Özsaygımızı geliştirmek, kendimizi sevmeyi, kendimizle barışık olmayı öğrenmek bize doğuştan sahip olduğumuz sonradan yitirmiş olduğumuz değerlilik duygusunu yeniden kazandıracak tek yoldur. Değerlilik duygusunun gelişimi,  sevme yetimizi geliştirmek, sevmeye ve sevilmeye layık olduğumuzu derinden hissetmekle anlaşılır.

Hatalarını (ihmallerini, keşkelerini, ertelemelerini) yargılamadan kendini değerlendirerek ders çıkarabilme yetisini kazanmak kolay değildir… ama bütün emeğe değer.

Özsaygımızı geliştirmek önceliğimiz olduğunda hayatımız kökten değişiyor. Hayatımızı temeli sağlam olarak yeni baştan inşa ediyoruz.

İnsanların kendilerini sevmemelerinin altında yatan şey: Değersizlik duygusu ve özsaygı eksikliği.

Bu duygunun yarattığı davranış ya sevgi arsızlığı ya da kendini yakın ilişkilerden uzak tutmak oluyor.

Bu duygunun yarattığı sonuç: Sevme ve sevilme ihtiyacı açlığıyla kendinden fazlaca ödün vermek ya da aşağılık duygusunun yarattığı “Ben diğerlerinden üstünüm” kibri ve narsisizm yani kendini beğenmişliktir.

Kendini beğenmişlik kendini sevmek değildir. (Ben öylesine üstünüm ki kimse benim ilgime layık değil.)

Benmerkezci olmak kendini sevmek değildir. (Ben kendimle o kadar doluyum ki, hayatımda başkasına yer yok.)
Övünmek kendini sevmek değildir.  (Kimse beni övmüyor. Ben kendi değerimi dünyaya ilan edeyim bari.)

Fedakârlık boyutunda verici olmak kendini sevmek değildir. (Bir gramlık sevgiye hak kazanmam için kendimden çok fazla verirsem belki beni severler. Böylece ben de kendimi sevebilirim yanılgısı.)

Mükemmeliyetçi olmak kendini sevmek değildir. (Öylesine mükemmel olmalıyım ki kimse beni eleştirmemeli. Eleştiri bana kişisel bir saldırıya uğradığımı hissettirir.)

Mükemmeliyetçilik, değersizlik duygusunun yarattığı derin boşluğu yeterlilik duygusuyla doldurabileceğini sanmanın illüzyonudur. Dünyaya sahip olmak, en büyük başarılara imza atmak bile insana bir gramlık değerlilik duygusu veremez.

Ne Kadar Sevdiğini Bilmek mi İstiyorsun?

Seni çok yakından tanıyan çevren tarafından ne kadar sevildiğinle ve saygı gördüğünle eşdeğerdir.

Sevilmekle saygı görmek aynı şey değildir.  Hayatında kimi sevdiğini ama saygı duymadığını, kimi hem sevdiğini hem saygı duyduğunu, kimi sevmediğini ama saygı duyduğunu düşün.

Kimler seni sevdiğini söylüyor ama saygı duymuyor? Sana verdiği sözleri tutmuyor? Sen kimleri sevdiğini söylüyorsun ama aslında saygı duymuyor ve “açık ya da gizli” çıkarın olmadığı sürece  o kişiyi önemsemiyorsun?

Sevme yetisi bebeklik ve çocukluk döneminde öğrenilir. Daha sonra ancak kendi egonun kalıplarını kırarak özündeki sevgiyi ortaya çıkarmakla mümkün. Bu da kendi egonla yüzleşmeyi gerektirir.

Sevmeyi öğrenmek sevmeyi hatırlamaktır. Tüm sevgisizlik, sevginin engellenmesinin sonucu. Sevgi engellendiğinde, korku olarak tezahür eder hayatımızda.

Sevginin bir duygu değil, bir bilinç boyutu olduğunu hemen her kitabımda söylemişimdir.  Aşk bir duygudur, tutku bir duygudur ama sevgi bir duygu değil bir bilinç boyutudur.

Sevgi bir duygu değildir ama içinde her duygunun özgürce yaşanmasına izin verir. Bazı duyguları kendisine ve başkalarına yasaklayan sevgi, sevgi değildir.

İçimizdeki sevgi bilincini çıkarmak için önce kendimiz sandığımız egomuzla yüzleşme cesaretine sahip olmamız gerekiyor.

Nevrotik ego  nedir? Suçlama, mazeret ve haklı çıkma ihtiyacı…

Ancak iç özgürlüğünü kazanmış insan sevebilir. Nelerden özgür? Bilinçaltı koşullanmaların, klişelerin, dogmaların, korkuların, geçmişin, suçlamaların, mazeretlerin, bastırılmış kızgınlıkların, öfkelerin, kıskançlıkların, affedememelerin yükünden özgür.

İç özgürleşmenin yolu geçmişinle ve nevrotik egonla yüzleşip kucaklaşmaktan geçiyor. Egonla yüzleşmek, acı çekmeyi göze alarak geçmişin yaralarını iyileştirmek demek. Bu yaralar iyileşmezse ömür boyu kanamaya devam eder. Kendin sandığın egonla yüzleşmekten kaçmak, ruhun iç kanama sonucunda adım adım ölmesi demek. Bir başka deyişle yaşanmamış hayattır, yaşadığımız sanılan şey. Yirmi yaşında ölüp sekseninde gömülmek gibi.

Ancak özsaygısı yüksek insan sevebilir. Çünkü o kendisine sevgi ve saygı duymayı başarmıştır.

İnsanların çoğunun sevgi sandığı şey, aslında sevilme, onay ve kabul görme ihtiyacının birisi/ birileri tarafından az ya da çok tatmin edildiğinde o kişiye karşı duyduğu “ihtiyacın”  yarattığı duygunun adıdır.

Ama sevgi bu değildir.

Kendini sevmek, sevgilerin en büyüğüdür. Bu kendini beğenmişlik değil, kendini gerçek anlamda beğenmek, saygı ve sevgi duymak, onurlu bir yaşam sürmektir.

Kendini sevmek düşünceyle alınan bir karar değil, bilinç seviyesinin yükselmesiyle ruhun kendisini ifade etmeyi seçme yoludur.

Kendini sevmenin diğer adı olgunluk.  Kişinin özsaygısı yükseldikçe olgunluk seviyesi artar.

Olgunluğun yaşla ilgisi yoktur. Ağırbaşlılıkla da ilgisi yoktur. Hatta olgun insanlar çocuksu tarafını muhafaza etmiş insanlardır.

Olgunluk kendinin ve başkalarının duygularını ve davranışlarının altında yatan dinamiği anlama ve kavrama becerisidir.

Sevgiyle hoşça olun.

Nil Gün

Devam Edecek

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/kendini-sevmek-ikinci-bolum/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/kendini-sevmek-ikinci-bolum/" data-text="Kendini Sevmek -İkinci Bölüm-" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/kendini-sevmek-ikinci-bolum/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p><img decoding="async" class="alignleft wp-image-3760 size-thumbnail" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2018/02/JW0rM3p-150x150.jpeg" alt="" width="150" height="150" />1952 yılında doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okudu.<br /> 1972 yılında gittiği Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde on dört yıl sürekli, on iki yıl da aralıklarla yaşadı. Kaliforniya’da alternatif sağlık, alternatif eğitim, insan potansiyeli ve hümanistik psikoloji alanlarında eğitim gördü.<br /> Zihin Bilimi, Hipnoterapi, Reiki, Rebirthing, NLP ve kinesiyoloji eğitimleri aldı. California Jaycee’s organizasyonunda uzun yıllar bireysel gelişim alanında hizmet verdi. Sorunlu çocukların gittiği okullarda gönüllü çalıştı.<br /> International Council for Self-Esteem Türkiye temsilcisidir.<br /> Türkiye’de ilk kez 1993 yılında hipnoterapi yöntemiyle ağrısız ve ilaçsız, suda doğum yaptırdı.<br /> Basın dünyasında birçok dergide ve Güneş gazetesinde araştırmacı gazeteci ve köşe yazarı olarak çalıştı. Dört yıl Bilar ve Bilsak’ta haftalık konferanslar verdi. Değişik radyolarda (Enerji FM, Show Radyo, Best FM ve Radyo TRT1) Kuraldışı ve Ötesi adlı psikoloji ve bireysel gelişim eksenli programlar hazırlayıp sundu. TGRT’de hafta içi her gün, Nil Gün ile Yeni Bir Gün adıyla bir sohbet programı yaptı. Radikal gazetesinde psikoloji ağırlıklı dizi yazıları yayımlandı.<br /> Cine-5 kanalında Çekim Yasası programını hazırlayıp sundu. (2007)<br /> Amerika’da 1981, Türkiye’de 1989 yılından beri, bireysel ve kurumsal workshop çalışmaları yapıyor.<br /> Bireysel gelişim kavramının Türkiye’ye girmesinde ve birçok yayınevine yaptığı danışmanlıkla bu alandaki yayınların tanınmasında öncü oldu. Ayrıca uzun yıllardır ideali olan, okullara Özsaygı (Self-Esteem) derslerinin girmesi için ilk adımı attı ve özel bir okulda Özsaygı dersleri vermeye başladı.<br /> Çok sayıda kitabı, çevirisi; hipnomeditasyon, zihin programlaması, motivasyon ve çocuk eğitimi CD’si vardır. Ayrıca Bütünsel Kinesiyoloji alanında yaptığı çalışmaları içeren, Bedenin Bilgeliği adında kapsamlı bir DVD çıkarttı.<br /> Öncelikli hedefi, Bütünsel Kinesiyoloji (PiKi) eğitmenleri ve danışmanlar yetiştirerek eğitim, sağlık ve iş hayatı alanlarında topluma yararlı olmaktır.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This