıt tutmasının çok daha şiddetli bir halidir ve gözlerinizle iç kulağınız arasındaki bir “anlaşmazlığın” rahatsız edici bir sonucudur. Beyniniz bu anlaşmazlığı besin zehirlenmesi olarak yorumlar ve panzehiri buyurur: Kus.

Midenizin ne ölçüde bulanacağı beyninizle iç kulağınız arasındaki bağlantının niteliğine bağlıdır. Hiç kimsenin bağlantısı kusursuz değildir, örneğin su altında fırıl fırıl döndürülecek olursanız, iç kulağınız yukarının hangi yönde olduğunu kestiremez; fakat bağlantınız ne kadar iyiyse, anlaşmazlık o kadar güçlü ve bulantınız da o ölçüde şiddetli olur.

Bir arabada hızla giderken kusmak özellikle öldürücü değildir, fakat uzayda bu tehlikelidir. Eğer koruyucu başlığınız başınızda uzay yürüyüşü yapıyorsanız, kendi kusmuğunuzda boğulabilirsiniz. Bu nedenle, sorunu çözmek amacıyla NASA astronotları özel olarak teçhiz edilmiş, Kusma Kuyruklu Yıldızı adı verilen ve yolcularını muazzam iniş çıkışlı parabolik döngülerle yol alan uçaklar içinde eğitir. Her parabolün başlangıcında (tam tırmanmaya başladığı sırada), uçak serbest düşüşe geçer ve yaklaşık dokuz saniye süreyle içerideki herkes de aşağı düşer; yerçekimi sıfırdır.

Siz herhangi bir Kusma Kuyrukluyıldızı eğitimi almadığınız için, bu durumda iç kulağınız büyük bir döngü içine girer ve siz de hızla Garn ölçeğine göre 1 seviyesine ulaşırsınız; bitkin düşüren bir bulantı.

İyi haber şudur; Ay yüzeyine ulaştığınızda, ayçekimi uzay bulantınızı giderir. Kötü haber ise üzerinizde hâlâ astronot giysilerinin bulunmayışıdır.

Ay, tıpkı uzay gibi, havasız bir vakum ortamıdır ve yoldaşınız astronotlar işte bu yüzden Ay’a ayak basarken o pahalı ve hantal giysileri giyerler. Daha rahat giysilerinizle Ay yüzeyine vardığınızda, ölürsünüz. Ama hemen değil!

Bunu nereden mi biliyoruz?

Bir NASA teknisyeni 1966 yılında bunu kanıtladı. Bir vakum odasında astronot giysilerini denerken, hatalı bir hortum giysinin basınç kaybetmesine sebep oldu. Teknisyen odaya yeniden hava basılıncaya kadar, korunmasız biçimde seksen yedi saniye boyunca vakum odasında kaldı. Bu sürenin çoğu boyunca, ilk on saniye hariç, baygındı. Fakat neyse ki ani basınç değişiminin sebep olduğu kulak ağrısı dışında bir zarar görmedi. Bundan çıkarılacak ders? Uzay boşluğunda insan bedeni korunma olmaksızın bir, bilemediniz iki dakika kadar yaşayabilir, fakat bu sürenin yalnızca on saniyesi boyunca kendinde olur.

Peki, bilinçli olduğunuz bu kısa süre zarfından neler deneyimlersiniz?

Bu ayın hangi tarafında olduğunuza bağlıdır. Güneşli yüzünde mi, yoksa karanlık yüzünde mi? Bu önemli bir fark yaratır. Yerküre’nin kendi çevresinde tam bir dönüş yapması 23 saat sürer, oysa Ay’ın kendi etrafında dönmesi bir ay alır; bu da demektir ki bir tarafı on beş gün boyunca güneşte kavrulurken, öbür yanı sıfırın altında 243 derecedir. Bu ısı farkı kapınızı ilk açıp dışarı attığınızda önemlidir. Neler mi hissedersiniz?

Eğer Güneş batmış ve sıcaklık sıfırın altında 243 derece ise üşürsünüz ama donmazsınız, çünkü uzay boşluğunda eksi 243 derecede dolaşmakla, Dünya’da eksi 243 derecede dolaşmak arasında fark vardır. Atmosfer olmaksızın, ısı aktarımı çok yavaş gerçekleşir. Karanlık tarafa indiyseniz, hissedeceğiniz ısı değişimi çıplakken serin bir odaya girmek gibi olur. Ardından, uzay boşluğunda suyun kaynama sıcaklığı sizin vücut sıcaklığınızdan daha düşük olduğu için teriniz anında buharlaştığından, üşürsünüz. Ama hissedeceğiniz en kötü şey budur: Yalnızca üşüme hissi.

Eğer sıcaklığın 253 derece olduğu güneşli tarafa indiyseniz, uzay boşluğu bu kez de sizi kavrulmaktan korur. Ancak Ay’ın yüzeyinden yayılan sıcaklık nedeniyle, çöldeki çok kurak ve sıcak bir vadideyken hissedeceğinizden biraz daha sıcak hissedersiniz.

Biraz daha sıcak hissetmeye ilaveten, karanlık yüzden başka bazı farklar daha vardır. Ayın yüzeyi yaklaşık 122 derecedir, dolayısıyla ayağınızda bot olmadan nereye bastığınıza dikkat etmeniz gerekir. Yüzeyin çoğu ince ve çok yoğun bir tozla kaplıdır. Öylesine hafiftir ki Ay tozu ayağınızı yakacak yerde ayağınız ayı soğutur. (Doğru bir biçimde yapıldığında korların üzerinde yürümek işte bu yüzden mümkündür.) Ancak olur da bir Ay kayasına basarsanız, ayağınız cızırdar.

Ay kayalarından kaçınmanın yanı sıra, Güneş’i de hesaba katmanız gerekecek, daha açık söylemek gerekirse, yaydığı mor ötesi ışınları.

Güneş sürekli olarak X-ışınları, mor ötesi ışınlar ve yüksek enerjili radyasyon parçacıkları saçar. Yeryüzünde yaşayan herkesin şansına, gezegenin atmosferi, ozon tabakası ve manyetik alanı bu ışınların çoğunun icabına bakar; geri kalanları da güneş koruyucuları ve giysiler engeller. (Yerküre atmosferi yaklaşık 200 koruma faktörüne sahiptir). Bu koruma katmanlarının altında, yaşam gelişebilir. Atmosferin üzerindeki herhangi biri için, öte yandan, durum son derece farklıdır.

Ay yüzeyinde atmosferin koruyuculuğundan yararlanamazsınız, dolayısıyla dışarı çıkmadan önce gayet özenle 50 faktörlü Güneş koruyucusu sürmüş bile olsanız, birkaç saniye içinde teninizi bir güzel koyulaştırmaya yetecek radyasyon alırsınız. On beş saniye içinde vücudunuzda su toplamış üçüncü derece Güneş yanıkları oluşturmaya yetecek dozda radyasyon alırsınız.

Düşünülmesi gereken bir başka mesele solumadır. Eğer Ay modülünü terk etmeden önce derin bir nefes alır ve onu tutarsanız, uzay boşluğunda ciğerlerinizdeki hava derhal genleşecek ve hassas alveolar keseciklerinizi yırtar. Bununla başa çıkmanın tek yolu şu önlemdir: Araçtan çıkarken ciğerlerinizi hava doldurup nefesinizi tutmak yerine, ağzınızı açıp ciğerlerinizdeki havanın çıkmasına izin vermeniz gerekir.

Kanınızda on – on beş saniye bilinçli kalmanıza yetecek kadar oksijen vardır. Ardından bayılırsınız ve 1960’larda havasız ortamda köpekler üzerinde yapılan araştırmalar, iki dakika sonra beyin ölümünüzün gerçekleşeceğini göstermektedir. (Tamam, bütün bunların tamamının kulağa kötü haber gibi geldiğini biliyoruz, fakat kurtarılma ihtimali gerçektir! Köpeklerle yapılan deneyler, bu süre zarfında hayvanlar bilinçlerini kaybetmesine, felç olmasına ve bağırsaklarından gaz kaçışının dışkılama, kusma ve çiş yapmalarına yol açmasına rağmen, doksan saniye kaldıktan sonra hemen her zaman hayatta kalmalarının mümkün olduğunu göstermiştir. Ayrıca dilleri buzla kaplanmış ve köpekler şişmiştir, dolayısıyla pek hoş bir durum gibi görünmemektedir, fakat bulundukları yere hava verildikten sonra şişleri inmiş ve birkaç dakika sonra normal hallerine dönmüşlerdir. Ancak iki dakika havasız ve yerçekimsiz ortama maruz kalmanın sınır olduğu anlaşılmaktadır.)

Kalbiniz çarpmayı bıraktıktan sonra işler dehşet verici bir hal alır.

Daha önce söylediğimiz gibi, uzay boşluğunda suyun kaynama sıcaklığı beden sıcaklığının altındadır, dolayısıyla bütün teriniz buharlaşıp gider (gözyaşlarınız ve tükürüğünüzle birlikte ve sızlama hissi vererek); evet, bu doğru. Fakat bunlar vücudunuzun dışındaki sıvılardır. İçinizdeki suyun, yani kanınızın kaynamaya başlamasına birkaç on saniye yeter.

Bilincinizi kaybeder ve çok geçmeden ölürsünüz, dolayısıyla bu daha ziyade bir meseledir; kanınız kaynar ve gaz haline gelirken, deriniz de gerilip şişecek ve sizi bir insan balon haline getirir.

En nihayet bütün gazlar vücudunuzdan kaçar ve şişiniz iner, fakat derinizin bağlarından kopması bazı buruşukluklara neden olur.

Ay yüzeyinde yaşayan böcekler ya da bakteriler yoktur, sadece sizin içinizde yayanlar vardır ama havasız ortam ve muazzam ısı değişimleri onları da yok eder, bu yüzden cesediniz bozulmaz.

Astronot arkadaşlarınızın cesedinizi uzay aracına geri götürmeyi istemeyecekleri düşünülürse, güzelce korunmuş, kurumuş, buruşuk bir ay adamı olarak binlerce yıl ay yüzeyinde kalırsınız.

Share This