İletişim konusunda faydalı bir genel kural asla konuşan kişinin ne kastettiğini ondan daha iyi bildiğinizi varsaymamaktır ! Eğer şüphe duyarsanız açıklamasını isteyin.

İyi sözel iletişim hepimizin bazen yetersiz kaldığı bir şeydir fakat bu insan etkileşiminin temelidir – onsuz çok kafa karıştıran  bir dünyada yaşardık.Çiftlerin iletişim kurarken uygulamaları gereken  birkaç basit kural vardır.

İyi Sözel İletişimin Kuralları

• Kısa ve öz konuşun. Bir cümlede çok şeyden ziyade az şey söylemek daha iyidir ve sonra eşinizin ortaya konulan husus hakkında yanıt verebilmesi için bir ara vermeniz gerekir.
• Sık sık ara verin. Bu eşinize yanıt verme şansı verir. Monologlar iyi ilişki kurmaya katkıda bulunmaz. ‹yi iletişim genellikle yanıt olasılığına yer bırakır.
• Olumlu olun. “Bana hep köstek oluyorsun” (olumsuz ve eleştirel) ifadesi ile alternatif “Her zaman benimle hemfikir olmasan da bana destek olmanı isterim” (bir yardım talebi) ifadesi arasında dünya kadar fark vardır.
• Olumsuz bir şey söyleseniz de lafınızı her zaman olumlu bir ifadeyle bitirin. Bu söylenen olumlu bir şeyin ardından hemen eleştirel bir sözün geldiği “sonunda bir iğnelemeyle biten” konuşmalardan uzak durmayı gerektirir. Burada püf noktası bu “iğnelemeyle biten” sözü olumlu bir şekilde sonlanan bir ifadeye dönüştürmektir. Böylece “Şimdi çaba gösteriyorsun ama uzun zamandır çok huysuzdun” (iyi başlayıp iğnelemeyle son bulan bir ifade) sözü “Uzun zamandır huysuzluk yaptığını düşünüyordum ama artık çaba gösterdiğini görüyorum” şeklini alabilir.
• Kesin olun. Bu çok fazla genelleştirmemeye çalışmak ve olabildiğince açık ifade etmek anlamına gelir. Onun için “Beni hep başkalarının önünde küçük düşürüyorsun” ile “Annen arabadayken sürücülüğümü eleştirmen beni üzdü” arasında büyük fark vardır. ‹kinci versiyon en azından eşin meseleyi çözmeye çalışmasına ve benzer bir durum ortaya çıktığı zaman daha az açık sözlü olmaya çalışmasını mümkün kılar.
Geçmişten şikâyet etmektense gelecekte farklı davranmanın yollarını önerin. Sunulan bir alternatif her zaman bir şikâyetten daha çok kabul görür. Karşıdaki kişi bu öneriyi her zaman kabul edebilir ve böylece bir açmazdan veya tartışmadan kaçınılabilir.
• Eğer geçmişi konuşmaktan kaçınamıyorsanız, bunu eşinizin bunun çok uzun sürmeyeceğini bileceği şekilde sınırlandırın. Bunu bir konuşma zamanı belirleyerek ve yanınıza her ikinize de zamanın dolduğunu bildirecek bir zamanlayıcı koyarak yapabilirsiniz (bkz. 5. Bölüm).

• Konuya bağlı kalın ve başka alanlara sapmayın. Çoğunlukla konuşmanın kapsamını genişleterek başka anlaşmazlık alanlarına da değinme dürtüsü duyulur. Eğer konu hakkında söylenecek başka bir faydalı söz yoksa çift bu konuda konuşmayı kesmeli ve ya konuyu değiştirmeli ya da ortam yatışana kadar ayrı odalara gitmelidir.
• Eğer eşiniz hakkında konuşuyorsanız “zihin okumamaya” çalışın. Eşinize bir şey hakkında ne düşündüğünü sormak, ona onun ne düşündüğünü düşündüğünüzü söylemenizden çok daha iyidir. Eğer tahmininiz yanlışsa sadece eşinizi kızdırırsınız.
• Söylediğiniz her söze “sen”den ziyade “ben” ile başlamaya çalışın. Bu her zaman kolay olmaz ve 5. Bölümde daha açık bazı öneriler sunuyoruz. Bu aşamada hatırlanması gereken önemli nokta, eğer “ben” ile başlarsanız eşinizin saçmaladığınızı veya onun adına konuşmaya hakkınız olmadığını öne süremeyeceğidir.

Üstesinden gelmek serisi ”Çiftlerde Yaşanan İlişki Sorunları”

Share This