Şimdi size anlatacağım hikâye, bir domatesin hikâyesidir. Domates bitkisi, biyolojik olarak meyve olmasına rağmen, toplum tarafından sebze olarak kabul edilmiştir.
Bir varmış, bir yokmuş…
Bir zamanlar, yemekler diyarında yaşayan bir domates varmış. Domates, toplumun koyduğu kurallara sımsıkı bağlıymış. Tüm planları ve tüm hayalleri, toplumun belirlediği sınırlar içerisindeymiş.
Domates’in mesleği, yemeklere tat katmakmış. Tüm yemeklerin arka fonunu süsler, tadını güzelleştirirmiş. Yemeklerde takımın vazgeçilmez bir parçası olmasına rağmen ön plana çıkmayı sevmez, arkada kalmayı tercih edermiş. Başarısız olmaktan korkarmış.
Domatesin bir de sevgilisi varmış: Salatalık. Domates ve Salatalık, yemekler diyarındaki herkesin onayladığı ve sevdiği bir ikiliymiş. Bu onay Domates’i çok mutlu ediyormuş ve Domates, tüm gelecek planlarını Salatalık ile beraber olacak şekilde oluşturuyormuş. Ta ki Salatalık onu bir kase yoğurt için terkedene kadar…
Bu olay, Domates’in hayatında aldığı en büyük darbeymiş. Öyle ki, Domates öfkesinden ve üzüntüsünden uyuyamaz ve düşünemez olmuş. Önce Salatalığa, sonra da kendisine duyduğu öfke ile sağlıklı kırmızı kabuğu kararmaya başlamış. Çürüyormuş. Öfke ile çürüyen, çürüdükçe ise daha da öfkelenen Domates, artık ne diğer meyve ve sebzelerle olan ilişkilerinde, ne de mesleğinde başarılı olabiliyormuş. Hiçbir yemek ekibi, bünyesinde çürük bir domates çalıştırmak istemez olmuş.
Bir gün Domates, kendini değiştirmeye karar vermiş. Bunun için ihtiyacı olan şey bir Bitkisel Gelişim Kursu imiş. Domates burada, toplumun söylediğinin aksine, bir sebzeden çok daha fazlası olduğunu görmüş. Önünde kocaman bir gelecek ve toplumun sınırlarını aşan birçok seçenek varmış. İster meyve, ister sebze, isterse her ikisi birden olabilirmiş! Ancak bu geleceği mutlu yaşamanın tek yolu affedebilmekten geçiyormuş.
Domates, önce kendisini, sonra da Salatalık’ı affetmeye karar vermiş. Tabii bu öyle kolay değilmiş. Ancak Domates, affetme yolunda attığı her adımda görmüş ki çürüyen kabuğu düzeliyor. Her adımda eski kırmızı kabuğuna biraz daha yaklaşan Domates, artık çok daha mutluymuş. Bu sayede Domates, reddedilme korkusunu da aşmaya başlamış ve tüm yemek ekiplerine iş başvusuru yapmış. Sonunda, hiç de planlarında olmayan bir meyve salatası ona kapılarını açmış. Domates, kıpkırmızı kabuğuyla bu salatanın içinde parlamaya ve bu eşsiz salataya yeni bir tat katmaya başlamış. Üstelik burada diğer tüm meyvelerle eşitmiş!
Pırıl pırıl yeni kabuğuyla domates, kendisine sevebileceği ve güvenebileceği yeni eş de bulmuş: Beyaz Peynir! Onu bırakıp giden Salatalık ise, rendenin içerisinde tüm benliğini parçalayarak bir cacığın içinde eriyip gitmiş.
Begüm
Muhtesem bi yaziydi, ta ki son cumleye kadar Begum hn, salatalik beden reddenin icinde eriyip gidiyo, neden, o eriyince domates mutlu mu oluyo icten ice.. salatalik da cacikla, diger sebzelerle mutlu mesut yasamis seklinde bitse oyku, bence muhtesem olurdu.
Efsane bir şey ödevlere katkılı bulunuyor mesela benim ödevime katkıda bulundu