İletişimde Ustalaşmak
Saim Koç
Düşüncelerimizi ve duygularımızı paylaşırken zaman zaman birbirimizden taleplerimiz olur. Makul taleplerimiz karşılanırken makul bulunmayanlar reddedilir.
Eğer talebimiz bizim için çok önemli ise bazen sağlıklı olmayan yollardan bunu kabul ettirmeye çalışırız.
Bu durumda tamamen talebimize kilitlenir, onu gerçekleştirebilmek için birçok şeyi göz ardı ederiz; karşımızdaki insanın duyguları, düşünceleri, kendisinden talep ettiğimiz şeyi yapmak isteyip istemediği önemli değildir. Amacımızdan başka bir şey düşünmediğimiz için zaten bunları görmemiz mümkün de değildir. Bizim gibi düşünmelerini, bizim gibi hissetmelerini sağlamak, gücümüzü ve isteklerimizi kabul ettirmek için onları kendi nesnemiz haline getirmeye çalışırız. Bu anlayışla kendimizi de bir nesne haline getirdiğimizi fark etmeyiz bile.
İşte karşımızdakini isteği dışında yönlendirmek için başvurduğumuz bu yollara manipülasyon diyoruz.
İletişimde sıkça başvurulan dört çeşit manipülasyon vardır.
1. Yumoşlar
2. Suçlayıcılar
3. Bilgisayarlar
4. Kaçaklar
Yumoşlar
Yumoşların sesleri tiz ve tırmalayıcıdır. Tartışmalarda karşı tarafın kızmasını önlemek için alttan alırlar. Eziktirler, arabulucuyu oynarlar, farklılıkları uyumlu hale getirmeye çalışırlar. Başkalarını yumuşaklıkla savunurlar, bir sorun varsa örtbas etmeye, ortalığı yatıştırmaya çalışırlar.
Sık sık özür dilerler. Ama bu, yaptıkları için değil; adeta varlıkları için dilenen bir özürdür. Neredeyse her şeye “Peki” derler. Kolay kolay karşı çıkmazlar. Yumoşlardan “Hayır” sözcüğünü pek duymazsınız.
Amaçlarına ulaşabilmek için bizdeki acıma duygusuna seslenirler. En ağır eleştirileri bile alttan alarak geçiştirebilirler. Bu tür yaklaşımların ardında “iyi insan” olarak kabul görmek ve onaylanmak isteği yatar.
Yumoşların çocukluklarında aldıkları mesaj:
“İnsanlara yük olma. Kendin için bir şey istemek bencilliktir.”
Suçlayıcılar
Suçlayıcıların sesleri sert ve otoriterdir. Bağırır gibi konuşurlar. Saldırgandırlar. Yargılayıcı ve aşağılayıcı bir tarzları vardır. Durmadan kıyaslarlar ve şikâyet ederler. Hata buluculukta üstlerine yoktur. Karşılarındaki kişiye konuşma fırsatı tanımaz, sık sık söz keserler. Konuşurken parmaklarını suçlarcasına sallayanlar onlardır. Bir soru sorsalar bile yanıtı beklemeden konuşmaya devam ederler. Çünkü soruyu öğrenmek için değil, azarlamak, yargılamak için sorarlar. Amaçları güçlü olduklarını göstermektir.
Konuşmalarında genelleme sözcükleri çok sık geçer. Ortada bir sorun varsa bundan sorumlu tutup suçlayacakları birilerini mutlaka bulurlar. Kendileri dışında herkes hatalıdır. Ender olarak ağızlarından hatalarını kabullenir gibi bir söz çıksa da hemen ardından “Ama…” diye başlayan bir cümleyle özeleştiriyi iptal ederler.
Suçlayıcıların çocukluklarında aldıkları mesaj:
“Korkak olma! Kimsenin seni aşağılamasına izin verme!”
Bilgisayarlar
Bilgisayarların sesleri duygusuz, kuru ve monotondur. Mantıklı, sakin ve soğukkanlıdırlar. Nutuk atar gibi konuşurlar. Uzun cümleler kurarlar. Zeki görünmek onlar için önemlidir. Çok dikkatli konuşmaya, hata yapmamaya özen gösterirler. Konuşmalarında kendi alanında otorite sayılan kişilerden alıntılara çok sık rastlanır. Fikirlerini bu kişilerin görüşleriyle güçlendirmeye özen gösterirler.
Sadece kendi konuşmalarına odaklanırlar, sizin ne dediğinize pek kulak asmazlar.
İzah ederler, ölçerler, tartarlar, mantık yürütürler. Yapmalısın, etmelisin, yapmamalısın gibi tavsiye sözcüklerini sık kullanırlar. Bedenleri dik ve hareketsizdir. Konuşurken sadece başları hareket eder. Henüz anlatacakları bitmemişse, araya girip soru sorsanız da nafiledir; onlar kendi bildiklerini anlatırlar. Soruyla cevap arasında hiçbir ilişki kuramadığınız için kendi zekânızdan kuşkuya düşebilirsiniz.
Bilgisayarların çocukluklarında aldıkları mesaj:
“Mantıklı ol! Duygularınla hareket edersen istismar edilirsin.”
Kaçaklar
Kaçaklar zayıfı oynarlar, genellikle sessiz kalırlar. İşlerine gelmeyen durumlarla karşılaştıklarında ya anlamazlıktan gelirler ya konuyu değiştirirler.
Ergen yaşlarda evlerini bir otel gibi kullanırlar. Evi genellikle ilk terk eden de onlardır. Onların yüzünü yemekten yemeğe görebilirsiniz. Odalarının kapısını kapatır; müzik ya da bilgisayarla oyalanırlar. Böylece evin içindeki görmek ve duymak istemedikleri şeylerden kaçarlar. Topluluk içinde bulunmak zorunda kaldıklarında ise bu kez düşünce olarak oradan uzaklaşırlar. Durmadan bir şeyleri çekiştirirler; saçlarıyla oynarlar, çoraplarını düzeltirler, ellerine geçirdikleri bir kalemi döndürürler; her hallerinden orada olmadıkları bellidir. Hızlı hareket ederek yalnızlıklarını, amaçsızlıklarını ve yetersizliklerini unutmaya çalışırlar.
Kaçakların çocukluklarında aldıkları mesaj:
“Aman boş ver, dünyayı bu kadar ciddiye alma.”
Değersizlik ve yetersizlik duygusu özgüven eksikliği sorunudur. Bu dört manipülasyon içinde yumoşlar ile bilgisayarlar değersizlik duygusunun; suçlayıcılar ile kaçaklar yetersizlik duygusunun ürünüdür.
Kuraldışı’nın 21 Ocak’ta başlayacak Etkisel İletişim workshopu ile ilgili bilgi edinmek ve kayıt yaptırmak için tıklayın.
Kaynak: İletişimde Ustalaşmak
Saim Koç