Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep yeniden başlamak isterim.
Özdemir Asaf
İlk günüydü yoga hocalık eğitimimin.
Ay’a Selamı değişik versiyonlarda yaptık.
En sonuncusunu da gözlerimi kapatarak yaptım.
Hocamın sözleriyle hareketin-nefesin içine kendimi bıraktım.
Tek başınaydım, sakinliğin ve sessizliğin içinde.
Alnımda hissettiğim evrenin nefesini soludum yavaş yavaş, dalga dalga.
Yuvadaydım. Güvenli, huzurlu, dingindim.
Yoga böyle başladı.
Ve bir gün, matın üzerinde bedenimi şekilden şekle sokup son asanama gelmiştim.
Son asana savasana içine bıraktım kendimi.
Karın bölgemde bir sancı oluştu. Kalbimi, bedenimi hissettim. Konuştular benimle. Ağladım.
Yoga tekrar başladı.
Ve bir gün, bir asana içindeyken öfke-kıskançlık fırlamaya başladı benden. Herkesi karşımda, kendimi köşeye sıkışmış hissettim. Midem bulanıyordu ve rahatsız çok rahatsızdım o an. Şaştım olanlara. Hatta korktum, bir süre ara verdim yogaya.
Yoga başladı.
Ve bir gün, zor bir asanayı çok da artistik yaptığımı düşünüp, kasım kasım kasılırken yere yuvarlandım kalabalık bir sınıf içinde. Arkalardan gülme sesi içimdeki ezikliği tetikledi, kendime acırken bir yanım, başka bir yanım, komik bir yanım baskın çıktı ve gülmeye başladı. Hem gülüp hem tekrardan hızlıca ağaya kalktım. Tekrar o zorlu pozu eğlenerek yapmaya başladım.
Yoga yeniden başlamıştı.
Ve bir gün kendiliğinden özel ders talebi geldi. Çok yeniydim daha ve korkuma rağmen adım attım, ‘EVET’ dedim.
Yogaya yeni yeni başladım o gün.
Sonra kalabalıklara ders verdim. Kalabalık karşımda ve gözler üzerimde. Su yüzüne çıkan komplekslerim, izlenmek, varsayımlarım-kişisel algılamalarım, acaba sıkıldılar mı-hoşlarına gidiyor muyum-tekrar gelirler mi? İçsel konuşmalarım ve sorularımla dilimin sürçmesi. Tüm bedenime basan ateş. Veee
bırakıp kendimi fazla ciddiye almayı, katılımcılarla o garip kelimeye güldüm. Gevşedim anında ve içimdeki öğretmene dersi teslim ettim.
Sevgi, haz, heyecan, coşku… artan ve yayılan enerji…
Yoga yeni yeni başladı işte tam o an.
Sınıfça meditasyonda oturuyoruz, sessizlik içinde nefesimizi, bedenimizi, düşüncelerimizi, hislerimizi algılamayı araştırıyoruz.
Aniden dışarıda bir gürültü. Çalgılı şenlikli sesler tüm sokağı ve gayet mistik odamızı dolduruyor.
Gerginleşen bedenlerimizle oflamaya, aklımız sıra kendimizi onlardan daha özel hissetmeye, onları cıkcıklarla küçük görmeye hevesleniyoruz ki (biz spiritüeliz ya!) hocamız; “Onlar kendi yogalarını yaşıyorlar, meditasyon şu an olan her şeydir, sadece sessizlikte oturmak değil” diyor.
Yoga yepyeni başladı benim için.
Kim bilir kaç zamandır, dokunduğum, öptüğüm, kokladığım, teninde eridiğim sevgilime bu sabah bir daha baktım, o uyurken. Onun hakkında bildiğimi varsaydıklarımı bırakıp bir kenara, yeni gözlerle yeni bir yüze baktım. Sevdim bu yeniliği de.
Ve yeniden yogaya başladım.
Üşüttüm biraz, yatıyorum günlerdir.
Hareketsizlik içinde hastalığıma ve hastalığın bendeki ifadesine bakıyorum merakla.
İyileşme çabalarımın önüne geçti, bedenimdeki hislerde dolaşma, ateşin arttığı bölgeye dikkatimi getirme, ağrının ifadesini seyretme, içimden yükselen seslere kulak verme.
“Hoş geldin hastalık. Bana ne getirdin bakalım?” diyorum.
Gülüşüyoruz.
Şimdi yeniden başladı yoga.