Ne isterim ne arzularım herhangi bir şeyi ya da birisini bu ağacın gölgesinde, kalbinin ortasında, karnında… ruhunda geçerken kendimden.

Sırtını hiç dayadın mı bir ağaca? Ama demek istediğim, düzenlenmiş, bir süre açıp çabucak solan, her yıl yenilenen fidelerle çiçeklenen, süslenen park ağaçları değil. Basbayağı dağda kendi kendine büyüyen, doğanın verdiğiyle beslenen, dört tarafından aldığı rüzgârları bağrına sığdıran, oradan da tüm evrene üfleyen ağaçlara dayadın mı sırtını hiç?

Kuşburnu, böğürtlen, karamuk, alıç, mamuk… Çalılarla söyleşen; mor, sarı, beyaz, renk renk; dikenli, pamuklu, tüylü; çeşit çeşit bitkilerle iç içe o ağacın kollarındayım şimdi. Çekirge sesleri, yaprakların hışırtısı. Üzerine oturduğum; börtü böceğin hareketiyle kımıl kımıl toprağın önce rahatsız, kaldıkça ve bıraktıkça bedenimin ağırlığını gelen rahatlığı ve serin dingin hissi. Her an bir yılan, bilinmedik bir böcek çıkabilir tedirginliği ve bu tedirginliğin içine nefeslendikçe gelen güven-huzur. Hem tetikte hem rahat olmak.

Dayadın mı sırtını hiç yıllanmış bir ağaca; kurumuş, yeşermiş yeniden, kırılmış, kırıldığı yerden filizlenmiş daha da gürbüzleşmiş, her mevsimin her halini tatmış bir ağaca? Güneşle tutuşmuş, aydınlanmış, solmuş. Geceyle titremiş, karanlıkla dans etmiş; her şeyle beraber her anı içine sığdırmış, sindirmiş, yaşamın ona sunduğu kaderi sükunetle yaşayan bir ağaca? Doğanın elleriyle sevişmiş, okşanmış, bazen hoyratlaşan saçlarıyla kamçılanmış, yanıp tutuşan nefesiyle arzudan kavrulmuş, bereketli memelerinin çıplaklığından büyülenmiş, beslenmiş. Aynı doğanın sırtını şefkatle sıvazlamasıyla şifalanmış, öfkesiyle tarumar olup neşesiyle yeniden tomurcuklanmış, yağmur hasretiyle bağrını dövmüş, vuslatlarda damla damla yağmuru emmiş bir ağaca…

Ona biçilen kaftanı giymiş, gayrisine meyletmemiş, heveslenmemiş, imrenmemiş, çatlayan tohumunun özünü tüm dünyaya sere serpe cömertçe sunuvermiş koca bir ağaca yasladım mı sırtımı değme keyfime. Dost düşman belirginken, o an düşman eriyip damla damla dosta karışır katılır. Dost büyür düşman küçülür, düşman-dosttan geriye tek bir can kalır yasladım mı sırtımı dağların rahminden doğan yıllanmış bir ağaca.

Sırtımda kalbimin ritmi, nefesin omurgamdaki hareketi… Katıksızca var olan o ağaca yaslandıkça, usul usul eririm. Kabuklarının altına, köklerinin en ücrasına, dallarının en yükseğine karışırım. Ben ağaca, ağaç bana damlar. Yasladığımda sırtımı görmüş geçirmiş bir ağaca; toprak, kuş sesleri, çevremdeki bitkilerin kokusu, rüzgârların yüce dalgası…Uçsuz bucaksız gökyüzü. Uçsuz bucaksız ben. Uçsuz bucaksız varlık hissi şimdi bu ağacın koynunda dinlenirken.

Ne isterim ne arzularım herhangi bir şeyi ya da birisini bu ağacın gölgesinde, kalbinin ortasında, karnında… ruhunda geçerken kendimden.

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/ucsuz-bucaksiz/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/ucsuz-bucaksiz/" data-text="Uçsuz Bucaksız" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/ucsuz-bucaksiz/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p>Temel ve orta seviye yoga hocalık eğitimini Cihangir Yoga’da  tamamladı.<a href="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2016/05/bade2.jpg"><img fetchpriority="high" decoding="async" class="alignright size-medium wp-image-3444" title="bade2" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2016/05/bade2-236x300.jpg" alt="" width="236" height="300" /></a><br /> Öğrencilerinden öğrenmeye ve içsel araştırmalarıyla eğitimine devam ediyor.</p> <p>Hissetmek, doğasını fark etmek, kabul etmek ve özgürce ifade edebilmek onun uygulaması. Nefes farkındalığı, meditasyon ve his araştırması derslerinin özü. Katılımcıların, güçlendiği, esnediği, köklendiği, yumuşadığı serilerden oluşuyor dersleri. Öğrencilerin, asanalara (yoga pozlarına) hem güvenli hem sınırlarını araştırarak girmelerine, kendilerine en uygun hal içinde kalmalarına ve çıkmalarına destek olurken kendilerine samimice yaklaşmalarına aracı oluyor.</p> <p>Godfrey Devereux, Svagito Liebermeister, Wayne Liquorman, Erich Schiffmann gibi isimler hem yoga anlayışını hem hayat anlayışını etkiledi, genişletti.</p> <p>Yazıyor, yazmaktan besleniyor. Yazmak onun için hem bir süreç hem sonuç. Çokça aslında kendine yazıyor. Kendine yazdıklarından, etrafına veriyor.</p> <p>Hayat onun için; araştırmak, keşfetmek, içinde olanı vermek, vermekten öğrenmek, sevmek.</p> <p>Diyor ki:</p> <p>Kuraldışı’nda katıldığım Yaşam Okulu eğitimleri hayatımı derinden etkiledi. Merdivenlerinde oturup kaldığım ve bir türlü gidemediğim o günden sonra hayatım; her an değişen, dönüşen, gelişen, kendimi arayışımla zenginleşen canlı bir organizmaya evrildi. Potansiyellerim bir bir ortaya çıkmaya başladı. Yaşamım yepyeni bir boyut kazandı.</p> <p>Bundan sonra ne olacağı meçhul. Yol nereye gider, beni nereye götürür bilinmez. Ve her şeyiyle yeniyi, geleni, olanı hevesle kucaklamayı deniyorum, mümkün olabildiğince, elimden geldiğince. Yaşamın ve kendi doğamın her haline EVET’i araştırıyorum.</p> <p>İçimdeki öz sizin içinizdeki özü selamlıyor.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This