Doğum tarihini bilmiyor olsaydın, kaç yaşında olduğunu tahmin ederdin? Hissettiğin yaşın kaç olurdu?

Frank Sinatra’nın henüz daha 38 yaşındayken hit olmuş, adeta ileriyi gören şarkısının adı “Young at Heart” idi. Yüreği genç olmak.

Purdue Üniversitesi’nin yaptığı araştırma “İnsan hissettiği yaştadır” sözünün doğru olduğunu kanıtlıyor.

Araştırma 55-74 yaşları arasındaki katılımcılarla yapılıyor. Katılımcıların kronolojik (takvim) yaşları ile hissettikleri yaşları tespit ediliyor. Araştırma belli bir yaşın üzerindeki yetişkinlerde hangi yaşın zihinsel yeteneklerinin kullanma becerileri üzerinde etkili olduğunu tespit etmeyi amaçlıyor.

Katılımcılara şu soru soruluyor, “Kendinizi en çok hangi yaşta hissediyorsunuz?”

Çoğunluk kendisini nüfus kâğıdı yaşından ortalama 12 yaş genç olarak tanımlıyor. Kendisini bulunduğu yaştan genç hisseden katılımcıların gelecek yıllarda da zihinsel yeteneklerine daha fazla güvendikleri görülüyor… Ve bu güvenlerinde de son derece haklılar.

Journal of Gerontoloji adlı sosyal bilimler dergisinde yayımlanan araştırma sonuçları, hissedilen yaşın, takvim yaşından daha etkili olduğunu ortaya koyuyor.

Kendinizi genç hissediyor musunuz?
 
Gençlik, içindeki enerjiyi hissetmek ve ifade etmektir. Hayatın içinde canlı bir duruşa sahip olmaktır. Araştırmacılar genç olmayı şu özelliklerle tanımlıyor:

Sevmeye ve sevilmeye ihtiyaç duymak
Öğrenmeye ve sürekli gelişmeye ihtiyaç duymak
Meraklı olmak
Araştırmacı ve sorgulamacı olmak
Güçlü hayal gücüne ve yaratıcılığa sahip olmak
Açık fikirli olmak
Yeni deneyimlere açık olmak
Yaşamdan haz almak
Doğal ve spontane olmak
Espri anlayışına sahip olmak
Coşkulu ve keyifli olmak
Esnek olmak
Aktif olmak (Fiziksel ve zihinsel)
Sosyal olmak
Küçük şeylerden mutluluk çıkarabilen neşeli bir kişiliğe sahip olmak

Beynimiz ve bedenimiz bu özellikleri sadece çocukluk döneminde değil, yaşam boyu sürdürebilecek kapasite ile düzenlenmiş. Ama aile, öğretmenler, arkadaşlar, toplum, TV ve reklamlar aracılığıyla empoze edilen sözde “genç olmak” kavramı, hatta kendi kendimize söylediğimiz sözlerle kendimizi yaşlı hissedebiliriz; kaç yaşında olursak olalım.

Bunu görmek için derdi giyim kuşamdan ve sevgili bulmaktan ibaret olan, yanında arkadaşı varken de birileriyle sürekli mesajlaşan, elinden cep telefonu düşmeyen, yüzeysel popülerlik peşinde koşan, okumaktan, öğrenmekten, kendini geliştirmekten hoşlanmayan donuk suratlı bazı gençlere bakmak yeterli oluyor. “Ne kadar cep telefonu firmalarını kazandırırsan o kadar gençsin” diyor telefon firmaları.

Mutsuz genç yaşlandıkça daha da mutsuz olur.

Nitekim elli yaşında hayatı başına gelen bir talihsizlikmiş gibi sürdüren yaşam yorgunu ihtiyarlar da var, seksen yaşında hâlâ dinç, üreten ve yaşamdan keyif almayı bilen gençler de var.

Peki, kaç yaşında olursanız olun gençliğinizi nasıl korursunuz?
 

  • Hayatın her anında seçimleriniz olduğunu bilin. Toplumun yaşlanma ile ilgili normlarını körü körüne kabul etmek zorunda değilsiniz.
  • Sürekli merak duygunuzu ve öğrenmeye duyduğunuz açlığı aktive eden yeni beceriler kazanın ve yeni aktivitelere katılın. Sizi geliştiren kitaplar okuyun.
  • Başkalarıyla karşılıklı geliştirici sosyal ilişkilere girin. Boston Tıp Fakültesi’nin “kişilik ve yaşlanma” ile ilgili yaptığı bir araştırmada dışadönüklüğün yaşlı gençlerin ortak özelliklerinden biri olduğu görüldü. (Araştırmaya katılan deneklerin ortalama yaşı yetmiş beş.)
  • Bilgisayar kullanmayı öğrenin. Bilgisayar aracılığıyla bilgi ve sosyal ilişki okyanusunun içine düşen yaşlıların mutluluk oranında derhal yüzde on bir oranında artış görülüyor. Bilgisayar kullanmayı öğrenen ve yalnız yaşayan çoğu yaşlıya MSN’de arkadaşıyla yazışmak, yeni bir bilgiyi öğrenmek, bir diziyi izlemekten çok daha fazla doyum veriyor.
  • Genç özelliklerinizi sürekli besleyin. Gençlik canlılık demektir. Kendinizde gençlik özelliklerinden hangilerini daha çok geliştirerek kişiliğinize katmak istiyorsunuz? Tüm kaynaklar sizin içinizde. Çocukluğunuzda tüm bu özelliklere sahiptiniz. Sınırsız merakınız, hayal gücünüz, spontaneliğiniz, esnekliğiniz, yeni şeyleri deneme cesaretiniz ve çabucak adapte olabilme yeteneğiniz vardı. Onlar hâlâ orada. Gözlerinizi kapatın ve hayal gücünüzün yardımıyla içinizdeki çocukla temasa geçin. O size yol gösterecektir.
  • Bedeninizi, ruhunuzu, zihninizi canlandırmak, içinizdeki yaşam sevincini yeniden aktive etmek için adım atın. Bir adım daha, bir adım daha…

Sözü Sinatra’nın şarkısının sözlerinin tümüyle bitirelim.

Masallar gerçekleşebilir, bu senin başına gelebilir
Eğer yüreğin gençse
Hayata dar bakmanın imkânsız olduğunu anlarsın,
Eğer yüreğin gençse

İmkânsız planlarla aşırı uçlara gidebilirsin
Rüyaların dikişlerinden patlayıp dağıldığında kendine gülebilirsin
Ve hayat her geçen gün daha heyecan verici olur
Sevgi ya yüreğinde ya da yüreğine giden yolda

Bilmiyor musun dünyadaki tüm zenginlikleri takas etmeye değer
Yürekte genç olabilmek için
Ne kadar zengin olursan ol, yüreğinde genç olmak hiçbir maddi zenginlikle kıyaslanamayacak kadar büyük zenginliktir

Eğer 105 yaşına varırsan hayattan kazandıklarına şöyle bir bak
Şimdi bunun en iyi tarafı şu:
Yaşam avantajı zaten sende
Tabii eğer yüreğin gençse!

Sevgi ve yüksek enerjiyle hoşça olun.

Nil Gün

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/kac-yasinda-hissediyorsun/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/kac-yasinda-hissediyorsun/" data-text="Kaç Yaşında Hissediyorsun?" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/kac-yasinda-hissediyorsun/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p><img decoding="async" class="alignleft wp-image-3760 size-thumbnail" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2018/02/JW0rM3p-150x150.jpeg" alt="" width="150" height="150" />1952 yılında doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okudu.<br /> 1972 yılında gittiği Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde on dört yıl sürekli, on iki yıl da aralıklarla yaşadı. Kaliforniya’da alternatif sağlık, alternatif eğitim, insan potansiyeli ve hümanistik psikoloji alanlarında eğitim gördü.<br /> Zihin Bilimi, Hipnoterapi, Reiki, Rebirthing, NLP ve kinesiyoloji eğitimleri aldı. California Jaycee’s organizasyonunda uzun yıllar bireysel gelişim alanında hizmet verdi. Sorunlu çocukların gittiği okullarda gönüllü çalıştı.<br /> International Council for Self-Esteem Türkiye temsilcisidir.<br /> Türkiye’de ilk kez 1993 yılında hipnoterapi yöntemiyle ağrısız ve ilaçsız, suda doğum yaptırdı.<br /> Basın dünyasında birçok dergide ve Güneş gazetesinde araştırmacı gazeteci ve köşe yazarı olarak çalıştı. Dört yıl Bilar ve Bilsak’ta haftalık konferanslar verdi. Değişik radyolarda (Enerji FM, Show Radyo, Best FM ve Radyo TRT1) Kuraldışı ve Ötesi adlı psikoloji ve bireysel gelişim eksenli programlar hazırlayıp sundu. TGRT’de hafta içi her gün, Nil Gün ile Yeni Bir Gün adıyla bir sohbet programı yaptı. Radikal gazetesinde psikoloji ağırlıklı dizi yazıları yayımlandı.<br /> Cine-5 kanalında Çekim Yasası programını hazırlayıp sundu. (2007)<br /> Amerika’da 1981, Türkiye’de 1989 yılından beri, bireysel ve kurumsal workshop çalışmaları yapıyor.<br /> Bireysel gelişim kavramının Türkiye’ye girmesinde ve birçok yayınevine yaptığı danışmanlıkla bu alandaki yayınların tanınmasında öncü oldu. Ayrıca uzun yıllardır ideali olan, okullara Özsaygı (Self-Esteem) derslerinin girmesi için ilk adımı attı ve özel bir okulda Özsaygı dersleri vermeye başladı.<br /> Çok sayıda kitabı, çevirisi; hipnomeditasyon, zihin programlaması, motivasyon ve çocuk eğitimi CD’si vardır. Ayrıca Bütünsel Kinesiyoloji alanında yaptığı çalışmaları içeren, Bedenin Bilgeliği adında kapsamlı bir DVD çıkarttı.<br /> Öncelikli hedefi, Bütünsel Kinesiyoloji (PiKi) eğitmenleri ve danışmanlar yetiştirerek eğitim, sağlık ve iş hayatı alanlarında topluma yararlı olmaktır.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This