Emin olmak ya da emin olmamak! Bu ikilem içinde ne çok gidip gelmişizdir. Hele konu ilişkilerse, partnerimizin sevgisinden emin olmak yani ona güven duymak önceliğimiz olur. Güven duyamadığımız bir insanı nasıl sevebilir, onun tarafından sevildiğimizi nasıl hissedebiliriz ki? Ama rutinden de çabuk sıkılırız, bir şeylerin değişmesini isteriz.
Güven duygusu emin olduğumuz ortamlardan doyum bulur.
Değişiklik ihtiyacı ise emin olmadığımız diyarlara sürükler bizi.
Ama biz hem emin olmayı hem de emin olmamayı aynı oranda isteriz.
Tuhaf varlıklarız anlayacağınız.
Biri diğerini azaltıyor gibi gözükse de aslında bu iki duygu arasındaki ilişkiyi doğru kavrarsak ikisini de doyuma ulaştırmak hiç zor değil.
Sahip olduğumuz tek gerçek zaman şimdiki zaman olmasına rağmen ezici bir çoğunluğumuz geçmişle gelecek arasında dolaşarak geçiriyor hayatını; olmayan bir zamanda yaşıyor yani.
İlişkileri de bundan payını alıyor. Geçmişin öfkeleri, suçluluk duyguları, geleceğin endişelerine karışarak bulandırıyor ilişkilerini.
İşte size bir örnek: Bir arkadaşım tatile çıkarken yanına bilgisayarını alıp işlerini de aksatmayacağını varsaymıştı. Ama düşündüğü gibi olmadı, teknik bir arıza yüzünden işlerini dilediği gibi yürütemedi. Tatili kendisine zehir etti. Bedeni tatilde zihni işinde, gezdiği yerlerdeki güzellikleri fark edemeden geçirdi tatilini.
An’da değilsek hayatımızı karma karışık hale getiriyoruz.
Güven ihtiyacı ile değişiklik ihtiyacımız da bundan payını alıyor.
Nasıl mı alıyor?
Çok basit: Gelecekte dolanan zihnimiz güveni de ana ait bir duygu olmaktan çıkarıyor. Geleceğimizi güven altına aldığımız yanılsamasına yol açıyor.
Örneğin, partnerimize tam bir güven duyduğumuzu varsayalım. Eğer bu güven sadece şimdiye ait değil de ilişkimizin geleceğine ait bir duyguysa, bizi farkına bile varmadan özensizliğe itecektir.
İlişkimizin ya da partnerimizin geleceğine yeteri kadar güven duymuyorsak bu kez endişe içine sürüklenmemiz kaçınılmazdır.
Her iki durumda da ilişkimiz yıpranacak, adım adım tükenecektir.
Duygular geçmiş ya da gelecekte yaşamaz, onların tek zamanı şimdidir.
Geçmişte yaşadığımız ve bizi olumlu ya da olumsuz etkileyen bir deneyimi hatırladığımızda o an hissettiğimiz duygu şimdiye aittir. Deneyimin geçmişte kalması duygumuzu geçmişte bırakmaz.
Geleceğe ait olumlu ya da olumsuz bir beklentinin yaratacağı mutluluk ya da endişe de şimdiye ait bir duygudur.
Örneğin konumunda terfi bekleyen ya da başarısı ödüllendirilecek birisini ele alalım. Bunlar gerçekleşmeden önce mutluluk hissetmesi doğaldır. Deneyim henüz yaşanmamıştır ama duygu o anda yaşanmaktadır.
Deneyim yaşandıktan çok sonra da bu deneyimi her hatırladığında yine mutluluk hissedecektir. Deneyim geçmişte kalmıştır ama o deneyimin duygusu şimdidedir.
Duygunun doğasından yola çıkarak güven ve değişiklik ihtiyacını ana ait duygular olarak algıladığımızda her şey yerli yerine oturur.
Partnerimize bugün yüzde yüz güven duyduğumuzu varsayalım. Bu güven duygusunu özenli davranışlarımız yaratmıştır. Yarın için bu güvenin hiçbir karşılığı yoktur. Yarının güven duygusunu yarın göstereceğimiz özenle yaratabiliriz.
Bu, açlık tokluk arasındaki ilişkiye benzer. Bugün özenle hazırladığımız yemek karnımızı doyurur ama bu tokluğun yarına bir faydası yoktur. Yarın aç kalmak istemiyorsak yine yemek hazırlamak zorundayız.
Özetle, güven duygusu günlük bir emeğin ürünüdür asla yarını garanti altına almaz.
Değişiklik ihtiyacı ise emin olmadığımız durumlara yönelme eğilimindedir. Yani güven (emin olma) ihtiyacıyla zıt bir yönelim içindedir.
Her şeyden emin olduğumuzda sıkılırız. Riskli bile olsa değişiklik çekicidir.
Ancak onun da gıdası özendir. Ama bir farkla: Bu kez kendimize özen göstermek durumundayız. Bir başka değişle her gün kendimizi geliştirmek, değiştirmek, farklı bir insan haline getirmek durumundayız. Bu değişiklik partnerlerin birbirlerinden sıkılmasını engeller.
Partnerlerden biri bile kendisini yenilemez, partnerinin gözünde çekiciliğini tazelemezse ayrılık ya da aldatma kapıda bekliyor olacaktır.
Değişiklik ihtiyacı bir şekilde tatmin arar siz partnerinizin bu ihtiyacını karşılayamıyorsanız karşılayacak birilerinin çıkacağından emin olabilirsiniz.
Özetlersek: İlişkilerde güven ve değişiklik ihtiyacının sağlıklı tatmini kendimize ve partnerimize göstereceğimiz özenden geçer.
Saim Koç