Nedir bugünkü fırtınam? Kendimi sanki sağanak bir yağmurun ve hızla esen rüzgarın ortasında yolunu kaybetmiş sığınacak yer arayan biri olarak düşünüyorum. Yağmur o kadar şiddetli ki her yanım sırılsıklam olmuş aynı zamanda rüzgar dengede kalmamı zorlaştırırcasına esiyor. Ne yapmam gerektiğini düşünemeyecek halde hızla hareket ediyorum. İstediğim bu fırtınadan, bu sağanaktan kurtulmak .

Yağmur acımasızca yüzüme şaklıyor. Yanaklarıma binlerce iğne batırılmış gibi geliyor. Peki nedir bu beni kuşatan yağmur? Her kaynaktan gelen kendini bulma yolculuğumu hangi alanda sürdüreceğime karar verememe sürecinde yaşadığım kafa karışıklığı olabilir mi? Evet, kesinlikle böyle bence. Kafam karışık; kaynak o kadar çok, istediğim hoşlandığım alan o kadar çeşitli ki oradan oraya savruluyorum. Aynı zamanda değişimin rüzgârı öyle bir önüne katmış ki beni, geriye dönüp bakmam imkansız. Geriye dönmeyi de düşünmüyorum zaten. Ama keşke bir sığınağım olsa. Yolumda beni dinleyecek, bir bardak sıcak çayla düşüncelerimi anlamama yardımcı olacak bir dost arıyorum şu an. Bu fırtınanın dineceğini,yolumun açılacağını, zihnimin netleşeceğini biliyorum da şu an bir mola öyle gerekli oldu ki.

Düşünüyorum beni bu fırtınadan kurtaracak sığınak neresi olabilir, kim olabilir? Şu an tam da onunla baş başa olduğumu fark ediyorum. Benim sığınağım, beni anlayacak, sıcacık çayla sohbetime ortak olacak, bana şifrelerimi çözmenin yolunu gösterecek olan kurtarıcım: yazmak; kendimi yazarak ifade etmek; yazarak çözülmek; yazarak benliğimin sınırlarına doğru yolculuk etmek. Bu yüzden sığınağımı şöyle düşlemek istiyorum: Yoluma bıraktığım bir hediye gibi tıpkı. Sıcacık bir mutfakla çalışma odası ve bir yataktan oluşan, minik bir bahçesi bulunan bir mekân. Çayım hazır; o fırtınadan yorulmuş ve üşümüş olarak geldiğimde dinleneceğim, kendi yanıtlarımı bulmak üzere yazmaya koyulacağım, belki okuyacağım birkaç kitap da kitaplıkta yerini bulmuştur. Yağmurun, rüzgârın etkileri üzerine düşünüp sonra da bu sakin mekânda olduğum için şükredeceğim. Belki eşim, can dostum, yol arkadaşım da oradadır; birlikte soluklanır fırtınam üzerine konuşuruz. Sonra o bana bu fırtınanın kazandırdıkları üzerine bir şeyler anlatır ve kaybettiğim hiçbir şey olmadığını, sadece isteklerim arasındaki kararsızlığıma ancak dinginlikle son verebileceğimi söyler.

Huzur bulurum, rahatlarım, ısınırım, uyurum belki. Dinlenmiş bir sabaha merhaba derim. Derken fırtınamı oluşturan etkenler ile bunların nedenleri, sonuçları ve bu fırtınadan çıkış yolu yavaş yavaş kâğıda dökülür… Kim bilir belki de yazıyla verilen bir molada bu kadar huzur bulmak mümkündür. Fırtınalarda sığınabileceğimiz sığınaklarımızı belirleyip daha az hasarla kurtulmanın mümkün olduğunu düşleyebildiğimiz günler diliyorum.

Yurdanur Güleç

Share This