Doğa her memeli canlı gibi insana da doğurma kapasitesini vermiştir. Ama insanlık tarihinin başlangıcından beri doğal yolla doğuran kadınların büyük çoğunluğu son yıllarda doğa dışı bir yöntemle çocuk doğuruyor: Sezaryen.

Neden?

Anne doğum sancısı çekmekten korktuğu için;

Bütün tanıdıkları sezaryen olduğu için;

Moda olduğu için;

Sezaryenin hem kolay hem uzun vadede zararsız olduğunu sandığı için;

Bebeğin yaşamı boyunca bu seçimden fiziksel/ duygusal boyutta etkilenmeyeceğini sandığı için;

Doktoru tavsiye ettiği için;

Modern yöntem sayıldığı için;

Doğal doğum istemesine rağmen, özel hastanede doğum sürecinde doktoru ona bebeği ya da kendi sağlığı adına “gerekli” olduğunu söylediği için.

(Özellikle bu son neden çoğunlukla kocaman bir yalan. Ama çaresiz anne baba ne yapsın, inanmak zorunda. Doktorların çoğunun hem doktor hatası sigortası olarak, hem kendilerine kolaylık açısından, hem daha pahalı olması nedeniyle işine geldiği için sezaryeni önerdiğini nereden bilsin. Gerçekten sezaryen gerektiren durumlar son derece nadir oluyor.)

Sağlık ve tıp yalanları diye bir dizi yapılsa malzeme ve konu asla tükenmez.

Ülkemizde büyük şehirlerde, özellikle İstanbul’da özel hastanelerde doğumların yüzde yüze yakını sezaryenle yapılıyor. Devlet hastanelerinde ise son dönemde yüzde 37. Avrupa’da bu oran yüzde 8 ila 15 arasında değişiyor. ABD’de yüzde 23 ve anneler bilinçlendikçe bu rakam gerilemeye devam edecektir.

Genel olarak ülkelerde sezaryen doğumun yüzde 15’i aşmaması “normal” kabul ediliyor. Gerçekte ise sezaryene ihtiyaç duyulan doğum oranı yüzde 1,8. Yani yüzde iki bile değil.

Anne adayları! Lütfen doktorunuza sorun ve araştırın. Bugüne kadar kaç doğum yaptırmış? Bunların kaçı normal kaçı sezaryen doğum? Sezaryeni savunan ve sürekli sezaryen doğum yaptıran doktorlara şüpheyle bakma hakkına sahibiz.

Doğum sürecinde anneyi sezaryene yöneltmek için doktorların sıkça ileri sürdüğü nedenler:

Kordon çocuğun boynuna dolanmış.
Suyunuz boşalmış.
Çocuk ters geliyor.
Doğum tarihi gecikti.
Doğum çok uzun sürüyor.
Bebek anne için çok büyük.

Bu nedenler çoğu kez, çocuğun sezaryenle doğmasını gerektirecek gerçek nedenler değil. Çoğu, o andaki gerçek durumu da yansıtmıyor. Tüccar doktorlar bu tip gerekçeler ileri sürerek anne babanın gözünü korkutuyor.

Nedense çoğu bebeğin kordonu boynuna dolanmış oluyor son dönemlerde.  Normal doğum yapmakta ısrarcı olduğu halde, son anda bu mazeret nedeniyle sezaryenle doğum yapmak zorunda kalan kadınların sayısı o kadar yüksek ki.

Suyun boşalması doğal bir olay. Suyu geldikten bir gün sonra bile doğal doğum yapmak, bundan 30 yıl önce doğaldı.

Çocuk ters geldiğinde de doğal doğum mümkün. Ebe yardımıyla evde yapılan ters doğuma Türkiye’de ben bizzat şahit oldum. Ters doğum (breech) her zaman sezaryeni gerektirmiyor.

Doğum tarihinin gecikmesi ya da doğumun uzun sürmesi çocuk henüz doğmaya hazır olmadığı içindir.

İşte Amerikalı bir kadın /doğumcu olan Dr. Marsden Wagner’in söyledikleri:

“Kadın doğumcuların çoğu sadece kazanacakları kutsal para ile ilgileniyor, anne ve bebekle değil. ‘Önce zarar verme’ ilkesi umurlarında bile değil.  Eğitimleri süresince onlara NORMAL doğumun nasıl yaptırılacağı öğretilmiyor bile. Yüzde 99’u normal bir doğumu görmeden mezun oluyor. Kadının bedeni nasıl doğum yapacağını milyonlarca yıldır biliyor. Ama doktorlar kendilerine iş yaratmak için kadınları, doktorun yardımına ve pahalı makinelere ihtiyaç duyduklarına ikna ediyorlar. Bu doktorların yalanlarını ve kandırmacalarını kadınların ‘Doktorum benim için en iyiyi bilir’ diyerek kolayca kabul etmeleri çok üzücü.”

Ne yazık ki kadın doğum doktorları ülkemizde de tek bir doğal doğum yaptırmadan tıp fakültesinden mezun oluyor. Onlara sadece sezaryen öğretiliyor.

Ülkemizde de bu gerçekleri dile getirecek olan idealist doktorlara ihtiyacımız var.

Sevgiyle hoşça olun.

Nil Gün

Not: Bu yazı Bedenin Bilgeliği (PiKi) kitabımdan bir alıntıdır.  (Kuraldışı Yayınları- 2008)

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/sezaryen-neden-bu-kadar-yaygin/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/sezaryen-neden-bu-kadar-yaygin/" data-text="Sezaryen Neden Bu Kadar Yaygın?" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/sezaryen-neden-bu-kadar-yaygin/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p><img decoding="async" class="alignleft wp-image-3760 size-thumbnail" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2018/02/JW0rM3p-150x150.jpeg" alt="" width="150" height="150" />1952 yılında doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okudu.<br /> 1972 yılında gittiği Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde on dört yıl sürekli, on iki yıl da aralıklarla yaşadı. Kaliforniya’da alternatif sağlık, alternatif eğitim, insan potansiyeli ve hümanistik psikoloji alanlarında eğitim gördü.<br /> Zihin Bilimi, Hipnoterapi, Reiki, Rebirthing, NLP ve kinesiyoloji eğitimleri aldı. California Jaycee’s organizasyonunda uzun yıllar bireysel gelişim alanında hizmet verdi. Sorunlu çocukların gittiği okullarda gönüllü çalıştı.<br /> International Council for Self-Esteem Türkiye temsilcisidir.<br /> Türkiye’de ilk kez 1993 yılında hipnoterapi yöntemiyle ağrısız ve ilaçsız, suda doğum yaptırdı.<br /> Basın dünyasında birçok dergide ve Güneş gazetesinde araştırmacı gazeteci ve köşe yazarı olarak çalıştı. Dört yıl Bilar ve Bilsak’ta haftalık konferanslar verdi. Değişik radyolarda (Enerji FM, Show Radyo, Best FM ve Radyo TRT1) Kuraldışı ve Ötesi adlı psikoloji ve bireysel gelişim eksenli programlar hazırlayıp sundu. TGRT’de hafta içi her gün, Nil Gün ile Yeni Bir Gün adıyla bir sohbet programı yaptı. Radikal gazetesinde psikoloji ağırlıklı dizi yazıları yayımlandı.<br /> Cine-5 kanalında Çekim Yasası programını hazırlayıp sundu. (2007)<br /> Amerika’da 1981, Türkiye’de 1989 yılından beri, bireysel ve kurumsal workshop çalışmaları yapıyor.<br /> Bireysel gelişim kavramının Türkiye’ye girmesinde ve birçok yayınevine yaptığı danışmanlıkla bu alandaki yayınların tanınmasında öncü oldu. Ayrıca uzun yıllardır ideali olan, okullara Özsaygı (Self-Esteem) derslerinin girmesi için ilk adımı attı ve özel bir okulda Özsaygı dersleri vermeye başladı.<br /> Çok sayıda kitabı, çevirisi; hipnomeditasyon, zihin programlaması, motivasyon ve çocuk eğitimi CD’si vardır. Ayrıca Bütünsel Kinesiyoloji alanında yaptığı çalışmaları içeren, Bedenin Bilgeliği adında kapsamlı bir DVD çıkarttı.<br /> Öncelikli hedefi, Bütünsel Kinesiyoloji (PiKi) eğitmenleri ve danışmanlar yetiştirerek eğitim, sağlık ve iş hayatı alanlarında topluma yararlı olmaktır.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This