Neden meditasyon yapmalısınız? İlk önce, her birimizin tam dinlenmeyi gerçekleştirmemiz gerektiği için. Gece uykusu bile tam bir dinlenme sağlamaz. Kıvrılıp dönerek, yüz kasları gerginken, devamlı rüya görerek dinlenmek zor! Uzansanız bile, hâlâ rahatsızlıkla kıvrılıp dönerek dinlenmek de olmaz! Kol ve bacaklarınız düz ama kasılmadan, sırtüstü uzanmak, başınızın altında yastık olmaksızın nefes alıp vermek ve bütün kasları gevşetmek; bu doğru duruştur ancak bu pozisyonda uykuya dalmak da daha kolay olur. Uzanmış halde, otururken olduğu kadar uzun meditasyon yapamazsınız. Bir oturma pozisyonda, tam dinlenmek ve karşılığında bilincinizi rahatsız eden ve engelleyen endişeleri ve sorunları çözmek üzere meditasyonda derinleşmek mümkündür.

Vietnam’daki emekçilerimiz arasında lotus pozisyonunda, sol ayağı sağ kalça üzerine sağ ayağı sol kalça üzerine yaslayarak oturabilen çok kişi vardır. Diğerleri yarım lotus pozisyonunda, sol ayak sağ kalça üzerindeyken veya sağ ayak sol kalça üzerindeyken oturabilirler. Paris’teki meditasyon sınıfımızda yukarıdaki bu iki pozisyonda da rahat edemeyen insanlar var, bu yüzden onlara Japon tarzı oturuşu, dizleri arkaya kıvırarak iki bacak üzerine yaslanmayı gösterdim. Ayakların altına bir yastık koyarak bu şekilde bir buçuk saatten fazla oturmak olasıdır. Yine de, başlangıçta biraz can acıtmakla birlikte herkes yarım lotus pozisyonunda oturmayı öğrenebilir. Fakat birkaç haftalık alıştırmadan sonra pozisyon yavaş yavaş epey rahat bir hale gelir. İlk başlarda, acı rahatsız edici boyuttayken bacakların yerini değiştirin veya başka bir oturma pozisyonuna geçin. Eğer lotus veya yarım lotus pozisyonunda oturulursa, her iki dizin de yere değeceği şekilde kalçaların altına bir yastık koyarak yükseltmek şarttır. Bu pozisyonla yaratılan, vücudun üç noktadan yerle teması müthiş sağlam bir pozisyon oluşturur.

Sırtınızı dik tutun. Bu çok önemlidir. Baş ve boyun, omurga ile bir hizada olmalıdır; düz olsunlar ama sert veya odun gibi değil. Gözlerinizi önünüze doğru, otuz ila altmış santimetre uzaktaki bir noktaya odaklayın. Yapabilirseniz, yüzünüzdeki hafif gülümsemeyi sürdürün.

Şimdi nefesinizi izlemeye ve bütün kaslarınızı gevşetmeye başlayın. Omurganızı dik tutmaya ve nefesinizi izlemeye yoğunlaşın. Kalan ne varsa, hepsini salıverin gitsin. Her şeyi gevşetin. Yüzünüzde endişenin gerdiği kasları rahatlatmak isterseniz bırakın yüzünüze o hafif gülümseme gelsin. Bu gülümseme oluştukça, bütün yüz kasları gevşemeye başlar. Hafif gülümsemeyi ne kadar uzun korursanız o kadar iyi olur. Bu, Buda’nın yüzünde gördüğünüz gülümsemenin aynısıdır.

Sol elinizi, avuç içi yukarı bakar şekilde, sağ avuç içinizin üzerine yerleştirin. Ellerinizdeki, parmaklarınızdaki, kollarınızdaki ve bacaklarınızdaki bütün kasları gevşetin. Her şeyi salıverin. Su yüzeyinin altında, nehir yatağı kımıldamazken akıntıyla dalgalanan su bitkileri gibi olun. Nefesiniz ve hafif gülümsemeniz dışında hiçbir şeye tutunmayın.

Yeni başlayanların yirmi veya otuz dakikadan daha uzun oturmamaları iyi olur. Bu zaman zarfında tam dinlenmeyi sağlayabilirsiniz. Bu dinlenmeyi sağlamanın tekniği izleme ve salıvermekte yatar. Nefesinizi izleyin ve kalan her şeyi salıverin. Vücudunuzdaki her kası gevşetin. Yaklaşık on beş dakika sonra ruhsal huzur ve neşeyle dolu derin sessizliğe ulaşmak olasıdır. Bu sessizliği ve huzuru devam ettirin.

Bazı insanlar meditasyonu sıkıntılı bir uğraş gibi görür ve daha sonra dinlenmek için zamanın çabucak geçmesini isterler. Böyleleri nasıl oturulacağını henüz bilmiyorlardır. Doğru oturursanız tam rahatlamayı ve huzuru oturma pozisyonunda bulmak mümkündür. Genellikle nehre atılmış bir çakıl taşı hayali üzerinde tefekküre dalmak faydalı olur.

Bir çakıl taşı hayali insana nasıl yardımcı olur? Size hangi pozisyon uygunsa, yarım lotus veya lotus şeklinde, sırtınız dik, yüzünüzde hafif gülümsemeyle oturun. Yavaşça ve derin nefes alın, nefesle bütünleşin. Sonra her şeyi salıverin. Kendinizi nehre atılmış bir çakıl taşı olarak düşünün. Çakıl taşı zahmetsizce dibe çöker. Her şeyden kopmuş olarak mümkün olan en kısa yoldan düşer, sonunda dibe, tam dinginlik noktasına ulaşır. Siz her şeyi salıvererek kendini nehre bırakmış bir çakıl taşı gibisiniz. Varlığınızın tam merkezinde nefesiniz var. Suyun altındaki ince kum yatağında tam dinlenme noktasına ulaşmanın ne kadar zaman aldığını bilmeniz gerekmez. Kendinizi nehir yatağına ulaşmış bir çakıl tanesi gibi dinleniyor hissettiğinizde, o nokta kendi dinginliğinizi bulmaya başladığınız noktadır. Artık hiçbir şey tarafından itilmiyor veya çekilmiyorsunuzdur.

Tam o oturma anlarının huzuru içinde, neşe ve hazzı bulamazsanız, o zaman gelecek tıpkı bir nehir gibi akıp gidecek. Ve gelecek şimdiki zaman olduğunda, onu yaşamanız mümkün olmayacaktır. Neşe ve huzur, tam bu oturma saatinde mümkün olan neşe ve huzurdur. Eğer onu burada bulamazsanız, hiçbir yerde bulamayacaksınız. Düşüncelerinizi, bir gölgenin nesnesinin peşinden koştuğu gibi kovalamayın. Düşüncelerinizin arkasından koşmayın. Neşeyi ve huzuru tam bu anda bulun.

Share This