Organik gıda mı almalıyız? Sağlık için evet! Organik gıdalar sizi pestisit (böcek ilacı) gibi zehirli kimyasallardan korur.
Her meyve ve sebzeyi organik mi almalıyız? Hayır. Her gıdayı organik almak gerekli değildir.
İnce kabuklu meyve ve sebzeler:
Kabuğunun soyulması güç ya da kabuğuyla yenilen meyve ve sebzeleri organik yemenizde fayda var. Bu gıdaları ince kabukları ile birlikte yediğimiz için ne kadar yıkarsak yıkayalım üzerlerine sıkılan zehirle birlikte yiyoruz. Çünkü zehir sadece yıkanarak asla temizlenmiyor. Kalın kabuklu meyve ve sebzeler soyulduğu için böcek zehrini büyük ölçüde elimine ediyor. Her meyve ve sebzeyi soymadan ya da kesmeden önce iyice yıkayın, çünkü kesmek kabuktaki tüm kimyasalları meyvenin yenilebilecek kısmına taşıyor.
Organik alınmasını önerdiğim meyve ve sebzeler:
Patates, havuç, kabak, elma, şeftali, çilek, böğürtlen, kiraz, üzüm, armut, nektarin, yeşil biber, kereviz, marul.
Marulun, ıspanağın, yeşilliğin organiği çoğu süpermarkette yok henüz ama talep edin. Satın aldığınız ve talep ettiğiniz her ürünle satın aldığınıza onay veriyorsunuz. Marul ve yeşil yapraklı ürünler yüksek oranda böcek zehrine maruz kalıyor. Yeşil yapraklı ürünlerin kabuklarını kazıyıp kimyasalları elimine etme olanağımız yok. Yapabileceğimiz en iyi şey yeşil yapraklıları sirkeli suda bir süre tutmak.
Organik alınması şart olmayan meyve ve sebzeler:
Portakal, greyfurt, avokado, ananas, muz, kivi, bezelye, brokoli, lahana, kuşkonmaz, karnabahar, patlıcan, kavun,
Bu ürünler zaten yetiştirilmek için böcek öldürücü zehirlere ihtiyaç duymuyor. Organik olmayanını da satın alabilirsiniz.
Çekirdeksiz karpuzdan uzak durun. Çünkü bu karpuzlar kısır tohumlarla üretiliyor. Bizim çekirdeksiz karpuzu kolaylıkla yememiz amacını taşımıyor.
Çekirdeği (tohumu) olmayan karpuz kısır karpuzdur. Her kısır (çekirdeksiz, tohumsuz) ürün, onu tüketen canlının kısırlaşmasına katkıda bulunur.
Süt ürünleri:
Süt veren hayvanların hızlı büyümesi ve çok süt vermesi için, çok miktarda hormon ve antibiyotik kullanılıyor. Marketlerde satılan süt ve süt ürünleri üstelik pastorize ediliyor. Bu da kalbimizi sağlam tutan Omega 3 yağ asitlerinin tümüyle yok olması anlamına geliyor.
Süt, yoğurt ve peynirin organik olanını seçin. Artık süpermarketlerde bulunuyor. Sütün cam şişede gelen günlük olanını seçin.
Deniz ürünleri:
Balığın denizden avlananlarını tercih edin. Ama onların da ne kadar zehre maruz kaldığını bilmemize imkân yok. Malum sularımıza kimyasallar karışıyor. Yine de çiftlik balıklarının Omega3 yağını hiçbir şekilde ihtiva etmediğini bilin. En azından deniz/okyanus ürününde biraz olsun Omega3 var.
Et ürünleri:
Kırmızı et sevenler için iyi haber yok. Et parçaları domuz, sığır ya da tavuk yağıyla birleştirilerek biftek haline getirilebiliyor. Taze et görüntüsü vermek için renklendiriliyor. Bu birleştirmeyi uzman aşçılar bile anlayamıyor. Parçacıklardan elde edilen bifteği bir bütün sanarak midenize indirebiliyorsunuz. Büyükbaş hayvanlar ve tavuklar daracık yerlerde bol miktarda antibiyotik ve hormon verilerek, GDO’lu yemlerle beslenerek hızla büyütülüyor. Tavukların kesinlikle organik alınmasında yarar var. Kuzular çoğunlukla hâlâ merada yetiştiği için antibiyotik ve hormon oranı en az kırmızı et türü.
Bir şey daha; üzerinde organik yazan her ürün, hatta bazı tanınmış markalar ne yazık ki organik değil. Organik tarımı desteklemek çok önemli ama aldığımız ürünün gerçekten organik olduğundan da emin olmamız gerekiyor. Bu yüzden mutlaka güvendiğiniz üreticilerin ve özellikle sertifikalı üreticilerin ürünlerinden alın. PiKi testi yapmayı bilenler ve kitaplardan ya da DVD’den öğrenenler, bir gıdanın organik olup olmadığını anlamak için PiKi testi yapabilirler. (Ben öyle yapıyorum.)
Ülkemizde kötü beslenmeden kaynaklanan hastalıklar için yılda yirmi milyar dolar harcanıyor. Sağlığınızı korumaktan siz sorumlusunuz.
Sevgiyle hoşça olun.
Nil Gün