Modern çağda, beslenme denince anladığımız, ağız yoluyla aldığımız besinlerdir. Ama artık bu besinlerin hepsini ikinci sırada önemli enerji kaynağı olarak tanımlayan; bunları “ikincil besinler” diye adlandıran bir yaklaşım var.
Bu yaklaşım, Bütünleşik Beslenme Enstitüsü’nün (Institute for Integrative Nutrition) kurucusu ve başkanı Joshua Rosenthal tarafından oluşturulmuş. Hayatımızda asıl önemli olan besinleri, “birincil besinler” olarak nitelendiren Rosenthal, New York’ta Holistik Sağlık Danışmanlığı konusunda eğitim veren bir eğitimci aynı zamanda.
Peki nedir bu birincil besinler?
Kendimizle ve çevremizle sağlıklı ilişki; düzenli fiziksel aktivite; tatmin edici bir kariyer, heyecan ve heves veren bir iş; tatminkâr bir ruhani pratik; eğlence ve dinlenmeye ayrılmış yeterli zaman, hayatımızda öncelikli-birincil beslenmemizi sağladığımız parçalar. Birincil besin kaynaklarımız yeterli ölçüde mevcut olduğu sürece hayatla ilgili açlığımız tatmin olduğu için ağız yoluyla midemize indirdiğimiz besinlerin önemi ikinci sıraya kayıyor.
Âşık olduğunuz bir zamanı düşünün. Her şey çok daha heyecan vericidir; renkler bile gözünüze daha canlı gözükür; sadece âşık olduğunuz kişiyle birlikte vakit geçirmek istersiniz, başka da hiçbir şeye, hiç kimseye ihtiyacınız yok gibidir. Âşıksak, başka bir şey düşünmeyiz ve çoğu zaman da yemek yemeyi tamamen unuturuz. Ya da büyük heves ve heyecanla bir proje için gece gündüz çalıştığınız bir dönemi hatırlayın; karnınızın acıktığını bile fark etmezsiniz. Çocukken bahçede oyun oynarken çoğumuz defalarca yemek için eve çağırıldığımız halde yemeği erteleyip oynamaya devam etmek istemedik mi? Zorla eve girip bir iki lokma atıştırdıktan sonra akşama kadar sokaklarda koşturmaya devam ettiğiniz ve eve gelince yemeği aklınıza bile getirmeden mutlu mutlu uyuyakaldığınız zamanları bir hatırlayın.
Şimdi bir de kendinizi mutsuz, depresif hissettiğiniz; kendinize güveninizin düşük olduğu bir zamanı düşünün; ne kadar yerseniz yiyin tatmin olmadığınız bir zamanı. Hangi fiziksel yemek miktarı böyle zamanlarda yeterli oldu ve olabilir ki? Şahsen benim normal günlerde bile gece yalnız eve geldiğimde alışkanlık olarak buzdolabını açıp yiyecek bir şeyler aradığım çok olmuştur, belki de tek ihtiyacım olan konuşacak biri ya da sıcak bir kucaklaşma iken.
İşte “birincil besinler” ile anlatılan tam olarak bu. Birincil besinler bizi besler ama bize tabakta sunulmazlar. Hayatımızdaki kişilerle ilişkilerimiz; kariyerimiz; egzersize, eğlenmeye -çocukken olduğu gibi bahçede oynamaya- kişisel bakıma, uykuya, dinlenmemize ve ruhani pratiğimize ayırdığımız zaman. Bunlar ruhumuzu besleyen ve hayattaki gerçek açlığımızı doyuran parçalar. Gerçek anlamda beslenme ancak bütün bunların dengesiyle gerçekleşiyor.
Aynı yaklaşıma göre birincil ve ikincil besinler arasında ciddi bir denge var. Kendimizi biriyle ne kadar doldurursak diğerine o kadar az yer bırakmış oluyoruz. Yani ne kadar çok fiziksel olarak kendinizi yemekle veya yemek ve yememek kavgaları, düşünceleriyle dolduruyor; fiziksel yemek/yememek konusunda ne kadar çok enerji harcıyorsanız, hayatınızın geri kalanına ve aslında çok daha önemli bölümlerine o kadar az yer bırakıyorsunuz. Aynı şekilde diğer kaynaklardan ne kadar çok beslenirseniz fiziksel yemekle ilgili ihtiyacınız o kadar azalıyor.
Siz de kendi birincil besinlerinizle ilgili düşünmek için biraz zaman ayırın. Dengenizi sağlamak için sizin neye ihtiyacınız var? Hayatınızdaki gerçek öncelikleriniz neler? Kendinizi fiziksel yiyecekler dışında ne ile besliyorsunuz?
Bulduğunuz cevaplar üzerinde küçük gayretlerle büyük adımlar atabilirsiniz.
Sevgiyle
İdil Şanal