Yaşamak dur durak bilmeyen bir koşuşturmacanın içinde. Yaşamak bir hedeften diğerine ilerlemenin telaşında. Yaşamak, oluşturulmuş bir düzene uymanın mecburiyetinde… Yine tatil bitti, okullar açıldı, sonbaharın bizi eve kapatmak isteyen havasının yanında doymak bilmediğim güzelliği karşımda duruyor. Yazı çok severim, tam miskinlere göredir ama sonbahara da doyamıyorum hani. Hava biraz serinliyor; sıcaklar terk ederken bizi, yeni başlangıçlar göz kırpıyor…
Herkes bir yerlere yetişmenin derdinde. Bense yine insan içine girme zorunluluğunun verdiği huzursuzluğu yaşıyorum. İnsan içine girmek, sosyalleşmek elbet güzel şeyler ama her mevsim başlangıcında kaçmak isteyenler için biraz zor. Her mevsim başında, kaçmak, düzeni değiştirmek, seyyah misali gezmek için öyle bir istek kaplıyor ki içimi sormayın. Kaçamamak ne acı! Belki bir gün deyip erteliyorum; hemen hepimizin neredeyse her gün yaptığı gibi…
Böyle gerekiyor, böyle yapmalı diyorum. Düzene ayak uydurmalı, bak işte herkes öyle yapıyor sen de öyle yap diyorum. Çoğunlukla da kızıyorum kendime; nedir yani diyorum bu farklılık sevdası, bak rutinden kimse sıkılmıyor bir sensin sıkılan, bir sensin kaçmak kurtulmak isteyen! Doğru mu analiz ediyorum bilemiyorum sonra. Bir ben miyim hakikaten kaçası olan, bir ben miyim aynılıktan sıkılan? Bilmiyorum, bilemiyorum; belki de hiç bilemeyeceğim sorulardan biri de bu. Ben miyim farklı olan yoksa cümle ahali mi? Yoksa cümle ahaliyi kendimden farklı sanan bir nefs-i gariban mıyım? Aman neyse ne! İşte ben bu eylül-ekim aylarında hep kaçmak istiyorum; düzene uymakta zorlanıyorum; bir de bunu isteyen bir tek benmişim sanıp hüzünleniyorum. Ama yine de ekimin güzel günlerine doyamıyorum. Bir kaçamak yapıp çayımı yudumlayabilirsem kuytu bir köşede, dalıp gidiveriyorum gelecek ekimde yapacaklarımın hayaline…
Sanırım bu ekimde de kaçmak kısmet olmayacak. Ben de hayallerimi önümüzdeki ekimlere bırakıp sonbaharı kucaklamayı seçiyorum. Belki ertelediğimiz hayalleri gerçekleştirdiğimiz bambaşka sonbaharlarda buluşuruz hep birlikte…
Yurdanur Güleç