kendinize-iyi-bakin-i

 

Bu yazı ilk kez 2010 yılının Mayıs ayında yayınlanmıştır.

Başaramayacağınızı düşündüğünüz şeyleri başarmak, daha iyi nefes almak, daha enerjik ve sağlıklı olmak, daha etkileyici, güvenli ve iyi görünmek, malınızı, ürününüzü daha iyi satmak, çocuklarınıza parayla satın alınamayacak bir hediye vermek, kısaca daha mutlu olmak ister misiniz?

O halde bu yazıyı okuduktan sonra ”kendinize iyi bakın.”

Evet aynanın karşısına geçip kendinize alıcı gözle, özenle bir kez daha bakın. Sadece kaşınıza gözünüze değil, başınızın gövdenizin üzerinde nasıl durduğuna (sağa, sola eğilme var mı), kulaklarınızla omuzlarınızın
seviyesine (seviye farkı var mı) kalçalarınıza, dizlerinize ve ayaklarınıza dikkatlice, bir kez daha bakın.

Hiç yandan bir boy fotoğrafı çektirdiniz mi? Hemen çektirin ve bakın bakalım, başınız, omuzlarınız, beliniz, karnınız nasıl duruyor. Sözün özü, duruşunuza, postürünüze dikkatle bakın.

Şöyle bir çocukluk ve ilk gençlik yıllarımıza dönelim. Ne çok duymuşuzdur “Dik dur, kamburun çıkacak” gibi uyarıları. Çoğunlukla “Derslerine düzenli çalış” sevimsizliği ve iticiliğinde algıladığımız, çok tekrarlandığı için anlamını yitirmiş, içi boşalmış, duymaktan sıkıldığımız için de içselleştiremediğimiz uyarılardır bunlar.

Aslında hayatta yapacağımız en değerli yatırımlardan birinin dik durmak olduğunu bilseydik, tabii ki can kulağıyla dinler ve içselleştirirdik bu altın uyarıyı. Anlatmadılar ki nedenini ilkokulda, lisede; sadece dik durun dediler, hâlbuki coğrafyadan daha önemliydi kendi coğrafyamız, iklimimiz, üretimimiz. En az matematik kadar değerliydi hayatın karmaşık matematiğiyle ancak iyi bir postürle başa çıkılabileceği bilgisi. Ne yapalım, öğrenmenin yaşı yok, geç de olsa öğreniyoruz ve biliyoruz ki,

İyi bir postür beden ve ruh sağlığımızın temel taşlarındandır.

İyi bir duruş, fizyolojik ve biyomekanik yönden minimum çaba ile maksimum yeterlilik sağlayan yani hareket sistemini gereksiz zorlanma, yüklenme ve gerilimlerden koruyan, bedenin gereğinden fazla enerji harcamasını ve halsizliğini önleyen bir duruştur.

Daha detaylı bir anlatımla, ekstra çaba harcamadan dengeli ve gevşek kalınabilen, vücudun anatomik eğriliklerinin korunduğu, iç organlara verimli çalışma ortamı sağlayan ve neticesinde mental yorgunluğu da en aza indiren bir duruştur.

Denge hayatın anahtar kavramlarından biridir. Postürle ilişkilendirirsek, bedenimiz sürekli olarak doğanın güçlerine uyum sağlamaya çalışmaktadır. Yerçekimi mola vermediği için beden yerçekimine karşı yaptığı ayakta kalma mücadelesinde sürekli dengede olmak zorundadır ve bedenimiz dengelerin değiştiği her yeni pozisyonda ve harekette binlerce adaptasyon mekanizmasını devreye sokmaktadır.

 

kendinize-iyi-bakin-ii

 

Kötü postür, yani kötü duruş, alt bilinçte ciddi bir düşme tehdidi olarak algılanır. Bu tehdit her anlamda bizi tedirgin eder ancak biz bu sürekli tedirginlik, huzursuzluk halini de ”mizaç”, ”yapı” olarak tanımlarız.

Özet olarak aklın bedeni yönettiği klasik bilgisinin yanına, daireyi tamamlayıp, beden de aklı yönetir ve iyi bir duruş, iyi düşünme ve hissetmenin anahtarıdır bilgisini de koyalım. Doğru bir duruş daha rahat, daha sakin, fiziksel ve zihinsel olarak daha stabil olmamızı sağlar. İnanılması zor değil mi?

Amerikan Fizik Tedavi Birliği iyi bir postürü;

  • Daha az eforla daha çok iş yapabilmenin
  • Daha kolay ve iyi nefes alabilmenin
  • Bomba gibi hissetmenin anahtarı olarak tanımlar.

Buradan yola çıkarak kötü postürün, biyomotorik özellikleri kötü yönde etkilediğini, simetri ve denge bozukluğu nedeniyle hareket sistemini aşırı dengesiz ve verimsiz çalıştırdığını ve bir adım daha ileri giderek ruh sağlığımızı da sandığımızın çok ötesinde etkilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Moraliniz bozuk olduğunda yığılıp kaldığınızı veya vücudunuzun ağırlaştığını hissetmişsinizdir. Omurganızı biraz dikleştirip duruşunuzu düzelttiğinizde de enerjik ve iyi hissettiğiniz olmuştur. Duruşu düzeltmenin hayatı daha aydınlık görmenizi sağlayan en önemli eylemlerden biri olduğunu sık sık hatırlayın.

Nasıl durduğunuz en az ne söylediğiniz kadar önemlidir.

Sofistike ve teknolojik anlamda çok gelişmiş günümüz dünyasında bilgisayar başında on saat oturup, sürekli toplantılarda elde telefonlarla her türlü mekanik ve ruhsal stres altında olup, duruşumuzu da mağara dönemindeki atalarımızdan gram fazla düşünmeyip, hiç gayret sarf etmeden iyi bir postüre sahip olabilmeyi istiyoruz. Tabii ki bu mümkün olmuyor! Boyun, bel ağrıları, tutulmaları ve uykusuz geceler başladığında da neyi eksik ve yanlış yaptığımızı düşünmeye başlıyoruz.

Ama düşünmek yani farkındalık ilk adım olabilir ve bu farkındalıkla başlayan yolculukla hayatımızı değiştirebilir, geliştirebilir, sağlığımızı koruyabilir, düzeltebilir, ilişkilerimizi geliştirebilir ve potansiyelimizi en üst düzeye çıkartabiliriz. Üstelik bunu sadece duruşumuzu düzelterek yapabiliriz yani;

 Duruşumuz hayatımızı değiştirebilir

Önümüzdeki ayın konusu yine postür olacak, bilginize…

Şimdi bilgisayarınızın başından kalkıp kendinize bakın ve hatta mümkünse

Kendinize iyi bakın!

Dr. Ömer Önder

Share This