Hayatınızı belirleyen ağzınızdan çıkan değildir; en güçlüsü kendinize fısıldadığınızdır.

-ROBERT KIYOSAKI

Kendimizle savaşmaya, didişmeye son vermek yaralarımızı iyileştirmenin ve yüreğimizi dünyaya açmanın anahtarıdır. Ancak silahlarımızı bırakmak ve kendi varlığımızı sevmeyi öğrenmek hayatta karşılaştığımız en büyük sınav olabilir. Yargılama ve eleştirinin iç sesi susmak bilmeyebilir ve bizi gerçeğin bu olduğuna acı verici bir biçimde ikna edebilir. Romancı Anne Lamott’un ifadesiyle, “Zihniniz tek başınıza girmekten çekindiğiniz tekinsiz bir semt olarak kalabilir.”

İçinize bakmaya başladığınızda ne görüyorsunuz? Kendinize karşı ne kadar cezalandırıcı olduğunuzu. Zaaf ve güvensizlikleriniz karşısında ne kadar acımasız, olduğunuzu. Söylediğiniz, yaptığınız her şey konusunda ne kadar yargılayıcı olduğunuzu. Yeni bir şeye girişecek olduğunuzda daha başından kusursuz olmak gibi akıldışı bir beklentiye girdiğinizi. Bir şeyleri öğrenirken hata yapmak ve kargaşa ortasında kalmak gibi olağan durumlar karşısında kendinizi haşince hırpaladığınızı. İçinizdeki eleştirmenin hayatınızı perişan ettiğini…. Tüm bunlara odaklanmayı sürdürecek olursanız kendinizi umutsuz, öfkeli, değersiz ve depresif hissetmeye devam edeceksiniz. Nokta.

Bugünden itibaren önünüze koyduğunuz gerçekleştirilmesi imkânsız standartları kökünden sökme sürecine koyulmanız gerekiyor. İçsel eleştirmenin saldırılarından daha az etkilenmelisiniz. Bunun yöntemleri var. Nasıl olacağını kitabımda açıkladığım araç ve teknikler size gösterecek. İşte size kitaptaki onlarca uygulamadan sadece biri:

UYGULAMA

İyi Tarafından Bakmak

Halka açık bir yerde oturup beş dakika boyunca etrafınıza bakın ve hoşlanmadığınız, yanlış, kötü, çirkin bulduğunuz şeylere odaklanın. İnsanlara bakın, zihninizi yanlışlarına veya iyileştirebilecekleri şeylere sabitleyin. Zihnin negatif, yargılayıcı halinin nasıl bir his verdiğini izleyin.

Sonraki beş dakika boyunca çevrede hoşunuza gidenlere odaklanın. Pozitif, moral yükseltici ya da güzel şeylere bakın. Etrafınızdaki kişileri gözlemleyin ve onlarda hoşunuza giden, takdir ettiğiniz şeylere odaklanın. Şimdi nasıl hissettiğinizi yoklayın.

Dikkatinizi moral verici, iyi, pozitif şeylere vermenin zihin ve yüreğiniz üzerindeki doğrudan etkisini görebiliyor musunuz?

Şimdi aynını kendiniz için yapın. Beş on dakika boyunca kendinizde hoşunuza giden, takdir ettiğiniz şeyleri düşünün. Başarılarınızı, yeteneklerinizi, pozitif niteliklerinizi aklınızdan geçirin. Verici tavırlarınızı hatırlayın. Bedeninizi, onun sizin için yaptıklarını takdir edin. Dikkatinizi iyiye çevirmenin ruh halinizi değiştirmekle kalmayıp kendinize ilişkin hislerinizi de değiştirdiğini burada da görün.

Zihninizin önyargısını negatiften pozitife çevirmek için gün boyu hem kendiniz hem başkalarında olumluya yönelme uygulaması yapmaya çalışın.

Uygulamaların devamını merak ettiyseniz kendinize karşı nazik ve şefkatli olmanın, hatta kendinizi bağışlayıp tüm zaaflarınızı kabul etmeye ihtiyacınız var demektir. Hayatınızı bugüne kadar zorluklarla dolduran içsel sesinizle adım adım çalışmaya girişmeye var mısınız? Bir yerden başlamak isterseniz kitabımın sayfalarında buluşabiliriz.

Share This