yuzlesme-ig

Neden yapıyorum şu yogayı, ne işime yarıyor yoga yapmak? Eskiden ne oluyordu -ya da olmuyordu- da değişmesini istedim? Zamanında ne de güzel, kendimi akışa kaptırmış halde yaşayıp giderken yoga yaptım da şimdi ne fark etti?

Anlatayım: Artık sezgilerimin ve yaratım gücümün farkındayım, hayatı daha keyifli yaşıyorum; dibine kadar dünyalıyım. Ne var ki başkaları beni böyle görmüyormuş. Dışarıdan bakanlar benim uçuk kafalar yaşadığımı, egomun olmadığını, hatta erdiğimi zannediyormuş. Çok uzak değil bunu söyleyen, yoga yolculuğumun neredeyse her anına tanıklık eden yanı başımdaki kişi, yol arkadaşım.

Az önce tam geyiğin dibine vurmuşken bana çok ters köşe yaptıracak bir konu açtı, “Yoga yapanların ego sahibi olması çok garip geliyor bana!” diyerek. “X hocana bakıyorum hiç rahatsız eden bir tarafını göremiyorum sanki egosu ‘yokmuş’ gibi ama Y hiç öyle değil” -evet biraz dedikodu yapmışız.

Bu kısmı çok kolay bir cevapla hallettim, çünkü net olduğum bir konuydu kendi içimde: Ego ben demek ve egomuzun olmaması mümkün değil. Yapmaya çalıştığımız şey de uçtuğumuzu düşündürterek insanları uçurmak değil, sadece yolculuklarında onlara yol göstermeye çalışıyoruz. Ama işin özünde onun ne demek istediğini anlayan tarafım çok rahat edemedi çünkü rahatsız olduğu durumun özü zamanında beni de yiyip bitiriyordu.

Kendisinden üstat diye bahsedenler, seni sürekli kusurlu olduğuna inandırıp iyileştirmeye çalıştıranlar, kabullenmesi belki de en zoru bu işi sadece ticaret için yapanlar. Zamanında az önce eleştirdiğim davranışları sergileyen ve peşimden hiç ayrılmayan biri, kalbimi ve zihnimi ele geçirene dek hiç sesim çıkmamıştı; çünkü kendimi onu yargılamamaya zorlamıştım. Demek ki kuyruğuma basılması gerekiyormuş.

Bir gün “Eh, yeter bu kadar yargıladığım, kendimden rahatsız oldum, kurtar beni hocam” diye gittim hocamın yanına. “Yargılarımdan kurtulmak istiyorum, eleştirdiğim şey sürekli dibimde bitiyor -istenmeyen ot misali. Git de diyemiyorum, kabul de edemiyorum ne yapacağım ben?” diye açtım derdimi. “Yine de ilacını merak ediyorum. Meditasyon mu vereceksin? Diyet mi önereceksin? Neyse tedavimi alıp hemen çözeyim” dedim. Ağzından çıkan ilk cümle “Biz de yargılıyoruz!” oldu.
“Hayda, demek kimse çözememiş bu mereti” diye kalakaldım. “Evet, yargılıyoruz ama yargılarımızın seline kapılıp gitmiyoruz, sadece izliyoruz onları ve bize söylemek istediklerini duyup devam ediyoruz. Yargılarımızı duygularımızın başköşesinde ağırlamıyoruz. Onlardan fayda sağlıyoruz!” diye sürdürdü konuşmasını.

“Yargıların olmasa nasıl karar vereceksin? Siyahla beyazı nasıl ayırt edeceksin?
Hani sezgilerimiz vardı” diye konuyu baltalamak istesem de anlıyordum aslında bahsettiği şeyi; sezgilerimizin görevi bizi başka boyutlara yolculuğa çıkarmak değildi.
Egomuzdan kopup gitmemiz de gerekmiyordu. Ego denilen şey yararlı kullanıldığında her insanın kurtarıcısıydı.

Bahsedilen rahatsızlık, içinde hırs barındıran, diğerlerini yönetme egosuydu. İnsanların -zamanında benim de- görmekten hoşlanmadığım şey, adına spiritüel ego dedikleri şeydi. “Ben oldum” demeye çalışanları görmezden gelemiyorduk, onların da bu hayatta bir görevi olduğunu unutarak. Gölge varsa mutlaka ışık da olmalıydı; biraz ayna tutmaktı belki de bazılarının görevi. Şikayet edip yüzümüzü çevirmekten bıkınca fark ettik neyse ki durumu.

Dünyevi olmanın tadını dibine kadar çıkarmaktı aslında yogada amacımız. Mevlana kadar yapamasak da rahatsız olduklarımızı dönüştürme reçetesinin tek yolu, sonunda ne olursa olsun hoş görebilmekti. “Ben yaptım, iyileştirebiliyorum; ben üstadım, hocaların hocasıyım” diyenlerle birlikte herkesi kabul edebilmekti, kendinden bir parça görüp tüm renklerde. Madem uçmuyorduk o halde ayakları yere basan her canlıyı kendimizden görmeliydik.

Durumu en güzel açıklayan yaklaşım Yogi Bhajan’ın dizelerinde saklı sanırım: “Biz bu dünyaya ruhani olmayı deneyimlemeye gelen bedenler değiliz, insan olmayı deneyimlemeye gelen ruhlarız.”

Serap Bora Yüksel

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/yuzlesme/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/yuzlesme/" data-text="Yüzleşme" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/yuzlesme/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p><a href="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2016/05/SB.jpg"><img fetchpriority="high" decoding="async" class=" wp-image-11572 alignright" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2016/05/SB-320x480.jpg" alt="SB" width="264" height="396" /></a><br /> Yaptığı iş her ne olursa olsun eğlenerek yapsın derdinde, bu yüzden yoga ve reiki eğitmenliği yapıyor. Mandala meraklısı ve melek rehberi; her fırsatta yazıyor, çiziyor. Aslen endüstri ürünleri tasarımı eğitimi almış olsa da şimdilerde akademik eğitimini mandala çizmek için yan dal olarak kullanıyor hayatında. Bütün bu etiketlerin ve varılmaya çalışılan bir yer olduğu düşüncesinin altında peşinden koştuğumuz tekniklerin insanı eninde sonunda kendisine ulaştırdığının farkında.</p> <p>Ne zamandır eve koştura koştura gitme sebebi olan Kundalini Yoga&#8217;yı daha derin öğrenmek ve öğretmek için Fransa Amrit Nam Sarovar Yoga Okulu’nda eğitimine devam ediyor. Üç yıldır evrensel Kabbalah Bilgeliği dersleri alıyor.</p> <p>Keşfettikçe daha da büyüyen dünyasında ışığı paylaşmak için her bahaneyi değerlendiriyor. Şu sıralar duyma ve konuşma engeli olan insanlarla iletişime geçmek için işaret dili dersleri alıyor. Her dünya keşfedilmeye değer düşüncesiyle çıktığı yolda en büyük hedeflerinden biri kendini engelli zannettirilen insanlar: Engelsiz dünyalarını yaratırken onların yanında olmak.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This