Değişim sözcüğü size neyi çağrıştırıyor? Ya transformasyon yani dönüşüm? Değişmeyen tek şey değişimin sürekli olduğudur. Yeni ve çelişkili bir bilgi ya da deneyimle karşılaştığımız zaman düşüncelerimiz dört yolla değişir;

1) İstisnalar kuralı bozmaz: Bu, en basit ve en sınırlı değişim yoludur. Arada bir “mutlak doğru” olarak kabul ettiği bir kurala uymayan bir deneyim yaşasa da kişi bu istisnai olayın kuralı bozmadığını savunur. Örneğin, materyalist dünya görüşünü savunan bir yayıncı arkadaş, telepati denilen bir şeyin varlığına inanmıyordu. Ona göre telepati boş ve saçma bir şeydi. Gerçi kendisi bir arkadaşını yoğun olarak düşünürken o arkadaşından telefon gelmesi, yedi yıldır görmediği bir dostunu hiçbir neden olmaksızın düşünürken yolda karşısına çıkması gibi olayları yaşamıştı. Ama bunlar yalnızca tesadüftü. Telepati olduğunu kanıtlamazdı.

Kendi doğrularının “mutlak doğru” olduğunu düşünen kişiler, bu doğruları sarsan bir olayla karşılaştıklarında bunu inandıkları “mutlak” kuralları geçersiz kılan bir “yeni gerçek” olarak algılamak yerine, bu tür açıklanmayan olayların kuralları değiştirmediğini savunur. İçten içe kendi inançlarından şüphe etmeye başlasalar bile.

2) Basamak değişim: Yavaş yavaş oluşan bu değişimde kişi değiştiğinin farkına bile varmaz. “Ben eskiden neysem şimdi de oyum. Asla değişmem” diye nutuk atan kişiler -en sıradan ve sayıları en çok olan- bu sınıfa girerler. Bunlar değişimden en çok korkan, ruhsal boyutta en az gelişmiş kişilerdir.

3) Sarkaç değişim: Kesin bir inancın tam zıttı kesin inançla yer değiştirmesidir. Çok dindar bir kişinin birdenbire ateist olması, bir fahişenin tümüyle kapanıp dünyadan elini eteğini çekmesi, bir politik görüşten tam zıttı bir görüşe geçmek gibi. Sarkaç değişimi yaşayan kişiler, bir önceki deneyimlerini tümüyle reddederler. Hatta sarkaç değişimlerinden önceki düşünce ve inançlarına sahip insanların fanatik boyutta baş düşmanları kesilebilirler. Aslında düşman oldukları şey, o kişilerde gördükleri kendilerine ait suçluluk duyguları ve nefrettir, kendilerine olan düşmanlıklarıdır.

Bu tür değişimde insan, bir yarım bilmekten, diğer uçtaki yarım bilmeye gider.

Bu ilk üç değişim, bireyde transformasyon (dönüşüm) yaratmaz. Çünkü beyin, çelişkili gibi görünen bilgilerle bir sentez yaratmadığı sürece baş edemez. (Tez ve antitez, sentezi oluşturur.) Çift görme rahatsızlığında beyin, görüntüleri tek bir imaja çeviremediği için, bir süre sonra gözün birinden gelen sinyalleri bastırır. Beyinde bu göze ait görsel hücrelerin çalışmaması, kişiyi körlüğe kadar götürür. Tıpkı beynin dominant, yaygın, kabul gören inançlara uymayan bilgileri bastırarak insanı yaşam körlüğüne götürmesi gibi.

Bu sayfalarda sürekli bahsedeceğimiz değişim yani insanı sevgi bilincinin boyutuna götüren “Paradigma Değişimi” ise “Transformasyon” dediğimiz gerçek değişimdir. Yani düşüncelerin güçlü bir senteze ulaşarak uyumlu hale gelmesi, dönüşmesidir.

Transformasyona (dönüşüme) dördüncü boyut değişimi de diyebiliriz. Yepyeni bir bakış açısı, bir aydınlanmadır söz konusu olan. Bilgilerin ve deneyimlerin bir araya gelip yepyeni bir yapı oluşturmasıdır. Bebeğin, anne ve babanın birleşmesiyle meydana geldiği halde ikisinden de farklı, özgün bir birey olması gibi.

Şöyle özetlersek, istisnalar kuralı bozmaz diyenler, “Bazı açıklanmayan konular dışında benim düşündüğüm doğru” der. Basamak değişimciler “Daha önce düşüncelerim de doğruydu, ama şimdi kesinlikle doğru olduğunu biliyorum” der. Sarkaç değişimciler “Daha önceki düşüncelerimin ne kadar yanlış olduğunun farkına vardım ama şimdi doğru yolu buldum” der. Paradigma değişimcileri (dönüşümcüler) ise “Daha önce kısmen de olsa bazı şeylerin var olabileceğini seziyordum. Şimdi ise biraz daha geniş düşünebiliyorum. Düşüncelerin sınırsızlığının gittikçe daha çok farkına varabiliyorum” der.

Dönüşümcüler, daha önceki düşüncelerinin bulmacanın sadece bazı parçaları olduğunu, şimdi bildiklerinin ise daha sonra bileceklerinin yine bir parçası olduğunun bilincindedir. “Değişim” sözcüğü onları korkutmak bir yana, “Genişlemek, zenginleşmek, olgunlaşmak”la eş anlamlıdır.

Bilinmeyeni bilinir kılmak, yeni boyutlar kazanmak heyecan vericidir.

Değişmek sizin için ne anlama geliyor? Ürkütücü mü, heyecan mı verici?

Nil Gün

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/degisim/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/degisim/" data-text="Değişim" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/degisim/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p><img decoding="async" class="alignleft wp-image-3760 size-thumbnail" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2018/02/JW0rM3p-150x150.jpeg" alt="" width="150" height="150" />1952 yılında doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okudu.<br /> 1972 yılında gittiği Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde on dört yıl sürekli, on iki yıl da aralıklarla yaşadı. Kaliforniya’da alternatif sağlık, alternatif eğitim, insan potansiyeli ve hümanistik psikoloji alanlarında eğitim gördü.<br /> Zihin Bilimi, Hipnoterapi, Reiki, Rebirthing, NLP ve kinesiyoloji eğitimleri aldı. California Jaycee’s organizasyonunda uzun yıllar bireysel gelişim alanında hizmet verdi. Sorunlu çocukların gittiği okullarda gönüllü çalıştı.<br /> International Council for Self-Esteem Türkiye temsilcisidir.<br /> Türkiye’de ilk kez 1993 yılında hipnoterapi yöntemiyle ağrısız ve ilaçsız, suda doğum yaptırdı.<br /> Basın dünyasında birçok dergide ve Güneş gazetesinde araştırmacı gazeteci ve köşe yazarı olarak çalıştı. Dört yıl Bilar ve Bilsak’ta haftalık konferanslar verdi. Değişik radyolarda (Enerji FM, Show Radyo, Best FM ve Radyo TRT1) Kuraldışı ve Ötesi adlı psikoloji ve bireysel gelişim eksenli programlar hazırlayıp sundu. TGRT’de hafta içi her gün, Nil Gün ile Yeni Bir Gün adıyla bir sohbet programı yaptı. Radikal gazetesinde psikoloji ağırlıklı dizi yazıları yayımlandı.<br /> Cine-5 kanalında Çekim Yasası programını hazırlayıp sundu. (2007)<br /> Amerika’da 1981, Türkiye’de 1989 yılından beri, bireysel ve kurumsal workshop çalışmaları yapıyor.<br /> Bireysel gelişim kavramının Türkiye’ye girmesinde ve birçok yayınevine yaptığı danışmanlıkla bu alandaki yayınların tanınmasında öncü oldu. Ayrıca uzun yıllardır ideali olan, okullara Özsaygı (Self-Esteem) derslerinin girmesi için ilk adımı attı ve özel bir okulda Özsaygı dersleri vermeye başladı.<br /> Çok sayıda kitabı, çevirisi; hipnomeditasyon, zihin programlaması, motivasyon ve çocuk eğitimi CD’si vardır. Ayrıca Bütünsel Kinesiyoloji alanında yaptığı çalışmaları içeren, Bedenin Bilgeliği adında kapsamlı bir DVD çıkarttı.<br /> Öncelikli hedefi, Bütünsel Kinesiyoloji (PiKi) eğitmenleri ve danışmanlar yetiştirerek eğitim, sağlık ve iş hayatı alanlarında topluma yararlı olmaktır.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This