Hayatımda hoşuma gitmeyen yaşam deneyimimi sordunuz yanlış anlamadıysam. Cevap veriyorum. Hayatımda hoşuma gitmeyen yaşam deneyimlerinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci… sırasında eşime karşı olan öfke kontrol sorunumun yarattığı kalp kırgınlıkları var.

Bu durumun ortaya çıkması için ne mi yaptım? Cevap veriyorum. Onu ilahlaştırdım, mükemmellik kraliçesi yaptım onu. Çünkü ben ancak mükemmeli seçer, ancak mükemmelle birlikte olabilirdim. Ona ve onun mükemmelliğine aptalca güvenmiştim. Onun insan olduğunu unutmuş, en ufak olumsuzluğunu acımasızca ve anlayışsızca eleştirmekten geri kalmamıştım. Aslında eleştirdiğim kendi seçimimdi. Nasıl olurdu da benim mükemmel eşim böylesine basit hatalar yapabilirdi? Nasıl olurdu da ben böyle birini seçmiştim? Seçimim bir hata mıydı? Kendimi mi kandırmıştım? Hem ben nasıl böyle bir hata yapabilirdim ki? Hani beni çekip çevirecekti? Hani bana anlayışlı bir anne olacaktı? Nasıl olurdu da böyle hatalar yapabilirdi? Hayır, olamazdı, olamazdı, olamazdı. Tüm öfkemi hak etmişti bu nedenle. Hatalar yapıp beni hayal kırıklığına uğratan ve beni öfkelendiren ta kendisiydi. Tahammülsüzdüm. Tüm olumsuzluklarına öfke patlamalarımın tek müsebbibi olarak bir de beni sorumlu tutuyordu. Bana böyle bağırma, benden özür dile diyen tepkilerine cevap vermedikçe daha da üstüme üstüme geliyordu; aynı annem gibi. Kongreye, toplantılara gitmek istediğimde izin almam şarttı; aynı annemden almam gerektiği gibi. Ben tam annemden özgürleşirken, yeni annem, Eşim, çıkmıştı karşıma. Ama dur bir dakika; ben istememiş miydim onun hayatımı çekip çevirecek bir anne olmasını kendime? Şimdi niye bu serzeniş? İstediğim gibi bir anne bulamamıştım yine, değil mi? İşte yine apaçık bir başarısızlık. İşte yine ve yeni bir öfke düğmesi defalarca ve acı acı basılmayı bekleyen.

SAYFA-BOLUMU

Heeyy! Kendine gel dostum. İçindeki çocuğa kulak ver. Bak ne diyor sana dinle. biriz, birlikteyiz işte. Güç bizde artık. Sorumluluğunu üstlen ve gücümüze güç katalım sonsuz cesaretle. Başkalarını suçlayarak kurtulamazsın dertlerinden, bu şekilde ancak onların gücünü arttırabilirsin, kendini daha da ezik hale getirerek.

Eşini sen seçtin. Ona, “Sen kapalı ve gizemli bir kutusun, seni açınca ne çıkacak merak ediyorum ve çıkacak her şeye razıyım” derken yalancılık mı yapmıştın? Hayır, son derece cesur, içten ve heyecanlıydın, unuttun mu Murat Efendi? Şimdi neyin nesi bu çark edişin? Toplantıya, kongreye ya da her nereye gitmek, her ne yapmak istiyorsan ondan izin almak zorunda değilsin. Hiçbir şey için hesap vermek zorunda değilsin. Haber ver yeter. Ona mükemmellik tacını takma çünkü mükemmel değil, hiç olmadı, hiç olmayacak. O senin annen değil, olamaz da. O senin seçimin, o senin eşitin, o dans pistinde partnerin. Elbette arada sırada birbirimizin ayağına basacağız yaşam dansında. Maharet aynı ahengi vakit geçirmeden yeniden tutturmak. Öfkenin sorumlusu sensin; tek ve has sorumlusu. İster şifa sun kızgınlığına, yakıp dökme etrafını, ister sal gitsin kontrolsüz, azgın bir boğa gibi etrafını tarumar et; senin seçimin.

Ben, Murat Tonbul, öfkelenmeye hakkım olduğu bilinciyle söz veriyorum ki kızdığım anlarda sağlıklı kızgınlık giysisinden başka bir esvap giymeyeceğim artık. Tam püskürecekken yanardağ misali bir es vereceğim, “Kuraldışı” çapasını haykırıp, PiKi ile topraklayacağım seni. Artık yok sana etrafını yakıp yıkmak; artık yok sana kıymetlimin kalbini yok yere kırmak. Sana “DUR!!!” diyorum tüm benliğimle. Dur ve derin bir nefes al. İnan bana bundan sonra cesurca söyleyeceğim “Hayır”larla destekleyeceğim seni. Seni hiç başıboş bırakmayacağım.

Formül basit: ES, NEFES, ÇAPA, PİKİ. Güle güle öfke.

 

Share This